Susanların sustuğu, acı çekenlerin çırpındığı bir süreçteyiz.

Bu insanlık sorununun kimilerince önemsenmediği, görülmek ve bilinmek istenmediği bir dönem. Bu yüzyıl geçmiş dönemlere benzemiyor. Eskiden yaşanan olaylardan bilgilenme sınırlı veya bölgeseldi. Haberler yayılırdı ama etki alanı da kendisi kadardı. Bugün ise hemen her an ve durumdan haberdar olunabiliyor. İletimin hızla yayıldığı bir dönem. Böyle olunca bir kıpırdanıştan bile haberdar olunabiliyor. Böyle olmasına karşın, ideolojik saplantı ve tapınışlılar ne yapılırsa yapılsın kendi pencerelerinden ve kendilerinden başka bir şeyi görmüyorlar, görmek de istemiyorlar. Onlara baksanız, yanıltıcı bir kavram olmasına karşın kendilerini hümanist yani insancıl olarak görüyorlar. Hümanizm ırk eksenlidir. Batı toplumu ve Batılıların kendilerine ait olan sınırdır.

Siyonist vahşet Hitler vahşetinden besleniyor. Aynı ruhu temsil ediyorlar. Hemen hemen bütün ırkçıların ortak ruhu ve düşünüşüdür. Orada insan yoktur sadece ırkları vardır. Dahası ırkı kendilerine özgü put sayanların da bir bakışıdır. Onlar için de sadece kendileri vardır. Başkaları yok hükmündedir. Üstün ırk olgusu kendini değerli kılarken karşıtlarının bir değer ve anlamı yoktur.

Filistin’de yaşanan büyük dramın yıllardır sürüyor olması, yakın zamanda daha da şiddetlenmesi insanlığın utancıdır. Bu bir savaş değil tek taraflı bir soykırımdır. Haberlere yansıyan, yardım bekleyen kadınların ve çocukların, sivillerin ve yaşlıların üzerine atılan bombalarla yüzlerce insan ölüyor. Bile bile, artık bu savaş ötesi bir durumdur. İnsanlar açlığa terk edilmişlerdir. Hiçbir gıda almalarına bile izin verilmiyor.

Dünya insanlık tarihinde bu ancak Siyonist Yahudilere, yandaşlarına, besleyenlerine, sessiz kalanlarına özgü olabilir. Burada savaş gibi görünen tek yanlı bir saldırıyla masum, suçsuz insanların ölüme terk edilişleri ancak böylesi vahşi bir ruhun temsilcilerine ait bir davranıştır.

Susmak, sessiz kalmak, yutkunmak neyi ifade ediyor?

Çıkarların öncelenmesi hangi mantığa uyuyor. Korkak, çıkarcı, sadece kendilerini düşünen Müslüman yöneticilerin gelecekleri nasıl olacak? Onlar için hayat sadece bu dünyada mıdır? İman ettiklerini söyleyenler, neye iman ediyorlar. Konforlarına mı, saltanatlarına mı, geleceğe ilişkin kaygılarına mı? Secdeye başını koyan Müslümanlar iç dünyalarında hangi bakışa sahiptirler?

İnsanlık adına derdimiz ve sorunlarımız Müslümanlarla. Acı çekmeyen, görünürde rol yapan modern kılıklı, burjuva ve ırk bulamacına da bulaşmış Müslümanlarla mı? Sözde Müslümanlarla…

Siyonist vahşeti kanıksama süreci yaşanıyor. Bağırışlar, höykürüşler, tafralar bir süreliğine mi olacaktı? Ya sonra ne olacak, neler oluyor?

Kendileri söz konusu olunca en olmadık direnişleri gösteriyorlar. Bu vahşi zulmün zerresini bile yaşamamış olanlar kendilerini döne döne yaşatan, anımsatan hâllerden uzak kalmıyorlar.

Siyonist vahşet kesintisiz devam ediyor. Alay ede ede, küçümseye küçümseye… Onların yandaşları da rollerini yapadururlar. Buna müdahil olmayan, kayıtsız kalan, rol yapanlar da dâhildir.

Sessiz kalan ırkçılar, nemelazımcılar, ideolojilerinin körlüklerine saplananlar, güçleri olduğu hâlde tırsanlar hemen hepsi onlara hizmet ediyorlar.

Limanlarını kapatmayalar, ticaretlerinden vazgeçmeyenler, çıkarları için bunu sessizce geçiştirenler, korku putuna sığınanlar, insancıl görünen ama insan olmayanlar hepsi onlara doğrudan ya da dolaylı hizmet ediyorlar. Köledirler, özgür değildirler.

Hiçbir ah yerde kalmaz, bunu bilir ve inanırız. Bu ah; sadece bu zulmü doğrudan yapanlarla değil bütün yandaşlarıyla hepsini vuracak. Hakk’ın adaleti elbette tecelli edecek. Ancak kimin ne olduğu, ne yaptığı da bilinip görülüyor.

QOSHE - Siyonist vahşetin sınırsızlığı - Ali Haydar Haksal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Siyonist vahşetin sınırsızlığı

7 3
01.03.2024

Susanların sustuğu, acı çekenlerin çırpındığı bir süreçteyiz.

Bu insanlık sorununun kimilerince önemsenmediği, görülmek ve bilinmek istenmediği bir dönem. Bu yüzyıl geçmiş dönemlere benzemiyor. Eskiden yaşanan olaylardan bilgilenme sınırlı veya bölgeseldi. Haberler yayılırdı ama etki alanı da kendisi kadardı. Bugün ise hemen her an ve durumdan haberdar olunabiliyor. İletimin hızla yayıldığı bir dönem. Böyle olunca bir kıpırdanıştan bile haberdar olunabiliyor. Böyle olmasına karşın, ideolojik saplantı ve tapınışlılar ne yapılırsa yapılsın kendi pencerelerinden ve kendilerinden başka bir şeyi görmüyorlar, görmek de istemiyorlar. Onlara baksanız, yanıltıcı bir kavram olmasına karşın kendilerini hümanist yani insancıl olarak görüyorlar. Hümanizm ırk eksenlidir. Batı toplumu ve Batılıların kendilerine ait olan sınırdır.

Siyonist vahşet Hitler vahşetinden besleniyor. Aynı ruhu temsil ediyorlar. Hemen hemen bütün ırkçıların ortak ruhu ve düşünüşüdür. Orada insan yoktur sadece ırkları vardır. Dahası ırkı kendilerine özgü put sayanların da bir bakışıdır. Onlar için de sadece kendileri vardır. Başkaları yok hükmündedir. Üstün ırk olgusu kendini değerli kılarken karşıtlarının bir değer ve anlamı........

© Milli Gazete


Get it on Google Play