Hızla değişen insanlık, ruhsal olarak şaşkın ve bir travma içinde. İnsanlığın dengesi bozuldu. Uçlarda gezinenler, absürt olmayı tercih edenler, sapkınlıklarda bulunalar, dengesizliklerin artışı genelde olumsuzluk oluşturuyor. Bu denli hızlı değişimde insanlığın sadece kendilerini merkeze alışları ve düşünüşleri bencilliklerin oluşumuna neden oluyor. Bu genele yansıyor.

Bir milletin temel değerleri bu karmaşa ve kaos ortamında sıradanlaşıyor ya da umursanmıyor. Yabancılıklar ve onlara bağlı yaşama tarzları geneli etkiliyor. Bu durum insanların birbirine, dahası insana olan güven yitimine neden oluyor. Aile içi çatışmalar, kadın cinayetleri, çocuk istismarları, daha çok kazanma hırsına kapılanların doymazlıkları, tüketim çılgınlıkları sınırları aşan durum. Bunları denetleyen manevî bir oluş ruh ve psikolojik boşluklar olumsuzlukları hızlandırıyor. Çürümüşlük hayatın bütün alanlarına yansıyor.

Siyasilerin tutum ve davranışları, yapıp ettiklerinden sonra yeniden aynı yol üzerinde aynı tarzda oluşları da sarsıntıların başında geliyor. Düşünürlerin, bilgelerin, sahih insanların yol göstericilikleri bu karmaşada karşılık bulamıyor.

Şiirin bir değeri olmuyor. Sadece duygusal ve insanları yanıltıcı tutumlarla anlamsızlaştırılıyor. Değerli yazılar kimsenin ilgi alanında değil. Küresel dalgaların oluşturduğu yaşama biçimleri, alışkanlıkları, tüketimleri hızlandırdıkça hızlandırıyor. Gazetelerin bir hükmü yok. Sadece görünürde birer nesnedirler.

Böyle bir durumda ve ortamda insanın insan olduğu şu zamanda olması gereken insanın insani bir değer olarak kendini yeniden belli etmesi. Umutsuzluğa kapılmadan bulunduğu yer ve ortamda kişiliğini gösteren duruşundan ödün vermemesi bir yol. Güven verici davranışlarını süreklileştirmesi bir direniş alanı.

İnsanların beyinlerini şişiren dolduran, slogan, yanıltıcılıklar, öfke ve nefretten uzak, insana insan olarak bakan ve güven oluşturan bir örneklik oluşturmak. İnsanın güveneceği, inanacağı insandır. Birbirine ayna olacak ve güzellikler aynasındaki parıltılarıdır.

İnsana olan umutsuzluğu alışkanlık hâline getirmek bir yol. Bu yollara ve tuzaklara düşmeden kendi olma bilinciyle yapılan yolculuklardır.

Medeniyetimiz hakikatini hem yaşamak, hem yaşatmak için çaba göstermek gerekiyor. İnsanlık adına bunu yapabilecek olan da sahih ve hakiki Müslümanlardır. İslâm’ın özüne aykırı ya da kendi benlerine göre bir Müslüman olma karakteri ve yaşayış tarzı ile yol göstericilik olmaz. İnsan insanın aynası ise güzel ve parlak olan bir ayna hakikat üzere olanların yüzlerini gösterir.

Yeryüzünde bir insan insanlığın yönünü değiştirecek güce sahiptir. Bu bağlamda fedakâr ve öncü insanlar insanlık için önem kazanır. Her yüzyılda öncü insanlar ortaya çıkar, zor koşullarda bir yol ve çığır açar, insanlık zamanla o çizgide ve yolda kendini bulur.

Peygamberlerin yol ve yolculuğunun izinde ve izleğinde olanlar Hakikat Medeniyeti içinde kendilerine yer bulurlar. Bundan asla ödün vermeden, hırs ve tamaha kapılmadan yaparlar ve yapabilirler.

Korkaklık, umutsuzluk ve karamsarlık sahih Müslümanlar için haramdır. Bir insan teki bile bir başına kalacaksa, kendinden emin ve güvenle hayatını sürdürür.

Direnişler insanlık için örnek davranışlardır. Filistin’de Gazzelilerin direnişi insanlık için umut veren bir davranış insanlığa umut veren, cesaret veren bir çıkış. Dünyanın gözü önünde zalimlere, en güçlülere karşı soylu bir direniş ve davranış. Onları örnek almak onlar gibi cesur olmak, onlar gibi kararlı olmak umutları artırır. Olumsuzluklara karşı direnmenin türlü yolları vardır. Onların bu direnişi çözümsüzlüğün ve vahşetin sınırsızlığına karşıdır.

Cihad etmek, güzel yaşamak, güzel yaşamanın ne olduğu göstermek. Vahşetten uzak, insanı diriltecek her yol ve davranış cihaddır. Yeter ki inanılsın ve yaşansın.

QOSHE - Umutsuzluk korkaklara özgü - Ali Haydar Haksal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Umutsuzluk korkaklara özgü

11 1
08.03.2024

Hızla değişen insanlık, ruhsal olarak şaşkın ve bir travma içinde. İnsanlığın dengesi bozuldu. Uçlarda gezinenler, absürt olmayı tercih edenler, sapkınlıklarda bulunalar, dengesizliklerin artışı genelde olumsuzluk oluşturuyor. Bu denli hızlı değişimde insanlığın sadece kendilerini merkeze alışları ve düşünüşleri bencilliklerin oluşumuna neden oluyor. Bu genele yansıyor.

Bir milletin temel değerleri bu karmaşa ve kaos ortamında sıradanlaşıyor ya da umursanmıyor. Yabancılıklar ve onlara bağlı yaşama tarzları geneli etkiliyor. Bu durum insanların birbirine, dahası insana olan güven yitimine neden oluyor. Aile içi çatışmalar, kadın cinayetleri, çocuk istismarları, daha çok kazanma hırsına kapılanların doymazlıkları, tüketim çılgınlıkları sınırları aşan durum. Bunları denetleyen manevî bir oluş ruh ve psikolojik boşluklar olumsuzlukları hızlandırıyor. Çürümüşlük hayatın bütün alanlarına yansıyor.

Siyasilerin tutum ve davranışları, yapıp ettiklerinden sonra yeniden aynı yol üzerinde aynı tarzda oluşları da sarsıntıların başında geliyor. Düşünürlerin, bilgelerin, sahih insanların yol göstericilikleri bu karmaşada karşılık bulamıyor.

Şiirin bir değeri olmuyor. Sadece duygusal ve insanları yanıltıcı tutumlarla anlamsızlaştırılıyor. Değerli yazılar........

© Milli Gazete


Get it on Google Play