Bakılan aynada kişi kendi gerçeği ile yüzleşir. Kim onun karşısına geçerse orada kendini görür, başkasını görmez. Ayna çarpık, sırları dökükse seni gene gösterir ama gerçeğinden farklı görünürsün. Bu görünen dış yüzündür. Yüzünde bir perde vardır, o perdeyi o an kaldırma gücün yok. Sadece teninin görüntüsüyle yetinirsin.


Zaman ilerledikçe sen aynaya baktıkça kendini görürsün. İlerleyen yaş sürecinde yüz hatlarındaki çizgiler, buruşukluklar, saçların ve sakalların değişimi olur. Ama sürekli aynada kendine bakan, bu değişimin neredeyse farkına varmaz. Saçlarına düşen telleri koparır, bir süre sonra onunla başa çıkamaz. Gün gelir ki bütününü koparması gerekir ama bunu yapamaz. Kimileri de bunu örtmek için boyarlar. Ne ki yüz kırışıklıklarını gideremezler. Giderseler bile bir süre sonra onunla da başa çıkılamaz.


Yıllar sonra bir öğrenci öğretmeniyle karşılaşır, öğretmeni yaşlanmış, saçları ağarmış, yüz çizgileri iyice derinleşmiş. İçlenir ve hocasına, sözünü bilmeden “hocam yaşlanmışsınız” demekten kendini almaz. Öğretmeni ise ona bakar, o da onun peşi sıra gelmiş, saçlarında aklar oluşmuş, o da epey yol almış. Öğrencisinin yaptığı densizliği yüzüne vurmaz. Tebessüm eder, oradan uzaklaşır.


Zamanın hızlı akışında insanlar sürekli olarak birbiriyle yüzleşirler. Bu kimi zaman çok dramatik olur. Araya zaman girince birçok şey hissedilmez.


Hakikat medeniyet düşüncesinde insan dönemlerine göre karşılık bulur. Veli, bilge kimseler toplumun içinde ışıldarlar. Çok konuşmaya, laf kalabalığı yapmaya gerek yok. Hâl ve durumlar insana çok şey öğretir.


İnsan, başladığı yerde durmuyor, hayat akıp gidiyor. Suların akması gibi. Sular ya akıp gider ya da toprağa siner. İnsanın akışı kendinedir, orta yaşa, olgunluğa ve yaşlılığa doğru yol alır. Her insan için bir son vardır. O son ile bu dünya hayatının tamamlamasıdır.


Çile çeken insanlar görünürde çile çekseler bile bunun bir karşılığı olur. Şemsi Tebrizi, “Müslümanlık doğru sözdür” der. Bu hemen herkesin ifade edebileceği bir yalınlıktadır. Bunun anlamı ve karşılığı Müslümanlığın doğru, güzel ve iyi olduğuna bir göndermedir. İnsanlar Müslüman olunca onunla, onun ruhuna uygun bir yaşayış içinde olurlarsa güzelleşirler. Bu, onların kendilerini hakikat aynasında görmelerindendir. Her insan aynaya bakar ama o aynadaki kişi sadece kendisini görür ve kendisinden başka bir gerçek olmadığını düşünebilir. İnsanlar Müslüman olunca Müslümanlık bir insan kazanır. O eğer o hakikat aynasındaki sahihliğe uygunsa o zaman güzeldir, iyidir ve doğrudur.


Çarpıklıklar aynadan olsa bile bu kişinin gerçeğini değiştirmez. Kişi çarpıksa o suç aynada değil, kişinin kendisindedir. Müslümanlık hakkında genellemede bulunanlar kişileri İslâm ile özdeş kılarlarsa yanlış yaparlar. Peygamberimizin her sözü kıymettir. Davranışları da. O, kendisinin bir kul ve insan olduğu vurgusunda bulunur. O, Allah katında güzelliklerle donanımlıdır. O güzelliğe tutkun olanlar, onu ilah edinmeden bağlanırlar. Güzel ahlâkı tamamlamakla ve temsil etmekle hem kendisini güzelleştirmiştir hem de insanlığa bir ayna olmuştur.


Kişiler bir insanı tanrı katına yükseltir, onu insan olmaktan çıkarır ve tapınırsa insanın kul ve kölesi olur. Kendisi olmaktan çıkar. Oysa o put kişi bir süre sonra ölür, bedeni toprağa kırılır ve gider. O kişinin yapıp ettikleri zaten baştan itibaren çarpıklıklarla oluşmuştur. Kendisini ayna bilenler ondan farklılaşmazlar. “Beni o yarattı, ben onun yüzünden varım” diyorsan, o var olan artık yoktur, topraktadır ve ötede yargılanmaktadır. Onun düşüncelerinin bir özgünlüğü yoktur. Devşirmedir, derlemedir ve kendisine ait değildir.


Kim hakikat aynasını yüzüne tutarsa orada gerçek yüzünü görür. Bir de görünmeyen bir iç vardır ki, orası gizler gizidir. Hele bir de onun farkına varılırsa hayreti ve şaşkınlığı artar. Hakikat aynasında daha çok kendi yansısını bulur, başkasını değil.

QOSHE - Kim kimin aynası ve kimin yüzü - Ali Haydar Haksal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kim kimin aynası ve kimin yüzü

7 49
09.02.2024

Bakılan aynada kişi kendi gerçeği ile yüzleşir. Kim onun karşısına geçerse orada kendini görür, başkasını görmez. Ayna çarpık, sırları dökükse seni gene gösterir ama gerçeğinden farklı görünürsün. Bu görünen dış yüzündür. Yüzünde bir perde vardır, o perdeyi o an kaldırma gücün yok. Sadece teninin görüntüsüyle yetinirsin.


Zaman ilerledikçe sen aynaya baktıkça kendini görürsün. İlerleyen yaş sürecinde yüz hatlarındaki çizgiler, buruşukluklar, saçların ve sakalların değişimi olur. Ama sürekli aynada kendine bakan, bu değişimin neredeyse farkına varmaz. Saçlarına düşen telleri koparır, bir süre sonra onunla başa çıkamaz. Gün gelir ki bütününü koparması gerekir ama bunu yapamaz. Kimileri de bunu örtmek için boyarlar. Ne ki yüz kırışıklıklarını gideremezler. Giderseler bile bir süre sonra onunla da başa çıkılamaz.


Yıllar sonra bir öğrenci öğretmeniyle karşılaşır, öğretmeni yaşlanmış, saçları ağarmış, yüz çizgileri iyice derinleşmiş. İçlenir ve hocasına, sözünü bilmeden “hocam yaşlanmışsınız” demekten kendini almaz. Öğretmeni ise ona bakar, o da onun peşi sıra gelmiş, saçlarında aklar oluşmuş, o da epey yol almış. Öğrencisinin yaptığı densizliği yüzüne vurmaz. Tebessüm eder, oradan uzaklaşır.


Zamanın hızlı akışında insanlar sürekli olarak........

© Milli Gazete


Get it on Google Play