Son dönemlerin en acımasız soykırımı; Gazze 3 ayı geçkin bombalanıyor!
Hem de hedef gözetmeksizin son model, gelişmiş silah ve mühimmatlarla Gazze yerle bir edildi, bombardıman gece gündüz sürüyor!
Şehadete yürüyen 23 bin Gazzelinin yarısı bebek, çocuk. Yarısı da kadın ve yaşlılar.
Siyonist çapulcular, Gazzeli mücahitlerin karşısına geçip göğüs göğse çarpışamıyor, fare gibi gizleniyorlar!
Ancak uzaktan uçaklarıyla, gemileriyle, tanklarıyla ateş ediyorlar.
Kullanılması, uluslararası yasalarla yasaklanmış olan fosfor bombalarının son versiyonları, Gazzeli çocukların üzerinde deneniyor!
***
Peki, tüm bunların karşısında dünya ne yapıyor?
Haçlı dünyasını, karanlık planları yapanları geçtim; 60’a yakın Müslüman ülkeler ne yapıyor?
Müslüman ülkelerin halkları gereken hassasiyeti gösterdi, gösteriyor.
Peki, ama Müslüman ülkelerin yöneticileri ne yapıyor, bu dünyanın en acımasız soykırımı karşısında?
Söyleyeyim, film seyreder gibi izliyorlar. İçlerinde kuşkusuz yüreği yananlar vardır ama onlar da her ne hikmetse iş eyleme gelince kalemi sessizce bir kenara bırakıveriyorlar!
MİLLİ GÖRÜŞ GAZZE İÇİN KIYAMDA!
Peki, Milli Görüş ne yapıyor? Kısaca onu da aktarmak isterim. En azından muhassalamızda belli olsun, kayıtlara geçsin diye;
* Milli Gazete 3 ayı geçkin zamandır Filistin ve Gazze’yi manşetinden veriyor. Gazze soykırımı Milli Gazete manşetinden hiç düşmedi.
* Saadet Partisi, Gazze soykırımını başından bu yana gündeminden düşürmedi. TBMM’de, mitinglerde, basın açıklamalarında Gazze ve Filistin hep bir numara gündem oldu, olmaya devam ediyor. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu hemen her platformda konuyu gündemden düşürmüyor.
* Saadet Partisi Kocaeli Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Hasan Bitmez, Meclis Genel Kurulu’nda Gazze gündemli konuşurken şehadete yürüdü. Ve dar-ı bekaya giderken son cümlesi de yine Gazze uyarısı oldu.
* Anadolu Gençlik Derneği ( AGD) ve Milli Gençlik Vakfı (MGV) 3 aydır Gazze ve Filistin gündemiyle kıyamda. Birçokları uykudayken, Siyonist saldırıları lanetlemek için AGD-MGV erlerinin tekbirleri gecenin karanlığını deldi, delmeye devam ediyor. Mekke’nin Fethi programına Kudüs de dâhil edildi.
* Milli Gazete’nin okurlarına sunduğu aylık Maaile dergisi, Ocak 2024 sayısında Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde’yi kapağına taşıdı. Maaile dergisi Şubat 2024 sayısında da yine Filistin konulu çarpıcı bir kapakla okurlarıyla buluşacak.
* Milli Gazete’nin okurlarına sunduğu Milli Çocuk dergisi ve Fikri dergisi de Gazze’yi gündemlerinden hiç düşürmedi.
* TV5’te her Çarşamba akşamı saat 21.00-23.45 arasında yayınlanan “Buyurun Başlıyoruz” programı 3 ayı geçkin neredeyse sadece Gazze ve Filistin’i konu ediniyor. Milli Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş, Gazze soykırımını ayrıntılı olarak ekrana taşıyor.
* Kısacası Milli Görüş’ün tüm kurum ve kuruluşları 1969’dan bu yana Filistin meselesini lafta ve sözde değil, eylemle kendisine dert edindi, dert edinmeye devam etmekte. Geçmişten sadece bir örnek; 6 Eylül 1980, Konya Büyük Kudüs Mitingi…
“ASIL GAYEMİZ BU ÜLKEYİ FAİZDEN KURTARMAKTIR!”
Tarih; 16 Temmuz 1996.
Yer; TBMM Genel Kurulu.
Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın, ülkemizin öz kaynaklarının geliştirilmesi konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesinin müzakereleri yapılıyor.
Bu müzakerelerde Erbakan Hoca neleri ifade etti? Bakalım;
*“Rant ekonomisinden reel ekonomiye geçeceğiz ve böylece, Cenab-ı Hakk’ın verdiği nimetler vasıtasıyla, size refah getireceğiz. Sağlam ekonomi, gerçek kalkınma budur. Bunu bugüne kadar yapmadığımız, yapamadığımız için bu hale geldik. İşte, kastettiğimiz büyük değişim budur.”
* “Kayıt dışı ekonomiyi kayıt altına alalım, vergileri adil yapalım, toplayalım, doğal kaynaklarımızı geliştirelim, rant ekonomisinden reel ekonomiye geçelim, KİT’leri kurtaralım, verimli çalıştıralım, enflasyonu düşürelim...”
*“Bu devlet, mutlaka, geliri giderine eşit hale gelmelidir. Bu devletin kaynakları vardır. Bunları süratle harekete geçirerek yüksek faizlerle devleti borca sokup, faiz sarmalı içerisinde mahvedeceğimize, kendi kaynaklarıyla kendisini finanse eden bir devlet haline gelmek... Devletin açıklarını artırmak için değil, kapatmak için geldik; bu esnada biz, bizden önceki yönetimlerin yüksek faizle almış oldukları bütün bu iç borçları ortadan kaldırmanın çabası içindeyiz.”
* “Çünkü -hepinizin bildiği gibi- bu iç borç faizlerinin altından kalkmak mümkün değil. 2 katrilyon iç borç, 2 katrilyon yıllık faiz... Zaten, halka verdiğimiz bütün hizmet 2 katrilyonu tutmuyor. Onun için, ülkeyi bu faizden kurtarıp, o faizleri halkımızın hizmetine sunmak, işte, hükümetimizin asıl gayesidir. Bunu sunmak da sonunda geliyor, hızla, süratle kaynakları geliştirmeye dayanıyor.”
* “Devlet, bu borçlanmalara mecbur kalmasın, bunları, öz kaynaklarımızdan temin edelim; çünkü bu büyük paraları temin etmek istediği zaman piyasaya çıkıyor, devletin bu para ihtiyacı dolayısıyla faizler yükseliyor, bütün özel bankalar da buna uyarak faizleri yükseltiyorlar; bundan dolayı, fakir fukara eziliyor, enflasyon artıyor. Bunun kökünden kesilmesi için, devletin, yüksek faizle borçlanmadan kurtulması lazım. İşte, bunun için de bu kaynak meselesi, her şeyin temelini teşkil etmektedir.”
…VE BİRKAÇ SORU?
Başbakan Necmettin Erbakan’ın bu tespitlerinden sonra şu soruları da sormak gerekmiyor mu;
* Faiz sarmalından kurtulsaydık ülkemiz bugün ne halde olurdu?
* Üretime gereken önem verilseydi ülke ne hale gelirdi?
* Köylüye, çiftçiye yeteri kadar destek verilseydi hayvancılık hangi düzeyde olurdu?
* Havuz Sistemi devam etseydi emeklinin, memurun, asgari ücretlinin maaşı ne olurdu?
* Vergi, zam ve faiz yerine; kaynak, üretim, istihdama gidilseydi emekliye bu ücret reva görülür müydü?
login
who are we?
contact us
qosheapp
Toi Staff
Gideon Levy
Belen Fernandez
Mort Laitner
Rami G Khouri
Ali Fathollah-Nejad
Nikkei Editorial
visit website
