İstanbul’un en güzel mekânlarından birine, bir zamanlar bizimle savaşmış ahlaksız bir zibidinin ismi verilmiş. “Piyer Loti Tepesi” denilmiş. Oysa burasının ismi “İdris-i Bitlisî Tepesi” idi. Kim değiştirdiyse değiştirmiş, yıllardan beri bu adla anılır olmuş. Bir araştırmacı-yazar olarak bu tasarrufa şiddetle karşıyım ve bir an önce bu yanlıştan dönülmesini talep ediyorum. Peki Piyer Loti kim, İdris-i Bitlisî kim? Kısaca bakalım:

Piyer Loti (Pierre Loti 1850-1923): Fransız yazar. Çanakkale Savaşı’na gönüllü subay olarak katılmış, Mehmetçiğin üzerine kurşun yağdırmıştır. Nazım Hikmet, 1925’te yazdığı “Şarlatan Piyer Loti” başlıklı şiirinde bu isimden şöyle bahsetmekteydi: “Hatta sen / Sen Pier Loti! / Sarı muşamba derilerimizden / birbirimize / geçen / tifüsün biti / senden daha yakındır bize / Fransız zabiti!”

Eserlerinde eşcinselliği savunan, kendisi de o ahlaksız fiilin içinde olan rezil bir ismin İstanbul’umuzun en güzel yerine ad olarak verilmesi aslâ uygun değildir. Orasının Osmanlı devrinden beri ismi “İdris-i Bitlisî Tepesi” idi. Peki kimdir, İdris-i Bitlisî? Bu değerli isim, bugün bütün Doğu Anadolu vilayetlerinin sınırlarımıza dâhil olmasında mühim hizmetleri olan muhterem bir sîmadır.

“Yavuz Sultan Selim Hayatı ve Cihadı” isimli eserimizi araştırırken bu değerli simanın mümtaz hizmetlerini gördük ve kaydettik. Henüz neşrolmayan kitabımızdaki satırlardan bazılarını iktibas edelim:

“İdris-i Bitlisî’nin fedakârlığı

“Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki fetihlerde, Kürt aşiret beyleri ve âlimleri büyük rol oynamışlardır. Bunlardan biri de İdris-i Bitlisî’dir. Bu değerli sîma İttihad-ı İslâm için çalışmış, bunu tesis etme gayretinde olan Osmanlı Devleti’nin mâiyetinde büyük hizmetlerde bulunmuştur. Tıpkı Barbaros Hayreddin Paşa’nın Cezayir hükümdarlığını terk edip Osmanlı Devleti hizmetine girmesi ve bu devletin sancağı altında İslâm’a hizmet etmeyi seçmesi gibi, İdris-i Bitlisi de çok geniş sahada “lider” olabilecekken, “hizmetkârlığı” tercih etmiştir. Ne hazindir ki bu gibi değerli isimlere gerekli saygı gösterilmemiştir. Mesela, İstanbul’daki ‘Piyer Loti Tepesi’nin ismi, ‘İdris-i Bitlisî Tepesi’ idi. Kim değiştirmişse değiştirmiş, buraya Piyer Loti denilmeye başlanmıştır. Peki Piyer Loti kimdir? Çanakkale savaşlarına sırf Osmanlı Devleti’ne karşı savaşmak için katılan bir sîma. Aynı zamanda sapkınlıkları olan bir ahlaksız. Buna edip denmez, edepsiz denir. Böyle birisinin İstanbul’daki mühim bir mekâna isim olarak verilmesi son derece yanlıştır. Kim, hangi idareci ön ayak olacaksa olmalı ve buraya, Anadolu birliğini sağlamada mühim vazifeler görmüş olan ‘İdris-i Bitlisî’nin ismi verilmelidir. Bu değerli ismin, birlik için çalışan bütün Kürt beylerinin ve o bölge insanlarının ruhları şâd olsun…”

Yavuz Sultan Selim’in, Çaldıran Savaşı’nda Şah İsmail’i mağlup etmesinden sonra, Safevilerin kontrolündeki şehirler birer birer fethedilmeye başlanmıştı. Güneydoğudaki Ayıntap ve Hatay’dan sonra sıra Doğu bölgesine gelmişti. Diyarbakır, Urfa, Mardin, Siirt, Muş, Bingöl, Bitlis ve Tunceli peş peşe fethedildi. Bu fetihlerde İdris-i Bitlisî’nin gayretleri unutulmaz. Bu isim mücâhid bir âlim idi. Mâiyetindeki on bin askerle bu şehirlerin fethine katılmıştı. O bölgenin bütün Kürt aşiretleri ise Şah İsmail’in propagandasına iltifat etmemiş, İttihad-ı İslâm’ın öncüsü olan Yavuz Sultan Selim’in ve çok sevdikleri âlim İdris-i Bitlisî’nin sözünü dinlemişlerdir. Böylece Anadolu birliği tesis edilmiştir ve Anadolu’nun bütün unsurları asırlar boyunca huzur ve sükûn içerisinde yaşamışlardır.

İdris-i Bitlisî, devletten makam, mevki, para-pul istememiş, maddiyata aslâ iltifat etmemiştir. Kendisine yapılan bütün makam tekliflerini nazikçe reddetmiştir. O, yaptığı her hizmeti sırf Allah rızası için yaptığını belirtmiştir. Bu değerli sîma, Cenab-ı Hakk’ın tek devlet ve tek lider emrini, hilâfet müessesesinin ehemmiyetini çok iyi bilmekteydi.

İşte Eyüb Sultan mezarlığının üst başında, Haliç’e ve Boğaziçi’nin girişine nâzır o güzel mekâna bu değerli zâtın ismi yakışır. Formalitelere, siyaset cambazlıklarına aklımız ermez. Biz dobra dobra söylüyoruz. “Piyer Loti Tepesi” değil, “İdris-i Bitlisî Tepesi…” Gerisi tarihimizden ve değerlerimizden haberdar olan ilgililere kalmış…

QOSHE - Piyer Loti Tepesi Değil, İdris-i Bitlisî Tepesi - Burhan Bozgeyik
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Piyer Loti Tepesi Değil, İdris-i Bitlisî Tepesi

7 13
27.11.2023

İstanbul’un en güzel mekânlarından birine, bir zamanlar bizimle savaşmış ahlaksız bir zibidinin ismi verilmiş. “Piyer Loti Tepesi” denilmiş. Oysa burasının ismi “İdris-i Bitlisî Tepesi” idi. Kim değiştirdiyse değiştirmiş, yıllardan beri bu adla anılır olmuş. Bir araştırmacı-yazar olarak bu tasarrufa şiddetle karşıyım ve bir an önce bu yanlıştan dönülmesini talep ediyorum. Peki Piyer Loti kim, İdris-i Bitlisî kim? Kısaca bakalım:

Piyer Loti (Pierre Loti 1850-1923): Fransız yazar. Çanakkale Savaşı’na gönüllü subay olarak katılmış, Mehmetçiğin üzerine kurşun yağdırmıştır. Nazım Hikmet, 1925’te yazdığı “Şarlatan Piyer Loti” başlıklı şiirinde bu isimden şöyle bahsetmekteydi: “Hatta sen / Sen Pier Loti! / Sarı muşamba derilerimizden / birbirimize / geçen / tifüsün biti / senden daha yakındır bize / Fransız zabiti!”

Eserlerinde eşcinselliği savunan, kendisi de o ahlaksız fiilin içinde olan rezil bir ismin İstanbul’umuzun en güzel yerine ad olarak verilmesi aslâ uygun değildir. Orasının Osmanlı devrinden beri ismi “İdris-i Bitlisî Tepesi” idi. Peki kimdir, İdris-i Bitlisî? Bu değerli isim, bugün bütün Doğu Anadolu vilayetlerinin sınırlarımıza dâhil olmasında mühim hizmetleri olan muhterem bir sîmadır.

“Yavuz Sultan Selim Hayatı ve Cihadı” isimli eserimizi araştırırken bu değerli simanın mümtaz hizmetlerini gördük ve kaydettik. Henüz neşrolmayan kitabımızdaki satırlardan bazılarını iktibas........

© Milli Gazete


Get it on Google Play