Müslüman ile izzet kavramlarını bir arada dünürken, öz olan Müslüman’dır. Müslüman’ın kendisidir. Onun peşinden gelen sıfatlar, özellikler kendisini daha belirginleştirir. Müslüman bir millet kendi içinde bütünleşemiyor, aradaki uçurumlar giderek belirginleşiyorsa, bu, İslâm’dan değil insanların zaaflarından, tercihlerinden, öz ile bütünlüğünün olup olmadığından kaynaklanır.

İzzet kavramının karşılığı: kıymet, değer ve itibardır. İtibar ve değer kaybedenler insandır. Bağlı bulunduğu düşünceden sapmadır. Kişilerin kendilerini bir medeniyete mensubiyetlerinin gerçekliği nedir ne değildir bunun üzerinde pek de durulmaz ve düşünülmez. Bahane bulanlar veya karşı taraftan olanlar bunu kişilerden değil de bağlı bulundukları düşünceden veya medeniyetten bulurlar. Bu da saldırılarının gerekçesi olur.

İnsanlar; zaaflarını, tutkularını ve çıkarlarını bir düşünceye olan mensubiyetlerini kullanarak yapıyorlarsa o zaman bu ciddî bir sorun oluşturulur. Kişilerden ötürü bir medeniyet ve düşünce tartışma konusu olur. O kişilerin kendileri çok da göz önüne getirilmez. Karşıtlar için bu bir fırsattır.

İnsanların itibarları yapıp ettikleriyle kendini belli eder, gösterir. Bir toplum içinde eğer itibarlı insanlar mumla aranıyorsa, genel olarak var olanların durumu ile tartılıp biçiliyorsa sağlıklı bir sonuca varılamıyor. Göz önünde bulunanlar asıl gösterge oluyor. İtibarlı, kişilikli, izzetli ve karakterli insanlar kendi toplumları içinde öne çıkarlar. Etrafındakiler de ona göre bir tutum içinde olurlar.

İdeolojiler, cemaatler, kulüpler, topluluklar çıkarlarıyla odaklı olduklarından onlar içinde yer alanlar da belli bir tutum içinde olurlar. İslâm insanlık içindir. Müslüman İslâm’a bağlı, inanan, iman edendir. Eğer İslâm’ın öngördüğü ruh ve inançla yaşıyorsa temsilde haklı bir yeri olur.

İnsan kendi merkezinden bakınca asıl olanı da, kendisini de görmez. Kendisinin kurduğu dünyanın penceresi tutkularına uygundur, ona göre de şekillendirir. Dışarıdan bakan başkasını görür. O da kendi penceresinden bakıyordur. Onun penceresinin bakış alanı darsa, karşısındakinin gibi o ortamda sağlıklı bir ortam olmaz. Bakış açısını genişletecek, bunu karşısındakine de ihsas ettirecek olan alan önemlidir. Daralan dünyaların daralan pencereleri ve onların arasındaki bakışların sıradanlığı, sınırlı oluşu, keskinliği yakınlaşmaları engeller.

Müslüman bağlı bulunduğu medeniyetin, düşüncenin ve kültürün özüne uygun bir yaşayışı tercih eder de yaşarsa o zaman dikkat çeker. Bir dünya inşa eder. İnsanların bakışında eğer karşılık buluyorsa o zaman bir gelişme olur.

Geçmiş zaman geçip gitmiştir, gelecek ise belirsizdir. İçinde bulunulan an geçerli olur. O ânın içindeki duruş bir oluşun başlangıcı olur.

Zor bir zamandayız. İnsanın kendisi ve karşıtlarıyla sınandığı bir dönemdeyiz. Eğer insanlar kendilerini karşısındakilere göre konumlandırıyor ve ona göre bir tutuma giriyorsa baştan kaybetmiştir. İnsanlığını, adaletini, hakkaniyetini, insanî tutumlarını göz ardı ediyorsa bu da bir çıkmazdır. Hakkaniyet kendisine reva gördüğünü başkasına da görmesi, bunu iyilik ve güzellikler anlamında söylüyorum, gönüllerin kapılarını aralar.

Karşıtların tutumlarına göre davranıldığında dünyevilik ve çıkarlar açısından onlardan bir farkı olmaz. Eğer onların da bir hakkaniyeti varsa; bu, karşılıklı daha iyi olmaya götürür.

Müslüman’ın Hakikat inancı ve mücadelesi özüne uygun olursa karşıtlarının bunu kabullenmemeleri düşünülemez. Bugün Büyük İslâm Medeniyet ve Düşüncesi tartışma konusu oluyorsa, bu, bağlısı bulunan insanlardan kaynaklıdır. Müslümanlığın bahanesiyle kapitalist sistem içinde Müslüman görünüp, kapitalizmin ruhuna uygun oluyorsa, ki bunun İslâm ve Müslümanlıkla bir ilgisi yoktur.

QOSHE - Müslüman’ın İzzeti I - Ali Haydar Haksal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Müslüman’ın İzzeti I

24 1
03.04.2024

Müslüman ile izzet kavramlarını bir arada dünürken, öz olan Müslüman’dır. Müslüman’ın kendisidir. Onun peşinden gelen sıfatlar, özellikler kendisini daha belirginleştirir. Müslüman bir millet kendi içinde bütünleşemiyor, aradaki uçurumlar giderek belirginleşiyorsa, bu, İslâm’dan değil insanların zaaflarından, tercihlerinden, öz ile bütünlüğünün olup olmadığından kaynaklanır.

İzzet kavramının karşılığı: kıymet, değer ve itibardır. İtibar ve değer kaybedenler insandır. Bağlı bulunduğu düşünceden sapmadır. Kişilerin kendilerini bir medeniyete mensubiyetlerinin gerçekliği nedir ne değildir bunun üzerinde pek de durulmaz ve düşünülmez. Bahane bulanlar veya karşı taraftan olanlar bunu kişilerden değil de bağlı bulundukları düşünceden veya medeniyetten bulurlar. Bu da saldırılarının gerekçesi olur.

İnsanlar; zaaflarını, tutkularını ve çıkarlarını bir düşünceye olan mensubiyetlerini kullanarak yapıyorlarsa o zaman bu ciddî bir sorun oluşturulur. Kişilerden ötürü bir medeniyet ve düşünce tartışma konusu olur. O kişilerin kendileri çok da göz önüne getirilmez. Karşıtlar için bu bir fırsattır.

İnsanların itibarları yapıp ettikleriyle kendini belli eder, gösterir. Bir toplum içinde eğer itibarlı insanlar mumla aranıyorsa, genel........

© Milli Gazete


Get it on Google Play