Ülkemizdeki “köpek terörü”, Ankara’da sürü ile gezen köpeklerin bir yavrucağı paramparça etmesiyle bir kere daha gündeme geldi. Çocuğun babası, “Isırmamışlar, çocuğu yemişler” dedi. Ateş düştüğü yeri yakar, hele bir kendinizi o babanın yerine koyun, hâdiseye öyle bakın.

Ankara’daki bu hadiseden sonra bir köpek terörü haberi de Muş’un Varto ilçesinden geldi. 79 yaşındaki bir nineye köpekler saldırdı. Kadıncağız parçalanmaktan komşularının yardımıyla kurtuldu. Ancak ninenin vücudunun muhtelif yerlerinde derin yaralar açılmıştı.

Kütahya’nın Aslanapa ilçesinde köpekler 13 yaşındaki bir çocuğa saldırmış, yaralanan çocuk hastaneye kaldırılmıştı. Bu gibi haberler o kadar çok ki…

Ülkemiz gerçekten her cihetten “tuhaf” bir ülke oldu. Hayvan hakları, insan haklarından daha çok. İnsanlar küçük veya büyük abdestlerini uluorta, parklara, bahçelere yapabilirler mi? Hayvanlar yapıyor. Beyefendiler veya hanımefendiler, evleri kirlenmesin diye köpeklerini dışarı çıkarıp parklara götürüyor ve hayvanları oraları batırıyor.

Daha önceleri çimenlerin üzerinde oturmayı, hatta ayakkabımı çıkarıp çimenlere basmayı severdim. Ancak gözümle gördüğüm pek çok “pis manzaralardan sonra” çimenlere basmaya ve o bölgeden geçmeye tiksinir oldum. Parklarda beton zeminlerden yürümekteyim. Çimenler, otlar, “cicişlerin” tuvalet bölgesi. Kimse de onlara dokunamaz. Onlar tuvalet ücreti de vermez!

“Taşlar bağlı, itler serbest” başlıklı yazımda dile getirmiştim. Tanıdık bir yavrucağı, parkta bir köpek ısırdı. Aile çocuğunun telaşında iken köpek sahibi elini kolunu sallayarak oradan uzaklaşıp gitti. Hoş yakalansa ne ceza görecek ki… O yavrucak da on beş gün hastanede yattı. Enfeksiyon kapmıştı. Dört doz da kuduz aşısı oldu.

Gözümle gördüm, şehrin ortasında, hatta sitelerde köpek sürüleri gezmekteydi. 4, 5, 6 tane. Allah muhafaza eylesin, çocuklara saldırsalar ne olacak…

Köpek terörü ciddi bir mesele haline geldi. Köpek besleyen evinde, ya da müstakil evi varsa, o evinin bahçesinde beslesin. Kamusal alanlarla, parklarda. Bahçelerde dolaştırıp pisletmesin. Köpekler insanlara, çocuklara saldırmasın.

Bu yazdıklarımıza, sözde “Hayvan hakları savunucuları” çemkirecektir. Peki biz insanların hakları ne olacak? Bizim haklarımızı kim savunacak? Çocuklarımızı, torunlarımızı emniyet içerisinde sitenin bahçesine ya da sokağa salamayacak mıyız?

Belediyeler, sokak köpeklerini itlaf etmiyorsa toplayıp köpek barınağında muhafaza etmeli. Sokakta başıboş köpekler olmamalı. İnsanların insan boyunca azman köpekler dolaştırması yasaklanmalı. O gibi köpek gezdirmek, insanların üzerine silah doğrultmaktan farksız. Bu gibi sapık insanlar, hangi egolarını tatmine çalışıyor.

Biz Müslümanız. İslam fıkhında köpeklerle ilgili hükümler var. Mesela köpek olan eve melek girmez. Çoban köpeği veya uyuşturucu tespiti gibi emniyet teşkilatının özel görevler için beslediği köpeklerin dışında köpek beslemek mekruhtur.

Dinimizde hayvanların da hukuku vardır. At, deve, inek, koyun ve sair evcil hayvanlara, kuşlara şefkatle davranmak esastır. Atalarımız, kanadı kırık leyleklerin tedavisi için bile vakıf kurmuştur. Saraylarda, köşklerde kuşlar için saray biçiminde barınaklar inşa edilmiştir. Kedilerin yeri başkadır. Harem-i Şerif’te bile umreciler gibi serbestçe dolaşırlar. Değerli bir sahabenin ismi Ebu Hüreyre’dir. Yani “kedicik babası”.

Bunları niçin yazdık. Biz Müslümanlar, şefkatliyiz. Karıncaya basmaktan dahi sakınırız. Ancak köpekler müstesna. Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: “İçinde köpek ve canlı resmi bulunan eve melekler girmez!” (Buhârî, Bed’ü’l-Halk, 7) Hz. Aişe’nin (ra) rivayet ettiği hadis-i şerifte, Cebrail Aleyhisselam’ın gelişi gecikince eve baktıklarını, yatağın altında bir yavru köpek olduğunu gördüklerini, onu dışarıya çıkardıktan sonra Hz. Cebrail Aleyhisselam’ın geldiğini ve şöyle dediği bildirmektedir: “Gelmemi, evinizdeki köpek engelledi. Biz melekler, içinde köpek ve sûret bulunan eve girmeyiz.” (Müslim, Libâs 81, 82; Buhârî, Bed’ü’l-halk 7, Libâs 94; İbn-i Mâce, Libâs 44)

Hele bir de köpek saldırgansa ya da saldırma tehlikesi varsa durum daha da ciddileşir. Ankara’da köpeklerin parçaladığı yavrucak hâlâ yoğun bakımda. Sayın ilgililer, köpek terörüne son vermenin zamanı gelmedi mi? Çocuklarımız emniyet içerisinde dolaşamayacak mı?

QOSHE - Köpek Terörü - Burhan Bozgeyik
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Köpek Terörü

27 1
18.12.2023

Ülkemizdeki “köpek terörü”, Ankara’da sürü ile gezen köpeklerin bir yavrucağı paramparça etmesiyle bir kere daha gündeme geldi. Çocuğun babası, “Isırmamışlar, çocuğu yemişler” dedi. Ateş düştüğü yeri yakar, hele bir kendinizi o babanın yerine koyun, hâdiseye öyle bakın.

Ankara’daki bu hadiseden sonra bir köpek terörü haberi de Muş’un Varto ilçesinden geldi. 79 yaşındaki bir nineye köpekler saldırdı. Kadıncağız parçalanmaktan komşularının yardımıyla kurtuldu. Ancak ninenin vücudunun muhtelif yerlerinde derin yaralar açılmıştı.

Kütahya’nın Aslanapa ilçesinde köpekler 13 yaşındaki bir çocuğa saldırmış, yaralanan çocuk hastaneye kaldırılmıştı. Bu gibi haberler o kadar çok ki…

Ülkemiz gerçekten her cihetten “tuhaf” bir ülke oldu. Hayvan hakları, insan haklarından daha çok. İnsanlar küçük veya büyük abdestlerini uluorta, parklara, bahçelere yapabilirler mi? Hayvanlar yapıyor. Beyefendiler veya hanımefendiler, evleri kirlenmesin diye köpeklerini dışarı çıkarıp parklara götürüyor ve hayvanları oraları batırıyor.

Daha önceleri çimenlerin üzerinde oturmayı, hatta ayakkabımı çıkarıp çimenlere basmayı severdim. Ancak gözümle gördüğüm pek çok “pis manzaralardan sonra” çimenlere basmaya ve o bölgeden geçmeye tiksinir oldum. Parklarda beton zeminlerden yürümekteyim. Çimenler, otlar, “cicişlerin” tuvalet bölgesi. Kimse de onlara dokunamaz. Onlar tuvalet ücreti de vermez!

“Taşlar bağlı, itler........

© Milli Gazete


Get it on Google Play