Gazze’de olup bitenler, bütün insanlığa ve bu arada derin gaflet uykusunda olan biz Müslümanlara ibretlik dersler verdi. Biz Gazze’deki kardeşlerimizin imanına, cihad aşkına şâhid olduk. Sosyal medyaya yükledikleri bazı görüntü ve ses kayıtları ile onların derin bir entelektüel birikimine sahip olduklarını, dünyada olup bitenleri çok iyi analiz ettiklerini gördük. Bir Gazzeli kardeşimiz şunları söylemekteydi:

“Açık olmak gerekirse biz Gazze’de olup bitenleri ve başımıza gelenleri çekip size gösterirken; kimsenin bize acımasını beklemiyoruz. Biz dünyayı da biliyoruz, insanların görüşlerini de biliyoruz. Dünyada olup biten her şeyi biliyoruz. Bu dünyada Filistinliler kadar algısı açık olup bu entelektüel birikime sahip bir halk yok. Dolayısıyla biz olup biteni de etrafımızdaki farklı görüşleri ve siyaseti iyi algılıyoruz. Sizinle paylaşmamızın tek sebebi; başımıza gelenlerin gelecekte tek tek hepinizin başına gelebileceğini görmeniz içindir. Demeyin ki Filistinliler bizi uyarmadı. Allah’ım ben uyardım. Allah’ım Sen şahit ol.”

Bu ifadeler beni yıllar öncesine götürdü. İsrail’in “Büyük İsrail Projesini” yıllar öncesinden biliyordum. Bu plan onların kitaplarında yazılı. Planın sadece bir bölümü “BOP projesi” idi. Onu da ABD’li ilgililer (Dışişleri Bakanı Condolezza Rice ve ABD Başkanı George Walker Bush) açıkladılar ve 22 ülkenin sınırlarının değişeceğini deklare ettiler. Adamlar saklı gizli değil, davul dümbelek çala çala ne yapacaklarını söylüyorlar. Peki onların “sınırlarını değiştireceğiz” dedikleri ve tamamı “Müslüman” olan ülkeler ne yapıyor. “Uyu uyu, yat uyu!” alfabesini okumaya devam ediyor.

Sınırları değiştirilecek ülkeler arasında benim ülkem de var. “Arz-ı Mev’ud”a katılacağı söylenen illerden biri de benim şehrim: Gaziantep… O yıllarda hayli düşündüm; Ne yapmalıydım? Bu oyunu bozmak için ne yapabilirdim? İstanbul’da kurulu bir düzenim vardı. Bir çalışma ofisim vardı. Kütüphanemi o ofise taşımıştım. Kitap çalışmalarımı orada yapıyordum. Yayınevleriyle rahatça iletişime geçebilmekteydim. Ancak BOP projesinin hedefinde olan şehrimden ve yine hedefte olan Adana, Hatay, Şanlıurfa, Diyarbakır gibi şehirlerden uzaktım. Sonunda karar verdim, nakl-i mekân edecek ve şehrime taşınacaktım. Bu kararımızı hayata geçirdik.

Zamanla gördüm ve anladım. İnsanlarımıza durumun ciddiyetini anlatmak çok zordu. Körfez savaşları, Irak’ın, Suriye’nin, Libya’nın, Yemen’in başına gelenler de; “Dost ve müttefik bir ülkenin” dört bir yanımızı terör örgütleriyle donatması ve onların eline her türlü silah ve teçhizatı vermesi de insanlarımızı uyandırmaya yetmemişti. Yapılacak şey; 1) Bilgi ile donanmak, 2) Birlik ve beraberliği temin etmek 3) Cihad şuûruna sahip olmaktı. Memleketim olan Gaziantep tam bir asır evvel, düşmana karşı şanlı bir mücadele vermişti. Yaklaşık on bir ay işgalci Fransızlara karşı savaşmış, bu cihadda yediden yetmişe bütün şehir halkı yer almıştı. Şehirde taş üstünde taş kalmamış, altı binden fazla şehit vermiştik. Bu savaşın izleri hâlâ taptaze durmaktaydı. Minarelerde düşmanın attığı kurşunların izleri vardı. İnsanlarımıza bunları hatırlattık. Ayrıca bu mücadeleyi belgeleriyle anlattığımız beş kitabı kendi imkânlarımızla bastırdık. Maksat, tıpkı Gazzeli kardeşimizin belirttiği gibi, “Uyanın! Uyanın!” demekti. Peki netice? Üzülerek belirteyim ki, bizim beş kitabımız bir porsiyon kebap ve baklava kadar tesir etmedi. “Kellim kellim la yenfa!” oldu.

48 yıllık dost Bünyamin Ateş ağabeyin sık sık tekrarladığı bir söz var: “Arabaya taş koyduk, biz bu yola baş koyduk!” Biz de bu yola baş kolduk. Karınca kararınca, gücümüz yettiği nisbetinde gayret göstermeye devam edeceğiz. Önce sağlam iman, sonra bilgi, sonra cihad şuûru… Bütün İslâm diyarlarından küffarı kovuncaya kadar mücadeleye devam… Bezmek, yılmak, ye’se düşmek yok…

Lütfen başımızı, devekuşunun kuma gömmesi gibi; zevk ü sefa sofralarından, TV ve sosyal medyanın sihrinden kaldıralım da gerçek dünyaya dönelim. Biz kitaplarımızın ilk sayfasına şu yazıyı koymuştuk: “Şehitlerimizi, gâzilerimizi, o kahraman ecdâdın mücâdelesini, düşmanları, düşmanların yaptıklarını, bu vatana göz dikenleri unutma!”

Şimdi de şunu diyoruz: Gazze’ye yapılanları ve o düşmanların hedefinde teker teker hepimizin bulunduğunu unutma!

QOSHE - “Başımıza Gelenler Tek Tek Hepinizin Başına Gelecek!” - Burhan Bozgeyik
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

“Başımıza Gelenler Tek Tek Hepinizin Başına Gelecek!”

5 0
01.12.2023

Gazze’de olup bitenler, bütün insanlığa ve bu arada derin gaflet uykusunda olan biz Müslümanlara ibretlik dersler verdi. Biz Gazze’deki kardeşlerimizin imanına, cihad aşkına şâhid olduk. Sosyal medyaya yükledikleri bazı görüntü ve ses kayıtları ile onların derin bir entelektüel birikimine sahip olduklarını, dünyada olup bitenleri çok iyi analiz ettiklerini gördük. Bir Gazzeli kardeşimiz şunları söylemekteydi:

“Açık olmak gerekirse biz Gazze’de olup bitenleri ve başımıza gelenleri çekip size gösterirken; kimsenin bize acımasını beklemiyoruz. Biz dünyayı da biliyoruz, insanların görüşlerini de biliyoruz. Dünyada olup biten her şeyi biliyoruz. Bu dünyada Filistinliler kadar algısı açık olup bu entelektüel birikime sahip bir halk yok. Dolayısıyla biz olup biteni de etrafımızdaki farklı görüşleri ve siyaseti iyi algılıyoruz. Sizinle paylaşmamızın tek sebebi; başımıza gelenlerin gelecekte tek tek hepinizin başına gelebileceğini görmeniz içindir. Demeyin ki Filistinliler bizi uyarmadı. Allah’ım ben uyardım. Allah’ım Sen şahit ol.”

Bu ifadeler beni yıllar öncesine götürdü. İsrail’in “Büyük İsrail Projesini” yıllar öncesinden biliyordum. Bu plan onların kitaplarında yazılı. Planın sadece bir bölümü “BOP projesi” idi. Onu da ABD’li ilgililer (Dışişleri Bakanı Condolezza Rice ve ABD Başkanı George Walker Bush) açıkladılar ve 22 ülkenin sınırlarının değişeceğini deklare ettiler. Adamlar saklı gizli değil, davul........

© Milli Gazete


Get it on Google Play