Yapacağımız iş ve hizmetlerle ilgili bilgileri edinmek, en güzel şekilde de yapmak görev ve sorumluluğundayız. Bu, kulluğumuzun da yurttaşlığımızın da gereği...

*İlahi hukuktaki seçme ve seçilme/ ehliyet kriterleriyle laik hukuktaki kriterler arasında büyük farklılıklar söz konusu.

Zamanımızda makamlarda; ne ilahi ne de laik kriterlere uyulduğunu söylememiz mümkün mü?

*Ümmet ulemasının çoğunluğu, şeriatın, dünya ve ahirette kulların maslahatlarını gerçekleştirmek için indirildiğinde, görüş birliğindedirler.”

*Emanet ve adalet; ahlâk ve hukukun en kapsamlı ilkelerinden. Hem emin, hem de adil olmak emrediliyor.

*“Siyaset, şerefli bir meslektir; peygamber mesleğidir.” (Lütfi Doğan R.H.)

*Peygamberler, insanlara hizmet karşılığında onlardan dünyevi beklentileri olmadı. Ücretlerini, Rabb’lerinden istediler.

*Kur’an, sünneti Resûlullah (A.S.), sahip olduğumuz bütün maddi manevi nimetler, aklımız organlarımız, canımız, eş ve çocuklarımız, ana babamız... Her şey emanet kapsamındadır. Her şeyin gerçekte Maliki, Allah Teâlâ’dır. Emanetleri, verenin rızasına göre kullanmak sorumluluğundayız...

*Siyasi tercihimizi gösteren oylarımız da, çok geniş yetkilerimizin, haklarımızın kullanılmasını kapsayan belli süreli genel vekâletname mahiyetinde birer emanettir. Oy vekaletimizi alanların, yetkilerini kötüye kullanmaları da emanete hıyanettir. Bunu anlamanın yolu gayet basittir. Oy isteyen, yalan söylemeyen, güvenilen birisi olmalıdır.

*Kendi emanetlerimiz bile ağırken, başkalarının emanetlerini de üstlenmek ne büyük cüret?! Harcımızdaki vehn, hırs, riyaset tutkusu, kibir vb. hastalıklarımız bizi siyasete sürükleyebiliyor. Ateşten gömlek giydirebiliyor, ne yazık ki... Aklımız da bu yükten kaçmamızı gerektirmiyor mu?! Elbette, kamu hizmetlerinin ehillerine tevdii de bir zarurettir... Kamu hizmetleri bir düzen içinde güvenle yürütülebilmelidir.

Konuyla ilgili özet bir bilgi paylaşımının yararlı olacağı kanaatimizle:

* “Bir toplum kendisini değiştirmedikçe, Allah onları değiştirmez...” (Râd/11)

*Ey müminler! Yapamayacağınız/yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz? Bu, Allah Teâlâ katında büyük bir gazap/günah sebebidir. (Saff/2-3)

*Allah Teâlâ, emanetlerin ehline verilmesini ve insanlar arasında adaletle hükmedilmesini...” emrediyor. (Nisa/58)

* “Ey müminler! Allah Teâlâ’ya saygılı/muttaki olun ve doğru söz söyleyin ki, Allah da işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı da bağışlasın...” (Ahzab/70-71)

* “Doğrusu biz emaneti (teklifleri/emir ve yasakları/hilafeti) yerine getirme sorumluluğunu göklere, yere ve dağlara arz ve teklif ettik de, onlar, bunu yüklenmekten kaçındılar ve sorumluluktan korktular da onu insan yüklendi. (Bunun gereğini yapmazsa) cidden o çok zalim ve çok cahildir)

* “Bütün peygamberler kavimlerine, tağuttan kaçınmaları ve ancak/ sadece Allah Teâlâ’ya ibadete/ itaat etmeye çağrı yapmışlardır.” ( Nahl/36)

*Hadid/25. ayeti, bütün semavî mesajların maksadının, yeryüzünde adaletin sağlanması olduğunu bildirir. Bu ise, iktidar olmanın/ siyasetin gereğini açıkça gösterir. İktidarsız, adalet sağlanamaz...

*Kurtulacak, Firdevs cennetine mirasçı olacak müminlerin vasıflarından birisi de, emanetlerine ve ahitlerine riayet etmektir... ( Müminun/8)

* “Emanetler ehlinden çıkınca, Kıyameti bekle.” (S.A.S.)

*İnsanların hayırlıları, insanlara hizmet edenlerdir." Allah Teâlâ, işlerini sağlam/ güzel yapanları sever." Allah Teâlâ, sevdiği kullarını, hayırlı işlere vesile kılar." Sözünde durmamak, yalan söylemek, emanetlere hıyanet etmek münafıklık işaretleridir. “Emanetlere riayet etmeyenin, dini de, namazı da, zekâtı da yoktur/ makbul değildir. "Emanet, talep edene verilmez. (S.A.S.)

* “Her toplum, hak ettiği yönetimle yönetilir...”

* “Toplumda ‘yöneticiler’ ve ‘âlimler’ iyi olursa, toplum da iyi olur; kötü olursa toplum da kötü olur.” (S.A.S.)

*Mümin, herkesin kendisinden emin olduğu/ güvenilen kimsedir." (S.A.S.) Mümin isminde, emniyet/ güvenlik ile iman/ inanmak iç içedir; birbirinden ayrılmaz.

*Emanetlerin ehline verilmesi adalet, verilmemesi de zulüm değil midir?

*"Ebu cehil, kavminin firavunudur." (S.A.S.)

*Allah'ın ve kullarının haklarını yüklendiği halde, gereğini yapamamak, emanetin haklarını verememek zulüm dür.

* Resûlullah (S.A.S.), gerek amcası ibn-i Abbas’ın (R.A.) gerekse Ebu Zer’in (R.A.), kamu görevi talebini reddetmiştir.

* “Allah Teâlâ peygamberlerini; yeryüzünde iyilikleri emretmek, kötülükleri de yasaklamak göreviyle gönderdi.” ( Gazali)

*Gazali, “Şeriatın halka yönelik maksadı; insanların dinlerini, canlarını, akıllarını, nesillerini ve mallarını korumaktır.”

*Herkesin yetkisi kadar sorumluluğu olmalıdır. Kimse sorumsuz olmamalı; en sorumlu, en yetkili olmalıdır.

Yüce Rabbimizin Kereminden; bize adaletiyle değil, lütfuyla muamele yapmasını diliyoruz, vesselam.

QOSHE - Siyasi Partilerin ve Adaylarımızın Dikkatine... - Bahaddin Elçi
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Siyasi Partilerin ve Adaylarımızın Dikkatine...

16 1
11.01.2024

Yapacağımız iş ve hizmetlerle ilgili bilgileri edinmek, en güzel şekilde de yapmak görev ve sorumluluğundayız. Bu, kulluğumuzun da yurttaşlığımızın da gereği...

*İlahi hukuktaki seçme ve seçilme/ ehliyet kriterleriyle laik hukuktaki kriterler arasında büyük farklılıklar söz konusu.

Zamanımızda makamlarda; ne ilahi ne de laik kriterlere uyulduğunu söylememiz mümkün mü?

*Ümmet ulemasının çoğunluğu, şeriatın, dünya ve ahirette kulların maslahatlarını gerçekleştirmek için indirildiğinde, görüş birliğindedirler.”

*Emanet ve adalet; ahlâk ve hukukun en kapsamlı ilkelerinden. Hem emin, hem de adil olmak emrediliyor.

*“Siyaset, şerefli bir meslektir; peygamber mesleğidir.” (Lütfi Doğan R.H.)

*Peygamberler, insanlara hizmet karşılığında onlardan dünyevi beklentileri olmadı. Ücretlerini, Rabb’lerinden istediler.

*Kur’an, sünneti Resûlullah (A.S.), sahip olduğumuz bütün maddi manevi nimetler, aklımız organlarımız, canımız, eş ve çocuklarımız, ana babamız... Her şey emanet kapsamındadır. Her şeyin gerçekte Maliki, Allah Teâlâ’dır. Emanetleri, verenin rızasına göre kullanmak sorumluluğundayız...

*Siyasi tercihimizi gösteren oylarımız da, çok geniş yetkilerimizin, haklarımızın kullanılmasını kapsayan belli süreli genel vekâletname mahiyetinde birer emanettir. Oy vekaletimizi alanların, yetkilerini kötüye kullanmaları da emanete hıyanettir. Bunu anlamanın yolu gayet basittir. Oy isteyen, yalan söylemeyen, güvenilen birisi olmalıdır.

*Kendi emanetlerimiz bile ağırken, başkalarının emanetlerini de üstlenmek ne büyük cüret?! Harcımızdaki vehn, hırs, riyaset tutkusu, kibir vb.........

© Milli Gazete


Get it on Google Play