Yaşanmakta olanlar yeni değil. Yeni olmadığı gibi bunların öncekilerden çok daha acımasız olduğu bir gerçek. Genel anlamda şu zamana kadar belirgin olan Batı’nın vicdanının olmadığı. Mağdur olan halkların veya insanların acılarını dillendirecek vicdanlardan söz etmek olası değildi. Bir bütün olarak yaşanıyordu. Endülüs, Sicilya bunun en somut örnekleri. Ya da sömürge olarak işgal ettikleri ülkelerde yapılanlar. Hindistan, Afrika, Güney Amerika, Vietnam... Japonya’nın üzerine yağdırılan bombalar tarihin kayıtlarında yerlerini alıyor. Bosna Hersek’te yaşananlar yakın zamanda oldu. Afganistan, Irak ve Suriye’de olanlar daha dündü. Milyonları bulan ölülerin sayısı nedense unutulmuş görünüyor. Hiçbir şey olmamış gibi. Nedense tarihin ve insanlığın belleği bilinçli olarak ya köreltiliyor ya da başka oyunlarla unutulmaya terk ediliyor. Filistin, yarım yüzyıldır bir soykırım yaşıyor. Nedense şu güne değin hiçbir şey yokmuş gibi davranıldı. Bir avuç insan terörist olarak sunuluyor. Siyonist Yahudilerin ve onlara eşlik edenlerin sanki hiçbir kusurları yokmuş gibi bir algı oluşturuluyor.

Bunlar dünyanın en mazlum insanlarıymış gibi koruma altına alınıyor. Avrupa ülkelerinin büyük bölümü, Amerika ve uyduları da bunu özellikle sürdürüyorlar. Rusya’da Almanya ve Avrupa’nın kimi ülkelerinde yaşadıklarını hiçbir suçu ve kabahati olmayan Filistinlilere yaşatıyorlar.

Sanki Filistinliler onları sürmüş, sanki yeryüzünde bütün soykırımları onlar yapmış, sanki Hitler’in, Mussoli’nin, Çarlık Rusya’nın arkasında Filistinliler varmış. Bu sankilerin hiçbir karşılığı yok. Bunlar yakıştırılmış nedenler.

Bu artık bir yere kadar devam edecekti. Uyanan bir insanlık vicdanı var. Batı, kendi içinde sorgulanıyor. Siyasiler ve yönetilenler hesaba çekiliyor. Geçmişte medyanın yansıtmadığı, artık yansıyanların gizlenemediği günlerdeyiz. Bazı halkların, kimi bireylerin, sanatçıların çıkışı vicdan uyanışı olarak düşünülebilir. İrlandalıların direnişi, Amerika’da gençlerin, öğrencilerin, kimi sanatçıların çıkışları bir vicdani uyanıştır.

Benzer durum Müslüman coğrafyada sessizce geçiştirilmeye çalışılan, başka gerekçelerle üstü örtülmek istenenler de gerçeklerin gizlenmesine engel olunamıyor. Her gün yeni şeyler çıkıyor ortaya. Türkiye’de ticari ve çıkar amaçlı gönderilen, satılan mallar gerçeği kabul görüyor. Vicdan sahipleri belleklerinde oluşan o kimi putları bu hakikat karşısında kırıyor. Protestolarda bulunuluyor.

Bu vicdani uyanış, dalgalar hâlinde yayılıyor. İstenildiği kadar kayıtsız kalınsın, sessiz geçiştirilsin, bunlar yok sayılamıyor. Bir seçim sürecinde bulunuyoruz. Seçim sürecinde Filistin gerçeğinin yansımaları mutlak surette olacak, olmalıdır da.

Türkiye’den en son düşen haberlere göre dikenli tel örgüler bile gönderiliyor. Bu dikenli teller kime karşı kullanılacak? Ticaretin, paranın ve kazanmanın vicdanı da buraya kadarmış. Demek ki bu kadar duyarlı olunan bir konuda kiminin vicdanları körelebiliyor. Ama asıl vicdan sahibi olan ve acı çekenlerin sabrı da bir yere kadar oluyor. Rachel Corrie bir vicdandı, unutulamıyor. İnsanlığın sahih vicdanıydı. Aaron Bushnell, yakın zamanın insanlık vicdanıdır. Salonlarda, konferanslarda, toplantılarda vicdan sahipleri doğrudan ve dolaylı sorumluları korkusuzca eleştiriyor, protesto ediyor.

Pişkin soykırımcıların en zor zamanıdır. Çünkü bunlar artık tarihin kayıtlarındadır. Parlak aynaları, düzeltilemeyecek kadar çizik yemiştir. Vicdanların yükselen sesi, çığlığı onların tedirginlik ile uykularından ediyor. Onlar zulümlerini sürdüredursunlar, en büyük darbeyi vicdan sahiplerinden alıyorlar.

Kadınların, çocukların, sivillerin acımasız ölümlerinin çığlıkları yeri göğü inletiyor. Bu, savaş ötesi büyük bir soykırımdır. İnsanların açlığa terk edilerek göze göre göre ölümleri karanlık, vahşi vicdanların oluşunu gösteriyor. Vicdan sahiplerinin direnişi bütün bunları yerle bir etmeye başlamıştır, arkası gelecektir.

QOSHE - Soykırım Batı’nın genlerinde var: Vicdanların uyanışı - Ali Haydar Haksal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Soykırım Batı’nın genlerinde var: Vicdanların uyanışı

12 1
15.03.2024

Yaşanmakta olanlar yeni değil. Yeni olmadığı gibi bunların öncekilerden çok daha acımasız olduğu bir gerçek. Genel anlamda şu zamana kadar belirgin olan Batı’nın vicdanının olmadığı. Mağdur olan halkların veya insanların acılarını dillendirecek vicdanlardan söz etmek olası değildi. Bir bütün olarak yaşanıyordu. Endülüs, Sicilya bunun en somut örnekleri. Ya da sömürge olarak işgal ettikleri ülkelerde yapılanlar. Hindistan, Afrika, Güney Amerika, Vietnam... Japonya’nın üzerine yağdırılan bombalar tarihin kayıtlarında yerlerini alıyor. Bosna Hersek’te yaşananlar yakın zamanda oldu. Afganistan, Irak ve Suriye’de olanlar daha dündü. Milyonları bulan ölülerin sayısı nedense unutulmuş görünüyor. Hiçbir şey olmamış gibi. Nedense tarihin ve insanlığın belleği bilinçli olarak ya köreltiliyor ya da başka oyunlarla unutulmaya terk ediliyor. Filistin, yarım yüzyıldır bir soykırım yaşıyor. Nedense şu güne değin hiçbir şey yokmuş gibi davranıldı. Bir avuç insan terörist olarak sunuluyor. Siyonist Yahudilerin ve onlara eşlik edenlerin sanki hiçbir kusurları yokmuş gibi bir algı oluşturuluyor.

Bunlar dünyanın en mazlum insanlarıymış gibi koruma altına alınıyor. Avrupa ülkelerinin büyük bölümü, Amerika ve uyduları da bunu özellikle sürdürüyorlar. Rusya’da Almanya ve Avrupa’nın kimi ülkelerinde yaşadıklarını........

© Milli Gazete


Get it on Google Play