Bir yolun üzerindeyiz. Yol varsa ona yolcu gerekir. Yol bir başına bir anlam ifade etmiyor. Yolcu yoldaysa hem yolun hem de yolcunun bir karşılığı olur. Yolcunun bir eylemi olur, eylemi yürümedir. Bir yöne, bir amaca ve hedefe varma çabası olur. İnsanın varlığı da böyle ifade edilebilir.

Doğruları tersinden de düşünerek farklı sonuçlara doğru yol alınabiliyor. Zıtlar bir anlamda birbirini tanımlar. Olumlu olanlar olumsuzluklardan çok daha iyi kavranabiliyor.

Bir yoldayım, bana düşen nedir, nasıl olmalıyım ve ne yapmalıyım? Sorularım kendime. Bir niyet ve amacım var. Kendimle başlayan, benimle sürecek ve biten bir yolcuk. Ben varsam yolum var, yolum varsa ben varım.

Yola çıkanların bir ritmi olur. Bir yol türküsü, şarkısı ya da melodisi olur, onu tutturur. Bu onun bir ivmesidir. Yolculuğunun rengidir. Uzun bir yola çıktığımda ve bir başıma iken, yaz sıcağında, meşe ormanlarının arasında ben kendime eşlik ederken doğadaki varlıkların sesleri de bir ritim oluştururdu. Cırcır böceklerinin sesleri, kuşların cıvıltıları, birden ağaçların arasından çıkan bir tilki ya da tavşan, kekliklerin şakımaları… İnsan bir başına çok da anlam ifade etmiyor. Doğasıyla ve diğer varlıklarla bir anlamı olur. Yolda insanı ürperten ani şeyler olur. Yolcu bir an için sarsılır, sesini düşürür, mırıltısı içinde sürer. Sürer ama bir ritmini yitirmiş olur.

Aşk dili, insanı kendinden geçirir. Yolunun tutkunuysa eğer. Bir kordur insanı içinden yakan. O zaman onun yol ritmi de, tutkusu da coşkun olur. Ateş insanın içine düşünce onu hiçbir şey engelleyemez. O, bulunduğu yolunun tutkunudur, niyetinin ateşi içindedir.

Hayatının boşlukları olanlardan söz etmiyoruz. İnsanı küçümseme değildir ama insandan insana insan var. Öylesine bir yol üzerinde bulunanın durumu ile âşığın durumu farklıdır.

İnsanın kendini ve kendinden olan birini put edinmesi kişiyi körleştirir. Kendinden ve putundan başkasını görmez. Düşünmeye ne zamanı var ne de niyeti. Niyeti düşünmemedir.

Yol yürünürken dikkatli olmak gereklidir. Her an karşısına çıkabilecek, dalgınlık ve dikkatsizlikten kaynaklanan bir durum yolculuğunu tavsatır.

Bir yolun hem başlangıcı hem de bir sonu var. Yol biter mi, kişi yolculuğunu tamamlarsa onun için yol biter. Biliyoruz ki yolun ötesinde de bir yol var. Yol asla bitmez, çünkü bir Müslüman için yolun sonu yoktur. Bir âlemden bir başkasına geçiş olur.

Yolda ve yolculukla bilenleri olabileceği gibi bilinmeyenler de vardır. Yol keşifler ve buluşlarla sürer. İnsanın her an için kendisini yenilemesi, zengin kılmasıyla yolun da bir anlamı olur. İnsan rüya görür, rüya içinde rüyalar görür. Kimi zaman bunlar bir karabasana dönüşür, kimi zaman ferahlatır.

İnsan kendisini de sorgular kimi zaman. Yaşadığı hayat boyunca neler yapmış, yolculuğundan geriye ne kaldı, neleri yapamadı, neler yapabilirdi gibi. Özeleştiride bulunma, kendisiyle hesaplaşma yol dikkati için önemli bir süreç oluşturur.

Tutkuyla bağlılık insanın gücüne güç katar. Gözü karalık demeyelim ama onun gibi bir durumu ile hemen her şeyi göze alır. Âşık, tutkunu olduğunun peşindedir. Kimse onu yolundan ve aşkından alıkoyamaz.

Büyük düşünenlerin ateş koru derin, içten içe yakar. Hiçbir dış etken onu küllemez. Çünkü hayatı doludur, anlamlıdır. Ne yapıp edeceğinin bilincindedir. Aklı kendinde ve yolundadır. Etrafında nelerin olup bittiğine bakmaz. Zaman onun için kıymetlidir. Bir adımın aksaması bile onun için kayıp olur.

Başkalarının ne yapıp ettikleriyle ilgilenen kendi yapabileceklerini ihmal etmesine neden olur. Hayatın hiçbir anı boşluk kaldırmaz. Boşluklardan en çok yararlanan, insanın şeytanlarıdır. Kimi zaman hem şeytanların hem de kendisinin muhatabı olur. Gözü kendisinde ve yolunda olanların zamanı kıymetlidir. Yolu ve yolculuğu anlamlıdır.

QOSHE - Dolu yaşamanın anlamı - Ali Haydar Haksal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Dolu yaşamanın anlamı

8 4
12.02.2024

Bir yolun üzerindeyiz. Yol varsa ona yolcu gerekir. Yol bir başına bir anlam ifade etmiyor. Yolcu yoldaysa hem yolun hem de yolcunun bir karşılığı olur. Yolcunun bir eylemi olur, eylemi yürümedir. Bir yöne, bir amaca ve hedefe varma çabası olur. İnsanın varlığı da böyle ifade edilebilir.

Doğruları tersinden de düşünerek farklı sonuçlara doğru yol alınabiliyor. Zıtlar bir anlamda birbirini tanımlar. Olumlu olanlar olumsuzluklardan çok daha iyi kavranabiliyor.

Bir yoldayım, bana düşen nedir, nasıl olmalıyım ve ne yapmalıyım? Sorularım kendime. Bir niyet ve amacım var. Kendimle başlayan, benimle sürecek ve biten bir yolcuk. Ben varsam yolum var, yolum varsa ben varım.

Yola çıkanların bir ritmi olur. Bir yol türküsü, şarkısı ya da melodisi olur, onu tutturur. Bu onun bir ivmesidir. Yolculuğunun rengidir. Uzun bir yola çıktığımda ve bir başıma iken, yaz sıcağında, meşe ormanlarının arasında ben kendime eşlik ederken doğadaki varlıkların sesleri de bir ritim oluştururdu. Cırcır böceklerinin sesleri, kuşların cıvıltıları, birden ağaçların arasından çıkan bir tilki ya da tavşan, kekliklerin şakımaları… İnsan bir başına çok da anlam ifade etmiyor. Doğasıyla ve diğer varlıklarla bir anlamı olur. Yolda insanı ürperten ani şeyler olur. Yolcu bir........

© Milli Gazete


Get it on Google Play