Taşlar da insanlar gibi yaratılmış nesnelerdir. Her varlığın bir işlevi var. İnsanın merkezde olduğunu, her yaratılanın insan için olduğunu hesaba katarsak, taşın da özel bir anlam ve karşılığı var. Üzerinde düşünmeyi gerektirir.

Sert olan bir nesne, canlıya sert değdiğinde canını yakar. Bu, onun bir yanı. Bir diğer yanı büyük dağ kütlelerini tutan asıl varlık. Dağlar salt toprak yığını olsa zamanla etkilerden silinip süpürülür yok olurlar.

Evlerimizin, binalarımızın ana yapı malzemesidir. Eskiden de olsa asıl olanı da budur.

Fakat asıl olan insanın içini yakan, etkisini gösteren acısını hissettiren kutlu bir varlık. Kutlu bir varlık diyorum. Çünkü hac ibadetini yaparken soyut gibi görünse de, ortada şeytan ya da şeytanlar görünmese de müminler taşlamada bulunurlar. Bu hac ibadetinin bir bölümüdür, olmazsa olmazlardandır. Ortada bir görünmeyen varlık ise neden o boşluğa taş atıyoruz akla gelebilir. O zaman ibadetlerin asıl anlam derginliği buradadır. O soyut varlık görünmüyor olsa bile atılması gerekir. Çünkü o bir hedeftir ve mutlaka amacına ulaşır.

Ebrehe Kâbe’yi yıkmaya yeltendiğinde ebabil kuşlarının gagalarında onların taşıyabilecekleri taşlar vardı. Onlar Ebrehe’nin korkutucu, ürkütücü askerleri üzerine yağınca dağılıp gittiler.

Sevgili Efendimiz Mekke’yi terk ettiği zaman sığındığı mağara kayalarla çevriliydi ve onu koruyucuydu. Onlara yaslandılar ve soluklandılar. Olağanüstülükler, mucizeler her zaman için vardır. Taşların nerede nasıl bir karşılık vereceği bilinmez. Yeri ve zamanı gelince o nesnelerin bir yerde önemli işlevler yerine getireceği kesindir.

İnsanlığın kalplerinin, ruhlarının katılaştığı, kaskatı kesildiği bir zamanda canlarını acıtacak olan o nesnelere ne kadar da gereksinim vardır. Zalimlerin korkulu rüyası olurlar. Eğer şeytan taşlama bilincini taşıyorlarsa. Şeytanlara atılan taşlar sadece onlara değil insanın kendi nefsine, tutkularına, hırslarına ve zalimliklerinedir de. Yoksa atılan o taşların ne anlamı olur?

İnsanlığın genelini ilgilendirdiği gibi asıl Müslümanları ilgilendiriyor. Çünkü Müslüman hacda o soyut bilinene taşları atarken bunları kendilerine de olacağını bilir ve hesaba katar. Diğer din ve kültürlerin şeytan taşlama gibi bir inanışları yoktur. O zaman Müslümanları daha duyarlı kılması gereken o taşların ne anlama geldiğini bilmesi gerekmiyor mu?

Filistinlilerin en önemli silahı taşlardı, bir zamana kadar. Bu önemli bir korunma aracıydı.

Şu Müslümanların fazlasıyla canlarının yanması gerekmiyor mu? İnsanlık zulüm altındayken ve üstelik oruç ayında çaresizlikleri varken, neden bu kadar rahat olabiliyorlar? Neden canları yanıyor gibi görünüyor da hiçbir şey yapmıyorlar? Neden ortalığı birbirine katmıyorlar?

Asıl sorun atılan taşlarının olmayışı, atılanların öylesine iş gereği gibiymiş olması hiçbir etkisini göstermiyor?

Göğe atılan taşlar bir yerde bir amaca ulaşır. Yeter ki atılsın. Önce atanların kendi kafalarına düşsün, canları yansın ki taşın ne olduğunu, şeytan taşlamanın ne olduğu anlaşılsın.

Slogan Müslümanları boşa slogan savuruyorlar, içleri boşalıyor, öfkeleri yatışıyor sonra da gidip mışıl mışıl uyuyorlar.

Bir seçim bahanesi vardı bitti, bundan sonrasına bakılacak. Bakalım hangi bahaneler, hangi korku rüyalarını görecek, saltanatlarını sürdürmeye devam edecek? Gerekçeler çok, bahaneler sonsuz. Ne ki şeytan taşlar gibi kendilerini, nefislerini taşlamayı hiçbir zaman düşünmüyorlar. Konforlarının bozulacağından mı endişelenecekler, korku rüyalarındaki o azman şeytanlardan mı pısacaklar? Nelerden ve neden?

Şeytanlar içlerinde yuva yapmış olanlara ne denilebilinir ki? Şeytanlarla yoldaş olanlarla, doyumsuz tutkularının köleleri olanlarla ne yapılabilinir. Birilerini ve kimlerini şeytan olarak gösterenler içlerinin şeytanını ne görüyor ne de hissediyorlar? Hadi el birliğiyle Arafat’ta şeytanı taşlar gibi taşlarımızı göğe atalım. Bir yerde mutlaka karşılık bulur.

QOSHE - Yeniden göğe taş atmanın zamanı - Ali Haydar Haksal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Yeniden göğe taş atmanın zamanı

15 8
01.04.2024

Taşlar da insanlar gibi yaratılmış nesnelerdir. Her varlığın bir işlevi var. İnsanın merkezde olduğunu, her yaratılanın insan için olduğunu hesaba katarsak, taşın da özel bir anlam ve karşılığı var. Üzerinde düşünmeyi gerektirir.

Sert olan bir nesne, canlıya sert değdiğinde canını yakar. Bu, onun bir yanı. Bir diğer yanı büyük dağ kütlelerini tutan asıl varlık. Dağlar salt toprak yığını olsa zamanla etkilerden silinip süpürülür yok olurlar.

Evlerimizin, binalarımızın ana yapı malzemesidir. Eskiden de olsa asıl olanı da budur.

Fakat asıl olan insanın içini yakan, etkisini gösteren acısını hissettiren kutlu bir varlık. Kutlu bir varlık diyorum. Çünkü hac ibadetini yaparken soyut gibi görünse de, ortada şeytan ya da şeytanlar görünmese de müminler taşlamada bulunurlar. Bu hac ibadetinin bir bölümüdür, olmazsa olmazlardandır. Ortada bir görünmeyen varlık ise neden o boşluğa taş atıyoruz akla gelebilir. O zaman ibadetlerin asıl anlam derginliği buradadır. O soyut varlık görünmüyor olsa bile atılması gerekir. Çünkü o bir hedeftir ve mutlaka amacına ulaşır.

Ebrehe Kâbe’yi yıkmaya yeltendiğinde ebabil kuşlarının gagalarında onların taşıyabilecekleri taşlar vardı. Onlar Ebrehe’nin korkutucu, ürkütücü askerleri üzerine yağınca dağılıp gittiler.

Sevgili Efendimiz Mekke’yi terk........

© Milli Gazete


Get it on Google Play