İnsanlık tarihinde bir peygamberler medeniyeti bir de karşıtı olan şer ya da şeytani olanları vardır ve bu bir gerçektir. Peygamber medeniyeti ile karşıtının ya da karşıtlarının çekişmesi dahası şeytanî olanın insanlığı hep ötelere, yana çekmesi, yoldan çıkarması bir o kadar gerçek.

Müslümanca inanan insanların bulunduğu yer ve konum kolay değil. Belli bir disiplin, bir hayat anlayışı ve bir Hakikat vardır. Diğerinde ise tam onun karşıtı her türlü haksızlıklara, yanlışlıklara kapısı açık olan bir yoldur. Bu yol insanları çeker, sınır tanımaz, olumlulukların yanında olumsuzlukların ağır bastığı yadsınamaz.

Din denildiğinde Hakikat olan Allah’ın insanlığa sunduğudur. İyiliklerin, güzelliklerin, adaletin, sevginin, merhametin ağır bastığı bir yoldur. Hakikat yoludur bu.

Hakikate adanmış Müslüman’ın yaşayış tarzı kendi inancının gerektirdiği yolda bir bütünlük içerir.

Günümüz Müslüman’ın tanımlanmasında güçlük çekiliyor. Bazı alışkanlıkları, ritüelleri yerine getirince, görünümleri itibarıyla kendilerini tam sanıyorlar. Bir ramazan ayı içindeyiz. İnsanlık dramının en ağır yaşandığı bir süreçte. Oynanan bir büyük oyun var. Bu büyük oyunu dışarıdan Müslümanlar bir güzel seyrediyorlar. Bir tiyatro sahnesinin şaklabanlıklarını, sloganlarla, böbürlenmelerle, höykürmelerle, alkışlarla, kendilerinden geçmişçesine seyrediyorlar. Oyunun belli bölümlerinde acıklı olanlarında da hüzünleniyorlar ve içleniyorlar. Bu bir süreliğine geçici oluyor. Asıl oyun Molier’in ustalıklı sözleri gibi bir anda her şey başka bir yöne evriliyor.

Günümüz Müslümanlarının yaşamalarını zedeleyecek olandan asla ödün vermeye niyetleri yok. Acı çekenler çekiyor da onların bu büyük oyunda bir karşılığı ve yeri olmuyor. Asıl kalabalıkların ortalığı yıkan gürültü ve uğultuları her şeyi örtüyor.

Oyunun asıl yönetenlerinin kuklaları da kendileri gibi bu işi iyi idare ediyorlar. Çünkü modern Müslümanların büyüsünü bozacak, onları yolundan edecek asıl vurgular o sırada ortaya çıkıyor. Bir tarafta laik seküler ve yaşayışları bakımından modern Batıcılar yer alıyor. Onlar büyük oyunun küçük oyuncuları olarak bir tarafta yer alıyorlar. Onların ruhu ve kalbi büyük oyunu oynayanların yanında olmaları ve tercihleridir. Bir diğer tarafta hem Müslüman hem seküler, hem modern, hem de ibadetlerini şeklen yerine getiren, kılık kıyafetleriyle Müslüman olan kalabalık kitle. Onlar da kendilerini yönetenlerin suyunda gitmeye, onun huyundan kapmaya devam ederler. Oruçsa oruç, namazsa namaz ve diğer ibadetlerini yerine getiriyorlar. Her iki kesim de birbirlerine zulmetmekten kaçınmazlar, fırsat kollarlar. Birbirlerini boğmak için tetiktedirler.

Modern muhafazakâr Müslümanlar ise asla konforlarından vazgeçme niyetinde değildirler. Oyunun yönetici ve senaristleri işlerini başarıyla yapıyorlar, rol gereği ağlanması gerekiyorsa ağlıyorlar, öfkelenmeler gerekiyorsa öfkeleniyorlar. Toplu ve yüksek ses tonuyla ortalığı inletiyorlar.

Kimse kimseye Müslümanlığı bırakmıyor. Ne ki Hakikat söz konusu olunca her kesim kendine göre biçimlendiriyor, yontuyor belli bir kalıba uyduruyor ve kendisi de o oluyor.

İnsanlığın durumu söz konusu olunca zulmün ve adaletsizliğin insanların keyiflerine göre şekilleniyorlar.

Usta oyuncular kendilerini asla riske etmiyorlar, kendilerini ve konumlarını zedeleyecek hiçbir davranışta bulunmuyorlar. Elde edilmiş kazanımları, dünyalıkları, modern yaşayışları duruyorken ne diye büyük ayıyı karşılarına almış olsunlar.

Hakikat medeniyeti az ötede dursun, biz gereken rituelleri yerine getirelim, kitleler zaten yanımızda. Çünkü onlar da bizim gibi düşünüyorlar, diye düşünüyorlar. Varsa yoksa kendileri ve kurulu düzenleridir. Yeter ki o hayat ve anlayış zarar görmesin.

QOSHE - Tarihin seyrinde modern Müslümanlar - Ali Haydar Haksal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Tarihin seyrinde modern Müslümanlar

15 1
25.03.2024

İnsanlık tarihinde bir peygamberler medeniyeti bir de karşıtı olan şer ya da şeytani olanları vardır ve bu bir gerçektir. Peygamber medeniyeti ile karşıtının ya da karşıtlarının çekişmesi dahası şeytanî olanın insanlığı hep ötelere, yana çekmesi, yoldan çıkarması bir o kadar gerçek.

Müslümanca inanan insanların bulunduğu yer ve konum kolay değil. Belli bir disiplin, bir hayat anlayışı ve bir Hakikat vardır. Diğerinde ise tam onun karşıtı her türlü haksızlıklara, yanlışlıklara kapısı açık olan bir yoldur. Bu yol insanları çeker, sınır tanımaz, olumlulukların yanında olumsuzlukların ağır bastığı yadsınamaz.

Din denildiğinde Hakikat olan Allah’ın insanlığa sunduğudur. İyiliklerin, güzelliklerin, adaletin, sevginin, merhametin ağır bastığı bir yoldur. Hakikat yoludur bu.

Hakikate adanmış Müslüman’ın yaşayış tarzı kendi inancının gerektirdiği yolda bir bütünlük içerir.

Günümüz Müslüman’ın tanımlanmasında güçlük çekiliyor. Bazı alışkanlıkları, ritüelleri yerine getirince, görünümleri itibarıyla kendilerini tam sanıyorlar. Bir ramazan ayı içindeyiz. İnsanlık dramının en ağır yaşandığı bir süreçte. Oynanan bir büyük oyun var. Bu büyük oyunu dışarıdan Müslümanlar bir güzel........

© Milli Gazete


Get it on Google Play