Tuhaflıklar ülkesi demem daha yerinde olurdu. Bölgemiz on yıllardır çatışmalar bölgesinde, kimi doğrudan kimi de dolaylı olarak etki alanında.

1991 yılında Amerika Irak’ı işgal ettiğinde savaş açıldığında kimi halklar üzerinde doğrudan bir etkisizleştirme söz konusu oldu. Kürtlerin bölgeyi boşaltıp Türkiye’ye yönelmeleri büyük bir göç sorunu oluşturdu. Şeyh Osman ve cemaati Amerika tarafından ortadan kaldırıldı. Türkiye’de iktidarda olan sağcı ve muhafazakâr, Turgut Özal’ın partisiydi. Amerika’ya olan bağımlılık veya giderek bağlanış sonucu Türkiye’nin desteğini de alarak büyük bir katliam yapıldı. Tek taraflı bir savaştı bu. Şimdiki kuşaklar bilmezler. Çıkarcı Türkiye ya da Turgut Özal bir koyup beş alacağız demişti. Yani kısa süreli bir çıkardı bu. Ne yazık ki bırakın beş koyduğunu, hiçbir şey yapılamadan Türkiye’nin yükü daha da ağırlaştı, hiçbir zaman sözü de geçmedi.

Emperyalizmin başlattığı [Arap Emperyalizm Baharı] Türkiye buna balıklama atladı. Çünkü emperyal Büyük Dev Türkiye’yi adeta Suriye’ye itti, sonra geride durup baktı. Terör örgütlerini destekleyerek onları çatışma alanının içine sürükledi. Türkiye de bunlarla bir yerlere varacağını umdu. Yıllardır ne çatışmalar dindi ne de bölgede istenilen sonuçlara varıldı. Üstelik Türkiye’nin dost ülkeleriyle ilişkiler tamamen bozuldu ve karmaşa olduğu gibi devam ediyor. Libya devre dışı bırakıldı, parçalandı orada karmaşa sürüyor. Suriye ile ilişkiler gayet iyi iken birden hasım kesildiler, bir daha onarılamayacak kadar sorunlar derinleşti?

Türkiye’nin söz konusu emperyal dalgada ne gibi bir kazancı oldu deseniz sıfır. Üstelik Amerika Kuzey Suriye’ye büyük bir yığınak yaptı, Türkiye Suriye’nin otuz kilometre ötesine dahi gidemedi. Arada bir kimi durumlar olduysa da bunlar palyatif ve geçiciydi. Bunlar olurken İsrail tam anlamıyla rahatladı. Etkisiz bir Suriye ve komşuları, hiçbir şekilde artık söz sahibi olamayan bir Türkiye.

Gazze olayı Türkiye açısından çok daha büyük bir açmaz ve sorun olarak ortaya çıktı. Öteden beri Filistin halkının yanında olduğunu söyleyen Türkiye, Gazze olayından sonra ne bir etkisi oldu ne de sözünün bir karşılığı oldu. Acı çeker gibi oluyor, başta devlet yetkilileri ve kurumları ayaklandı, sadece slogan attı, mitingler düzenledi, bağırdı çağırdı. Sonuçta değişen bir şey olmadı.

Oysa Türkiye’nin yapabilecekleri vardı. Kapitalist, çıkarcı muhafazakârlar çıkarlarını önceledi. Ayak bağları vardı ve çok yönlüydü. Hiçbir hareket alanı ve manevrası bile olamadı. Ne limanlarını kapattı, ne havaalanları ne de siyasal ilişkilerini gözden geçirdi. Ticaretin alabildiğine devam ettiği görüldü. Kamuoyu çok sıkıştırınca, seçim sonucunda da büyük bir darbe yenince güya 54 kalem ihracatta kısıtlama olduğu söylendi. İşin tuhafı da bir dönem bakanlık yapan AK Parti’nin önemli yetkililerinden Genel Başkan Yardımcılarından Nihat Zeybekci asıl baklayı ağzından çıkarıverdi. “Bir alıyoruz, altı veriyoruz. Biz ticaretimize bakarız. “Zeybekci, “İsrail'in Gazze'de yaptığı katliamı kınıyoruz. Ama ticaretin hiç kimseye zarar vermeyen bölümleriyle ilgili de… Çünkü İsrail bizim serbest ticaret anlaşmamızın olduğu bir ülke, yani 6 satıp 1 aldığımız bir ülke” açıklamasında bulundu.” Kedisine eleştiride bulunanlara da “hadsizlik” diye karşılık verdi.

Bu, 1991 yılındaki Turgut Özal’ı ne kadar da anımsatıyor. Anlaşılan o ki İsrail ile ticari ilişkiler devam edecek. Filistin’de insanların ölümlerine sadece acınacak, ah vah edilecek, öylesine geçiştirilip durulacak. Sağ iktidarların Amerikancı, İsrailci tutumları hiçbir zaman da değişmeyecek. Müslüman halkı görünüm ve kimi ritüelleriyle göz boyayarak idare edecek. Ama geçen geçip gitmiyor. Tarihin bizim açımızdan karanlık lekeleri orada sabitlenip duracak.

İnsanların duygularıyla alay ediliyor açıkçası. Filistin yanında görünüp İsrail ile ilişkilerini kesintisiz devam ediş bir kara leke olarak kalacak.

QOSHE - Paradokslar ülkesi Türkiye - Ali Haydar Haksal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Paradokslar ülkesi Türkiye

11 3
22.04.2024

Tuhaflıklar ülkesi demem daha yerinde olurdu. Bölgemiz on yıllardır çatışmalar bölgesinde, kimi doğrudan kimi de dolaylı olarak etki alanında.

1991 yılında Amerika Irak’ı işgal ettiğinde savaş açıldığında kimi halklar üzerinde doğrudan bir etkisizleştirme söz konusu oldu. Kürtlerin bölgeyi boşaltıp Türkiye’ye yönelmeleri büyük bir göç sorunu oluşturdu. Şeyh Osman ve cemaati Amerika tarafından ortadan kaldırıldı. Türkiye’de iktidarda olan sağcı ve muhafazakâr, Turgut Özal’ın partisiydi. Amerika’ya olan bağımlılık veya giderek bağlanış sonucu Türkiye’nin desteğini de alarak büyük bir katliam yapıldı. Tek taraflı bir savaştı bu. Şimdiki kuşaklar bilmezler. Çıkarcı Türkiye ya da Turgut Özal bir koyup beş alacağız demişti. Yani kısa süreli bir çıkardı bu. Ne yazık ki bırakın beş koyduğunu, hiçbir şey yapılamadan Türkiye’nin yükü daha da ağırlaştı, hiçbir zaman sözü de geçmedi.

Emperyalizmin başlattığı [Arap Emperyalizm Baharı] Türkiye buna balıklama atladı. Çünkü emperyal Büyük Dev Türkiye’yi adeta Suriye’ye itti, sonra geride durup baktı. Terör örgütlerini destekleyerek onları çatışma alanının içine sürükledi. Türkiye de bunlarla bir yerlere varacağını umdu. Yıllardır ne çatışmalar dindi ne de bölgede istenilen sonuçlara varıldı. Üstelik Türkiye’nin dost........

© Milli Gazete


Get it on Google Play