Sömürgecilerin kuşatmaları çok yönlü ve çok amaçlıdır. Günümüzde yaşanan sorunlar bu bağlamda ele alınınca durum çok daha iyi anlaşılabilir. Coğrafyamızda süregelen işgaller sadece toprakla, yer altı ve üstü kaynaklarla sınırlı değildir. İşgallerin en tehlikelisi zihnen bir milleti işgal etmek, tahakküm altına almak, kendi güdümüne yerleştirmektir. Bununla da yetinilmiyor, yaşayış tarzı, giyim, kuşam, alışkanlıklar, eğlenceler de bu tür işgale dahildir. Modernizmi bir din ve kültür olarak benimseyenler ve kabullenenler artık geçmişlerini bir yana bırakırlar. Yeni hayat tarzı içinde onlar için belli bir sınır yoktur.

Bir milletin içindeki gerilimlerin ve çatışmaların nedenlerinden biri ve aslı budur. İdeolojik gerilim ve çatışmalardan çok yeni yaşayış tarzlarıdır. Bu dalga öylesine etkilidir ki, kendilerini dindar ve muhafazakâr diye tanımlayanlar da bu savruluşun içindedirler. Artık vazgeçilmez olan bir yolun içindedirler.

Modernizm yeni zamanın yeni bir dinidir. İdeolojilerin yerini almıştır. Bir Marksist, sosyalist, kapitalist, muhafazakâr veya dindar kimseler aynı düzlemde buluşuyorlar. Onlar için geçmiş kültür, düşünce ve yaşama biçimleri asla söz konusu olamaz.

Bu genelde insanlığı ilgilendirdiği gibi, özelde de Müslümanları fazlasıyla ilgilendiriyor. İslâm’ın insana önerdiği yaşama biçimi ölçülüdür. Aşırılıklardan, gereksiz tüketimden uzak tutmayı önerir. Müslümanları esas alışımız medeniyet düşünce ve inancımız gereğidir. İslâm medeniyeti içindeysek, bu medeniyetin özelliklerini, güzelliklerini hem yaşama hem de yaşatma sorumluluğumuz bulunuyor. Sadece kendimizden sorumlu olsak “bana ne?” deyip bir kenara çekilmemiz gerekir. Bunu yapamayız. Kurtuluş ve diriliş düşüncemiz bizimle sınırlı değildir, insanlığın genelini ilgilendirir.
Modernizmin etkisi daha çok aile içi çatışmalarda kendini gösterir. Önceki kuşaklar ile sonrakiler arasında bir uçurum var. Bu, giderek de açılıyor veya derinleşiyor. Hemen hemen bütün çevreler için de geçerlidir.

Orta Doğu’da yaşanmakta olan büyük yıkılışın arasında bu sorun aslını oluşturuyor. Modernizm sadece giyim, kuşam yeme ve içmeyle ilgili bir alan değildir. Spordan ve kimi eğlencelere kadar bu yansır. Bir Afrika ve Filistin dramı var. Hemen yanı başlarında bulunan Müslüman toplulukların aşırılıkları ve tutumları ortada. Bu durumda onların eğlence ve lükse, spora ve kimi yaşam alanlarına harcadıklarının bir kısmını bu büyük dramı yaşayanlara harcasalar çok daha farklı bir durum olacak.

Müslüman ve muhafazakâr kesim de modern hayatından vazgeçmez. Gerektiğinde geleneklerinden, inanç ve düşüncelerinden vazgeçebilir. İnsanların ruhunu kuşatan bu olgu insanları iyice etkisi altına almış bulunuyor. Zaten yakın zamanda bir ideal ve amaç olan kimi durumlardan vazgeçiliyor. Tesettürde tersine bir dönüş bunun başlıca bir göstergesidir. Tesettür kimi ortamlarda varlığını olumsuz etkileyeceği düşüncesinden olduğundan ondan rahatlıkla vazgeçilebiliyor. Kadınlar üzerinde bu durum çok daha belirgindir. Erkeklerin görünümü onlar açısından rahatlatıcıdır.
Modern insanın cihad duygusu söz konusu olamaz. Cihad dediğimiz bir savaş cephesindeki tutumu kastetmiyoruz. Bir Müslüman’ın bütün hayat alanlarında kendisini göstermesi gerekir. Ne ki yaşama tarzı, yeni alışkanlıklar ve bu büyülü dünya onun kendisi gibi olmasını engeller. Onun için artık davranış yaşama, yazma eylemde bulunma cihadından rahatlıkla vazgeçebiliyor ya da o alanlardan uzak durmaya bakıyor.

İnsanlığın genel olarak ideolojik bir tutumu yok. Rahat yaşayacak, kimsenin kendisine müdahale etmeyeceği, rahatsız etmeyeceği bir ortamda bulunmak. Asıl amaç budur. Bugün için genele yansıyan durum, eğlence mekânlarının doluluğu bunun göstergesi. Filistin’de yaşanan dram onları nedense etkilemiyor. Yüzleşseler bile yüzlerini çevirip uzaklaşmayı tercih ediyorlar.

QOSHE - Modernizmin Kuşatmasında - Ali Haydar Haksal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Modernizmin Kuşatmasında

3 10
29.12.2023

Sömürgecilerin kuşatmaları çok yönlü ve çok amaçlıdır. Günümüzde yaşanan sorunlar bu bağlamda ele alınınca durum çok daha iyi anlaşılabilir. Coğrafyamızda süregelen işgaller sadece toprakla, yer altı ve üstü kaynaklarla sınırlı değildir. İşgallerin en tehlikelisi zihnen bir milleti işgal etmek, tahakküm altına almak, kendi güdümüne yerleştirmektir. Bununla da yetinilmiyor, yaşayış tarzı, giyim, kuşam, alışkanlıklar, eğlenceler de bu tür işgale dahildir. Modernizmi bir din ve kültür olarak benimseyenler ve kabullenenler artık geçmişlerini bir yana bırakırlar. Yeni hayat tarzı içinde onlar için belli bir sınır yoktur.

Bir milletin içindeki gerilimlerin ve çatışmaların nedenlerinden biri ve aslı budur. İdeolojik gerilim ve çatışmalardan çok yeni yaşayış tarzlarıdır. Bu dalga öylesine etkilidir ki, kendilerini dindar ve muhafazakâr diye tanımlayanlar da bu savruluşun içindedirler. Artık vazgeçilmez olan bir yolun içindedirler.

Modernizm yeni zamanın yeni bir dinidir. İdeolojilerin yerini almıştır. Bir Marksist, sosyalist, kapitalist, muhafazakâr veya dindar kimseler aynı düzlemde buluşuyorlar. Onlar için geçmiş kültür, düşünce ve yaşama biçimleri asla söz konusu olamaz.

Bu genelde insanlığı ilgilendirdiği gibi, özelde de Müslümanları fazlasıyla........

© Milli Gazete


Get it on Google Play