Önümüzdeki Pazar günü oylarımızla sadece bir temsilci seçmiyoruz; aynı zamanda yol, zihniyet, medeniyet, düzen/dünya/hayat tarzı/görüşü tercihleri yapıyoruz. Çünkü her siyasi partinin dayandığı bir zihniyet, beğendiği bir yol, amaçladığı bir dünya/düzen/hayat tarzı vardır.

Çözüm yerine sorun üreten bu zulüm düzenini değiştirmek zorundayız. Seçimler, değişim için bir fırsat olabiliyor. O halde, oylarımızla değişim sağlayabiliriz. Biliyoruz ki, biz “kendimizi değiştirmedikçe, Allah Teâlâ da bizi değiştirmez”. (Enfal/53, Rad/11) Bu talep/dua sadece söz ile/kalp ile yapılmaz; aynı zamanda ve özellikle eylem ile yapılır. Yapılmalıdır… Yine biliyoruz ki, “layık olduğumuz yönetimleyiz. (s.a.s.) Ve bu seçim, sadece bir yerel seçim değildir. Ondan öte, daha çok, bu düzen devam etsin veya değişsin talebini de içerir. Yirmi iki yıllık iktidardan memnuniyet ile şikâyet seçeneklerini de içeriyor. Düzenden beslenenler de, değişim istemezler. Bir yanlış, başka yanlışlarla düzeltilemez. Hastalığı/sorunu görmek başka; yetmez; çareyi/çözümü tercih başka ve daha önemli. Partilerin bizi hangi yola/reçeteye/birliğe çağırdıklarına bakmalıyız. Rakip (AKP, CHP vb.) partiler; aynı yola/AB’ye çağırıyorlar. Yol da düzen de aynı/ortak... Bizim ise adil düzene/Millî Görüş’e/SP’ye ihtiyacımız var. Taklitlerinden de sakınmalıdır... Mevsim de Ramazan; değişim için elverişli bir zaman... İstiğfarlara, tevbelerle doğru seçim yapabiliriz, inşaallah... Unutmayalım ki, vekâleti alanların/seçilenlerin olduğu gibi, biz seçenlerin de sorumluluğu vardır. Ve seçtiklerimizle/sevdiklerimizle birlikte olacak, hesaba çekileceğiz.

*İşler, ehil olanlardan alındığında kıyameti bekleyin. “Allah Teâlâ, işlerini güzel yapanları sever.” (s.a.s.) Hangi işimiz düzgün, sağlam bizim? İnsan düzelmeden, işler düzelmez. Ahlâk ve hukuk olmadan nasıl düzelebilir? Bunu sağlayacak eğitim nerde?

*“Emanetlerin/işlerin ehline verilmesi, adaletle hükmedilmesi...” (Nisa/58) Emrediliyor. *Emanetlere hıyanet edenin imanı yoktur.” (s.a.s) Ne büyük tehdittir! *“Oylarımız da vekâlet ve emanettir.” Hangi değerimiz güvende? Nerdeyse, kurtlar çobanlık yapıyor koyunlara! Kimse kimseye güvenemiyor. İman ile emniyet iç içe; aynı kökten. “İnsanların hayırlıları, onlara yararlı olanlar/hizmet edenlerdir…” ( s.a.s) ”Halka hizmet, Hakk’a hizmettir.” Siyaset, peygamber mesleğidir; şerefli bir meslektir.” (Lütfi Doğan rh) Zamanımızda siyaset hizmet aracı olmaktan nerdeyse çıkmış, dünyalık sağlama aracına indirgenmiştir... Dürüst siyaset de oldukça zordur... Seçme ve seçilme ehliyetlerimiz sorunludur. Seçmek yerine seçtirmek demek daha doğrudur. Birileri bize seçtiriyorlar. Demokrasi piyesinde... İlimde, ahlâkta öne çıkanlardan çok, servet vb. maddî güç sahipleri kolay seçilebiliyor... Bu ise toplumda güvensizliğin/huzursuzluğun yaygınlaşmasına neden oluyor. Düzen/denge bozuluyor.

GAZZE vahşeti gösterdi ki; halkı Müslüman olan işbirlikçi yöneticilerden ve tefrika belasından kurtulmadıkça, Gazze de/Mescid-i Aksa da, Filistin de, Doğu Türkistan da özgürleşemez/kurtulamaz. Bunun için dünyadaki bütün Müslümanların Ramazan ayını bir fırsat bilerek, kendilerini/yöneticilerini değiştirmeye/toptan bağışlanma dilenmeye/tevbelere zarurî ihtiyaçları vardır. Çünkü halkların günahları zulüm olup, kendi başlarına bela olarak konmuştur. Ne yazık ki, başlarında kendilerini tevbeye/değiştirmeye çağıracak yetkiliden de mahrumlar... Varsa, seçimler, değişim için bir fırsat olabiliyor. Değişime kendimizden başlamamız gerekmiyor mu?

AKP hükümetinin Gazze politikasında Hakk’ın (c.c) iradesi, rızası var mı? Halkın iradesi, rızası var mı? Halkları Müslüman olan yöneticiler, kimin iradesine/rızasına uyuyorlar? Neden Hakk’ın veya halkın rızasını görmezden geliyor, Siyonist iradeye boyun eğerek bizi zillete düşürüyorlar? Gazze’deki Siyonist vahşet insaniyetle de, İslamiyet’le de/bütün değerlerle de savaş değil mi? Zalimin de, mazlumun da kimliği sorulmaz; zalime karşı mazluma yardım edilir. Zulümde tarafsız olmak, zalime yardım etmek/ortak olmaktır. Zalimlere meyletmek bile insanı ateşe götürür. Bu gerçeklere rağmen/hal böyleyken, gayrimüslim halkların yöneticilerinin tavrını anlıyoruz/biliyoruz da, halkı Müslüman olan yöneticilerin tavrını anlamakta zorlanıyoruz. Hangi neden, onları harekete geçiremiyor? Halkları, kendilerinin köleleri mi? Siyonistlere köle olanlar, nasıl oluyor da kendi halklarına efendi olabiliyorlar?

Merhum ERBAKAN Hocamız, SP genel başkanı olarak vefat etti. Vefatından önce de, bizi uyararak, “Millî Görüş’ün tek temsilcisi SAADET Partisi’dir; yarın birileri “biz de Millî Görüşçüyüz” derlerse palyaço olurlar” dedi. Uyarısıyla da basiretini/kerametini göstermiş idi.

Ülkemize “İslâm karşıtlığı” ve “İslâm istismarı” iki büyük sorun olarak, büyük zararlar verebiliyor. İlginçtir ki, bu iki zihniyet karşıt/rakip, hatta düşman olarak konumlandırılmış olmasına/görünmesine rağmen, ikisi de, aynı batıl kaynaktan ve birbirinden besleniyor; biri, varlığını ötekine borçlu... Birisi olmasa, belki öteki de olmaz... Ve ne yazık ki, Batı’dan ithal ve taklit edilen/ahlâkı, ahireti olmayan materyalist, “sol” ve “sağ” görüşlerle insanları şaşırtarak, “Millî Görüşü” önlemede başarılı olabiliyorlar.

Oldukça kıt imkânlara/kaynaklara sahip Millî Görüşçüler ise tüm engelleri aşarak, insanımıza sağcı veya solcu olmadığını anlatma gayretinde...

Asıl ve ciddi boykot; Siyonizm ürünü ideolojilere, projelere, siyasi partilere, kurum ve kuruluşlara karşı olmalı değil mi?

Aslında hepimiz/herkes; adalet, refah, güven, saadet, huzur vb. arayışındayız; farklı adreslerde olsa da... Yanlış adreslerde yorulduk, zilletteyiz... Doğru adres Millî Görüş/SAADET PARTİSİ’dir.

Siyonist küresel düzenle doğrudan veya dolayısıyla işbirliği içinde olmadığı için; hak/adalet temelinde “Yeniden Büyük Türkiye” ve “Yeni Bir Dünya”, “İslâm Birliği” projeleri ile küresel düzene itiraz eden, ülkemizde Millî Görüş’ün tek temsilcisi SAADET’e oyumuzu/vekaletimizi vereceğiz, inşaallah...

Oyumuzla sadece temsilci/vekil seçmiyoruz. Aynı zamanda yol, düzen, zihniyet seçiyoruz; seçebilmeliyiz...

Ve dua edelim de, Rabbimiz bize, adaletiyle değil, lütfuyla tecelli etsin, vesselam.

QOSHE - Değişim ihtiyacımız - Bahaddin Elçi
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Değişim ihtiyacımız

7 1
28.03.2024

Önümüzdeki Pazar günü oylarımızla sadece bir temsilci seçmiyoruz; aynı zamanda yol, zihniyet, medeniyet, düzen/dünya/hayat tarzı/görüşü tercihleri yapıyoruz. Çünkü her siyasi partinin dayandığı bir zihniyet, beğendiği bir yol, amaçladığı bir dünya/düzen/hayat tarzı vardır.

Çözüm yerine sorun üreten bu zulüm düzenini değiştirmek zorundayız. Seçimler, değişim için bir fırsat olabiliyor. O halde, oylarımızla değişim sağlayabiliriz. Biliyoruz ki, biz “kendimizi değiştirmedikçe, Allah Teâlâ da bizi değiştirmez”. (Enfal/53, Rad/11) Bu talep/dua sadece söz ile/kalp ile yapılmaz; aynı zamanda ve özellikle eylem ile yapılır. Yapılmalıdır… Yine biliyoruz ki, “layık olduğumuz yönetimleyiz. (s.a.s.) Ve bu seçim, sadece bir yerel seçim değildir. Ondan öte, daha çok, bu düzen devam etsin veya değişsin talebini de içerir. Yirmi iki yıllık iktidardan memnuniyet ile şikâyet seçeneklerini de içeriyor. Düzenden beslenenler de, değişim istemezler. Bir yanlış, başka yanlışlarla düzeltilemez. Hastalığı/sorunu görmek başka; yetmez; çareyi/çözümü tercih başka ve daha önemli. Partilerin bizi hangi yola/reçeteye/birliğe çağırdıklarına bakmalıyız. Rakip (AKP, CHP vb.) partiler; aynı yola/AB’ye çağırıyorlar. Yol da düzen de aynı/ortak... Bizim ise adil düzene/Millî Görüş’e/SP’ye ihtiyacımız var. Taklitlerinden de sakınmalıdır... Mevsim de Ramazan; değişim için elverişli bir zaman... İstiğfarlara, tevbelerle doğru seçim yapabiliriz, inşaallah... Unutmayalım ki, vekâleti alanların/seçilenlerin olduğu gibi, biz seçenlerin de sorumluluğu vardır. Ve seçtiklerimizle/sevdiklerimizle birlikte olacak, hesaba çekileceğiz.

*İşler, ehil olanlardan alındığında kıyameti bekleyin. “Allah Teâlâ, işlerini güzel yapanları sever.” (s.a.s.) Hangi işimiz düzgün, sağlam bizim? İnsan düzelmeden, işler düzelmez. Ahlâk ve hukuk olmadan nasıl düzelebilir? Bunu sağlayacak eğitim nerde?

*“Emanetlerin/işlerin ehline verilmesi, adaletle hükmedilmesi...” (Nisa/58) Emrediliyor. *Emanetlere hıyanet edenin imanı yoktur.” (s.a.s) Ne büyük tehdittir! *“Oylarımız da vekâlet ve........

© Milli Gazete


Get it on Google Play