Son günlerde Meclis’te olan konuşmaları, tartışmaları izleyince insan şaşkınlığa düşüyor. İktidar yetkililerine ve milletvekillerine, “Filistin'i bombalayan jetlerin yakıtları Türkiye'den gidiyor. Hiç bundan utanmıyor musunuz?” sorusu sorulduğunda verilen cevap, “Bu kadar ülke tarihinden kopuk, bu kadar gerçeklikten uzak nasıl olunabiliniyor?” sorusunu sordurtan cinsten. İktidar adına Meclis kürsüsüne çıkmış iktidar milletvekili, “Siz ambargo nedir biliyor musunuz, siz hangi silah göndermekten bahsediyorsunuz? Ambargo nedir nasıl bilinmez! Silah gönderebilsek göndermez miyiz? Hiç takip etmediğiniz anlaşılıyor beyler" diye çıkışıyor. Meclis’in önceki dönemleri olsaydı; iktidar milletvekillerinin hatırlamaları zor olabilirdi. Ama bu dönem Millî Görüş’ün tek temsilcisi Saadet Partisi milletvekilleri var. Saadet Partisi milletvekilleri zalime karşı nasıl durulur, Kıbrıs’ta nasıl bütün zorba ve emperyalist devletleri karşımıza alıp Kıbrıs’taki zulüm bitirildi, sonrasında ambargo sürecini ve nasıl sürecin çözüldüğünü anlatırdı. Evet, aslında bu bilgileri iktidar yetkilileri ve milletvekilleri de biliyor. Yine de seçtikleri gemicik ticaretini ve diplomatik ilişkileri kesmemek. Ki Milli Selamet Partisi (MSP), Kıbrıs Barış Harekâtı’na kalkıştığı zaman ortada Müslüman devletleri bir araya getiren D-8’ler de yoktu.
Millî Görüş’ün ırkçı emperyalistlere karşı duruşu ve coğrafyamızda gelişen olaylara karşı çözüm bulmaya gayret etmesi, çözüm bulması sadece iktidarda ortak olduğu dönemlerde de değildir. Kıbrıs Barış Harekâtı’nda hükümetin küçük ortağı olmasına rağmen mesele mazlumları kurtarmak olunca nasıl aktif siyasi sürece girip meselenin çözülmesini başarmış ise muhalefette olduğu zaman da etkin bir çalışma ortaya koymuştur. Özellikle hatırlanması gereken Necmettin Erbakan Hoca’mızın “Körfez Barış Harekâtı” olarak adlandırdığı I. Körfez Krizi başlamadan önlemeye çalışması tarihi bir vakıadır. Haziran 1990’da başlayan barış görüşmeleri taraflar arasında konuşarak ırkçı emperyalizmin coğrafyamızı talan etmesine engel olmak içindi. 22 gün 22 gece süren bu zaman diliminde yaptıklarını Erbakan Hoca’mız “…Biz, hızla savaşa doğru giden olaya müdahale etmek, bir harp çıkmasını önlemek, Müslüman ülkeler arasında bir çatışma yerine bilakis kardeşliği tesis ve bütün Müslüman ülkelerinin iş birliği yaparak emperyalizmin haksız tecavüzlerini önlemek gayesiyle gidiyorduk” şeklinde anlatıyordu.
Şimdi neden Birinci Körfez Krizi’nden bahsediyoruz? Erbakan Hoca’mızın ve Millî Görüşçülerin o zaman önlem almak için çalıştıkları meselelerin sonucunu şimdi yaşıyoruz. Günümüzde coğrafyamızda yaşadıklarımızın sebebi aynı. Büyük İsrail’in kurulması ve işgalcinin korunması. Birinci Körfez Krizi’nin sebebinin İran-Irak Savaşı'nın ardından Orta Doğu’da, dengenin İsrail aleyhine bozulmuş olması ve Irak ordusunun dokuz yıl süren büyük bir savaş tecrübesi kazanmış olmasıydı. Bu gerçekleri iktidar mensupları bilmiyor değiller. Çözümün ne olduğunu da bilmiyor değiller ve buna rağmen kürsülerden “biz aciziz” demekten geri durmuyorlar. Çünkü…
Hayata bakışınızdaki temel noktayı değiştirirseniz iktidar mensupları iktidara gelirken “Değiştik” ve “Gömlek değiştirdik” demişlerdi. Bu “Gömlek değiştir”menin ve “Değişme”nin işgalci ile gemiciklerle özel ticaretine devam edecek kadar olacağını da “şahit” olduk. Ve tüm dünya şahit oldu. İktidar yetkilileri Millî Görüş’ü bölerken dünya görüşlerini ve düşünce sistemlerini değiştirdiğini vurgulamıştı; her ne kadar milletimiz onları başka yere konumlandırmış olsa da onlar “medeniyet değiştirdiklerini” ilan etmekten geri durmadılar.
Sevgili okur gelin beraber hatırlayalım, iktidar yetkililerinin değiştirdik deyip kendilerini inkar edip taraf oldukları “yenilikçi” anlayışlarını. Hani Saadet Partisi milletvekilleri gerçekleri söylerken onlara iktidar milletvekillerini saldırmaya iten dünya görüşlerine. Tabi ki Hoca’mızın sözleri ile: “Ezen Güç netice itibarıyla bir yandan dünya sermayesini elinde bulundurarak, diğer yandan bankalar, sanayi kuruluşları, uluslararası şirketler, tüm iletişim araçları ve araç ve kuruluşları, yaş siyasi yöntemleri ve gelişmiş istihbarat kuruluşları gibi etkili mekanizmalar vasıtasıyla bütün insanları sömürmektedir. Bu ‘Ezen Güç’ sadece geri kalmış ülkelerin halklarını ezmekle kalmıyor, gelişmiş ülkeler halklarını da eziyor. Bu, Doğu ülkelerinde meydana getirilen değişiklikler de sonuç ‘Ezen Güç’ün sömürüsünün Doğu’ya da yaygınlaşması manasını taşımaktadır. Çünkü şimdi doğu ülkelerinde serbest piyasa ekonomisine geçilmekte, bu ülkelere ‘Ezen Güç’ün sermayesi borç olarak verilmektedir. Böylece bir yandan bu ülkeler yönlendirilmekte, diğer yandan bu ülke halkları bu sermayeye esir edilmekte ve bu sermaye vasıtasıyla sömürülmektedir. Böylece ‘Ezen Güç’ün yaptığı iş, netice itibarıyla yedi milyarlık insanlığı ezmek ve sömürmekten ibarettir.”
Ülkemizdeki iktidar da kurulduğu günden beri bu “Ezen Güç” ile yol yürümektedir. Bu yolculukta mazlumların haklarını soran muhalefete karşı, “Siz ambargo nedir biliyor musunuz?” sorusunu sordurtur.
Evet, biz ambargoyu biliyoruz. Da siz iktidarın küçük ortağı olmasına rağmen Kıbrıs Barış Harekâtı yapmak ne demek biliyor musunuz?

QOSHE - Biz Ambargoyu Biliriz - Elif Örs
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Biz Ambargoyu Biliriz

18 1
14.12.2023

Son günlerde Meclis’te olan konuşmaları, tartışmaları izleyince insan şaşkınlığa düşüyor. İktidar yetkililerine ve milletvekillerine, “Filistin'i bombalayan jetlerin yakıtları Türkiye'den gidiyor. Hiç bundan utanmıyor musunuz?” sorusu sorulduğunda verilen cevap, “Bu kadar ülke tarihinden kopuk, bu kadar gerçeklikten uzak nasıl olunabiliniyor?” sorusunu sordurtan cinsten. İktidar adına Meclis kürsüsüne çıkmış iktidar milletvekili, “Siz ambargo nedir biliyor musunuz, siz hangi silah göndermekten bahsediyorsunuz? Ambargo nedir nasıl bilinmez! Silah gönderebilsek göndermez miyiz? Hiç takip etmediğiniz anlaşılıyor beyler" diye çıkışıyor. Meclis’in önceki dönemleri olsaydı; iktidar milletvekillerinin hatırlamaları zor olabilirdi. Ama bu dönem Millî Görüş’ün tek temsilcisi Saadet Partisi milletvekilleri var. Saadet Partisi milletvekilleri zalime karşı nasıl durulur, Kıbrıs’ta nasıl bütün zorba ve emperyalist devletleri karşımıza alıp Kıbrıs’taki zulüm bitirildi, sonrasında ambargo sürecini ve nasıl sürecin çözüldüğünü anlatırdı. Evet, aslında bu bilgileri iktidar yetkilileri ve milletvekilleri de biliyor. Yine de seçtikleri gemicik ticaretini ve diplomatik ilişkileri kesmemek. Ki Milli Selamet Partisi (MSP), Kıbrıs Barış Harekâtı’na kalkıştığı zaman ortada Müslüman devletleri bir araya getiren D-8’ler de yoktu.
Millî Görüş’ün ırkçı emperyalistlere karşı duruşu ve coğrafyamızda gelişen olaylara karşı çözüm bulmaya gayret etmesi, çözüm bulması sadece iktidarda ortak olduğu dönemlerde de değildir. Kıbrıs Barış Harekâtı’nda hükümetin küçük ortağı olmasına rağmen mesele mazlumları kurtarmak olunca nasıl aktif siyasi sürece girip meselenin çözülmesini başarmış ise muhalefette olduğu zaman da etkin bir çalışma ortaya koymuştur.........

© Milli Gazete


Get it on Google Play