Bir mü’min, hayatında ihlas düsturlarını esas almalıdır. İhlas nedir? Allahu Teâlâ’nın rızasına uygun her söz, her davranış, her fiil, ihlastır. Onun dışındaki, insanlara beğenmek için yapılanlar, riyadır. Bir başka tâbirle; sünnet-i seniyyeye uygun davranışlar ihlas, sünnet-i seniyyeye uymayan davranışlar riyadır. Bediüzzaman Hazretleri ihlasla ilgili âyet-i kerimeleri tefsir ederken, ihlası elde etmek ve mânilerini defetmek için sıraladığı düsturların (prensiplerin) birincisinde şöyle demektedir:


“Amelinizde rızâ-yı İlâhî olmalı. Eğer o râzı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer o kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok. O râzı olduktan ve kabul ettikten sonra, isterse ve hikmeti iktiza ederse, sizler istemek talebinde olmadığınız halde, halklara da kabul ettirir. Onları da râzı eder. Onun için, bu hizmette, doğrudan doğruya, yalnız Cenab-ı Hakkın rızasını esas maksat yapmak gerektir.” (Lem’alar, 21. Lem’a, Birinci Düsturunuz, s. 164)


Bu ihlas prensibini hayatımda rehber edinmişim. sahabe-i kiramın yaşadığı gerçek İslâmiyet’i yaşamaya, gerçek İslamiyet’i anlatmaya gayret etmekteyim. İnsanların beni beğenmesi umurumda bile değil. Bazıları rahatsız olacak diye hakkı söylemeyecek miyim, hakka uygun davranış sergilemeyecek miyim? Kendimi insanlara beğendirmeye ve sevdirmeye çalışmam. Böyle hareketin içerisine riyakârlık girer. Aslolan Allahu Azimüşşân’ın râzı olmasıdır. Söylediklerimden ve davranışlarımdan bazılarının rahatsız olduğunu da bilmekteyim. Varsın olsunlar, ben hakkı söylemeye devam edeceğim. İşte birkaç misal:


Bir tanıdık; “Geçen sene 94 teneke zeytinyağım çıktı. Bu sene 4 teneke…” dedi. Ben de kendisine şöyle dedim: “Niçin böyle oldu, sana söyliyeyim mi? Öşrünü, yani o malın zekatını vermedin. Allahu Teâlâ da elinden aldı. Geçen sene 4-5 teneke fakir fukaraya verseydin, ne kaybederdin!”


Bir köye gitmiştik. Ev sahibi, “Şu tarla benim, şurası benim!” sayıp duruyor. 3-4 bin dönüm arazi. Bunların bir kısmı da zeytin ve fıstık ekili. Yani hatırı sayılır bir geliri var. Kendisine, “Öşrünü veriyor musun?” dedim. Bana, “Öşür ne?” dedi. Öşür, o mahsulün zekatı. Masraf yapmıyorsan onda bir, masraf yapıyorsan yirmide bir. Fıkıh kitaplarında teferruatı var” dedim. Bana, “Elimde para kalmıyor ki” dedi. Kardeşi de “Tabii kalmaz, her sene ya bir tarla alıyor, ya şehirde bir daire alıyor” dedi. Sonunda ne oldu? Beyin kanamasından gitti. Allah muhafaza eylesin. Âhirette hesap çetin.


Berberde tıraş oluyorum. Üç usta harıl harıl çalışıyor. Berber muhabbeti malum. Bitişikte tıraş olan vatandaş konuşuyor: “Faizler yüzde 45’e yükseldi. Aklı olan evi satıp faize kor. Bankaya bir milyon yatırsa, ayda 45 bin lira alır. 15 bin liraya ev tutsa, 30 bin lirayı hışır hışır yer” Beni tıraş eden usta, “Öyle mi yapsak, ne etsek, evi satayım bari” dedi. Ben de; “Sakın yapma! O para zehir zıkkım olur. Haram yemiş olursun. Sakın faize bulaşma!” dedim. Usta da; “Zaten satmam. Akılsız mıyım. Satınca bir daha nasıl alacağım!” dedi. Baktım bitişiğimdeki zat suratını ekşitti.


Ben gariban bir yazarım, gücüm, kuvvetim ne ki. Ancak bildiğim kadarıyla en yakınlarımdan başlayarak çevremdekilere hakkı söylemekteyim: Namaz kılmayanlara namaza başlamalarını, namaz kılan erkeklere camiye devam etmelerini, zengin iseler zekatlarını vermelerini, faizin zerresine bile bulaşmamalarını, namahreme bakmamalarını, haremlik ve selamlığa dikkat etmelerini, sıla-i rahime ehemmiyet vermelerini, kardeşlerin, akrabaların birbirleriyle iyi geçinmelerini, gıybeti, tecessüsü, hasedi terk etmelerini tavsiye etmekteyim.


İstanbul’dan gelip şehrimize yerleşeli 16 yıl oldu. Bu zaman zarfında bir tek düğüne gittim. O da camide olmuştu. Erkekler üst katta, hanımlar alt katta. Kur’an-ı Kerim okundu, İlahiler söylendi, güzel konuşmalar yapıldı. Çıkışta da 100’er gramlık dondurma dağıtıldı, o kadar. Onun dışında en yakınlarımın düğününe, nikah merasimlerine gitmedim. Onlara da söyledim. “Kadın erkek karışık mı, çalgı, oyun var mı? diye. Evet, derlerse kusura bakmayın, diyorum. Bir şekilde hediyemi gönderiyorum, kendim gitmiyorum. Canı sıkılan da sıkılsın. Açık söylüyorum. Müslümanlar yanlış yapıyor: Düğünlerde neredeyse haramı unutmuş vaziyetteler ve bütünüyle Batı’ya ayak uydurmuş durumdalar.


Hangi birini sayalım. Taziye sahiplerine yemek getirilir. Taziye sahibi gelenlere yemek ikram etmez. Taziye üç gündür. Taziyede mevlid okutulmaz. 40. Gün, 50. gün yoktur. Vefat yıl dönümlerinde anmak yoktur. Ben hakkı söyleyeyim de kim ne derse desin!..

QOSHE - “Eğer O Razı Olsa, Bütün Dünya Küsse Ehemmiyeti Yok! - Burhan Bozgeyik
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

“Eğer O Razı Olsa, Bütün Dünya Küsse Ehemmiyeti Yok!

8 0
09.02.2024

Bir mü’min, hayatında ihlas düsturlarını esas almalıdır. İhlas nedir? Allahu Teâlâ’nın rızasına uygun her söz, her davranış, her fiil, ihlastır. Onun dışındaki, insanlara beğenmek için yapılanlar, riyadır. Bir başka tâbirle; sünnet-i seniyyeye uygun davranışlar ihlas, sünnet-i seniyyeye uymayan davranışlar riyadır. Bediüzzaman Hazretleri ihlasla ilgili âyet-i kerimeleri tefsir ederken, ihlası elde etmek ve mânilerini defetmek için sıraladığı düsturların (prensiplerin) birincisinde şöyle demektedir:


“Amelinizde rızâ-yı İlâhî olmalı. Eğer o râzı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer o kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok. O râzı olduktan ve kabul ettikten sonra, isterse ve hikmeti iktiza ederse, sizler istemek talebinde olmadığınız halde, halklara da kabul ettirir. Onları da râzı eder. Onun için, bu hizmette, doğrudan doğruya, yalnız Cenab-ı Hakkın rızasını esas maksat yapmak gerektir.” (Lem’alar, 21. Lem’a, Birinci Düsturunuz, s. 164)


Bu ihlas prensibini hayatımda rehber edinmişim. sahabe-i kiramın yaşadığı gerçek İslâmiyet’i yaşamaya, gerçek İslamiyet’i anlatmaya gayret etmekteyim. İnsanların beni beğenmesi umurumda bile değil. Bazıları rahatsız olacak diye hakkı söylemeyecek miyim, hakka uygun davranış sergilemeyecek miyim? Kendimi insanlara beğendirmeye ve sevdirmeye çalışmam. Böyle hareketin içerisine riyakârlık girer. Aslolan Allahu Azimüşşân’ın râzı olmasıdır. Söylediklerimden ve davranışlarımdan bazılarının rahatsız olduğunu da bilmekteyim. Varsın........

© Milli Gazete


Get it on Google Play