Yenilmiş ve çarpılmış toplumlarda onulmaz bir sorun var. Teslim olmak ve emperyal güçlerin güdümünde olmak gibi bir durum oluşuyor. Sömürgecilikte sadece topraklar işgal edilmiyor, zihinler ve insanların algı sorunları baş gösteriyor. Bunların çeşitli nedenleri, bahaneleri var.

Müslümanların en kabul edemeyecekleri durum da budur. Bunları söylerken günümüz yenilgilerine kapılmış ve teslim olmuş Müslümanlarını kastetmiyoruz. Bu genel bir durumdur. Asıl sorun da Müslümanların kendi inançları gereği böyle bir durumu kabul etmeleridir. Allah’a bağlanmış, O’na iman etmiş olan insan özgürdür. En kutlu insanlar peygamberler birer kuldur. Burada iman ile tapınma arasında bir fark var. Peygamberimiz bir insan ve bir kuldur. O bir elçidir. Allah’tan kendisine vahyedileni insanlığa sunar. Din, Allah’ın insanlığa bağışıdır.

Günümüzün asıl sorunu da burada bulunmaktadır. Çünkü insanların insanlara tapınması ve bunun etrafında bir dünya kurma sorunudur.

Kişi ve ideolojiler insan kaynaklı. Bu isterse bir filozof olsun. Filozoflar arayıştadırlar. Söyledikleri hakikat değildir. Arayış sonucu ortaya konulan düşünüşlerdir. Diğer filozoflar ya onlardan yola çıkarlar ya da kendi tezlerini oluştururlar. Onlar sürekli birbirlerini aşmaya bakarlar. Sonuçta bu insanların hem yanıldıkları olur hem de tutarsızlıkları ortaya çıkar.

Siyasal ideolojiler ve onların öncülerinin tanrı konumunda görülmesi bir sapkınlıktır. Onun etrafında bir dünya kurulmaya bakılır. O kişi tanrı konumunda görüldüğünden, kendisine ait olsun ya da olmasın bir sürü ifadeler aktarılır. Oysa bunların büyük çoğunluğu söz konusu kişiye bile ait değildir. Zeki insanların bunları kendi iç dünyalarında ya özümseme ya da ezberleme sonucu ortaya çıkarlar. Ülkemizde durum budur. Biri mit hâline getirilince artık onun etrafında bir tartışma bile söz konusu olamaz. Çünkü âdeta o bir tanrıdır. Bu ifadeyi istemeye istemeye kullanmak durumundayız. Çünkü başka bir şekilde ifadesi tam anlamıyla karşılık bulmaz. Bu durum salt bir kişi için geçerli değildir. Ülkemiz siyasilerinin büyük çoğunluğunda bu durum vardır. Çünkü o, ne söylerse doğrudur ve asla yanlışı yoktur. Bağlıları da oraya takılıp kaldıklarından bir tapınma duygusu içindedirler.

Bir halkı bastırmanın en kolay yolu da bu putlaştırılmış tanrıcıklar etrafında kurulu dünyanın büyüsünün bozulmasının istenmemesidir. İnanç sahibi görünülüyor olsa bile durum hiç de farklı değildir. Orada yanlıştan, hatadan, hatta ihanetten asla söz edilemez.

Hakikat devre dışı kalınca artık kişilerin, ideolojilerin baskınlığı aşılamıyor.

Zihinler işgal atında. Özgür değil. Irkçılık bir ideolojidir, bir sapkınlıktır. Batı’dan gelen ideolojiler inancımız gereği yanlışlık ve sapkınlıktır. Kişi etrafında örülü bulunan mitik dünya sapkınlıktır.

Sömürgecilerin kurduğu dünyaya teslim olanlar artık kendilerini göremezler. Onların özgürlükleri Batı ruhunun özümsenmesinden kaynaklanan bir teslim oluştur. İnsan olma sorunu bile devreden çıkar. Bambaşka bir hâle bürünür. İnsanlığın acı bir dramının yaşandığı şu zamanda, ideolojik köleler tarafınca o insanın hiçbir değeri yoktur. Çünkü o artık bambaşka bir varlıktır.

İnsanlığı öldüren, yok eden, acımayan Siyon tipler onlara sevimli bile gelebilmektedir. Çünkü belleğinde oluşmuş olan “Arap” tipi vardır. Onun bakışında o, nefret edilmesi gereken bir varlıktır. Irk eksenli bakılınca Türk’ün Kürt’e, Kürt’ün Türk’e, Arab’ın başkasına bakış açısı sömürgeci işgal ruhunun bir yansımasıdır. Bırakın aynı dinden oluşları, aynı insan olma sorunu bile vardır. Herkes birbirinin Lawrens’idir. Rol gereği kılık değiştirebilir, sizden biri olarak görülebilir. Sizin kılığınıza bürünmüşse o artık sizin içinizden biridir.

Gazze’de yaşananlardan sonra ırkçıların, ulusalcıların, Kemalistlerin, çıkarcı muhafazakârların birbirlerinden farkları yoktur. Herkes kendi ideolojisi ve putunun kurbanıdır, kölesidir.

QOSHE - Zihinler İşgal Altında - Ali Haydar Haksal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Zihinler İşgal Altında

6 1
27.12.2023

Yenilmiş ve çarpılmış toplumlarda onulmaz bir sorun var. Teslim olmak ve emperyal güçlerin güdümünde olmak gibi bir durum oluşuyor. Sömürgecilikte sadece topraklar işgal edilmiyor, zihinler ve insanların algı sorunları baş gösteriyor. Bunların çeşitli nedenleri, bahaneleri var.

Müslümanların en kabul edemeyecekleri durum da budur. Bunları söylerken günümüz yenilgilerine kapılmış ve teslim olmuş Müslümanlarını kastetmiyoruz. Bu genel bir durumdur. Asıl sorun da Müslümanların kendi inançları gereği böyle bir durumu kabul etmeleridir. Allah’a bağlanmış, O’na iman etmiş olan insan özgürdür. En kutlu insanlar peygamberler birer kuldur. Burada iman ile tapınma arasında bir fark var. Peygamberimiz bir insan ve bir kuldur. O bir elçidir. Allah’tan kendisine vahyedileni insanlığa sunar. Din, Allah’ın insanlığa bağışıdır.

Günümüzün asıl sorunu da burada bulunmaktadır. Çünkü insanların insanlara tapınması ve bunun etrafında bir dünya kurma sorunudur.

Kişi ve ideolojiler insan kaynaklı. Bu isterse bir filozof olsun. Filozoflar arayıştadırlar. Söyledikleri hakikat değildir. Arayış sonucu ortaya konulan düşünüşlerdir. Diğer filozoflar ya onlardan yola çıkarlar ya da kendi tezlerini oluştururlar. Onlar sürekli birbirlerini aşmaya bakarlar. Sonuçta bu insanların hem yanıldıkları olur hem de tutarsızlıkları ortaya........

© Milli Gazete


Get it on Google Play