Şöyle bir söz vardır: "İnsanlara temel bilgiler peygamberler tarafından getirilmiştir." Sadece manevi bilgiler değil, dinin, imanın, yapılacak ibadetlerin şekillerinin peygamberler vasıtasıyla geldiğini biliyoruz. Ama maddi ve müspet ilimlerin de peygamberler vasıtasıyla gelmiş olduğunu hepimiz bilmeyebiliriz.

Mesela gemicilik sanayiine ait temel fikirleri Nuh (a.s) getirmiştir. Terziliği İdris (a.s), tıbbı İsa (a.s), sihirlere ait ilimleri Musa (a.s) getirmişlerdir. Peygamberlerin bunlara benzer temel fikirleri getirmesiyle bu ilmî inkişaftan yapılmıştır. İçinde bulunduğumuz âhir zamana ait bütün ilimlerin hepsinin temelini de Kur’an-ı Kerim insanlara getirmiştir. Onun için bizim içinde bulunmuş olduğumuz devir, mutlaka Kur’an-ı Kerim’in göstermiş olduğu yollar içerisinde kalmaya mahkûm bir devirdir.

Bugün biz feza asrında yaşadığımızı söylüyoruz. Hâlbuki Kur’an-ı Kerim’de fezaya ait ne kadar ayetler vardır. Adeta bize önümüzdeki devrin, feza devri olacağını söylemektedir. Fakat biz, bunun farkında değiliz. Bütün bu ilimlerin bilgileri Kur’an-ı Kerim’de vardır. Fezaya gidilmekle Kur’an-ı Kerim arasında ne münasebet vardır, deriz. Burada muhtelif ayetlerin tefsirini yapacak değilim. Yalnız bir noktayı açıklamak istiyorum, o da şu:

Daha önce ifade edildiği gibi, muhtelif formüllerin sahibi Müslümanlardır. Bu formülleri sıktığımız zaman yere düşen esans, üç damladan ibarettir. Bu esansın ne olduğunu da onlar bilmezler. Yeni mefhumlar bulmak lâzım. Bu yeni mefhumların bulunması için insanların Kur’an-ı Kerim’den ışık aşmaya ihtiyaçları vardır. Efendim nasıl olacak?

Bakınız bir arkadaşımızın bir makalesi var. Kendisi on sene Amerika’da profesörlük yapmıştır. Geçenlerde mühim bir noktayı anlatmıştır. Eski eserlerden bir tanesi eline geçmiş. Bu kitap meşhur Yusuf Has Hâcib’in "Kutadgu Bilig" adlı şiir kitabıdır. Yusuf Has Hâcib, aslında büyük bir âlim. Biz bu zata sadece birtakım manevi şiirler yazmış bir insan gözüyle bakarsak çok hata ederiz. Kutadgu Bilig’deki bir şiirde çok hata ederiz. Kutadgu Bilig’deki bir şiirde bakın ne yazıyor; bu riyaziye profesörü arkadaşımız bu şiire dikkati çekiyor:

"Ey bir olan Tanrı, bir başkası sana şerik koşulamaz; başta, her şeyden evvel ve sonda, her şeyden sonra Sensin. Yaratıcı varlığına yaratılmış olanlar şahittir. Yaratılan iki, Birin hazır şahididir."

Şimdi biz bunu okuduğumuz zaman diyoruz ki, Cenab-ı Hakk’a ve O’nun sıfatlarına ait yazılmış manevi bir şiir. On sene riyaziye profesörlüğü yapmış olan arkadaşımız, bunu okuduğu zaman beyninden vurulmuşa dönüyor. Niçin? Tabiî biz farkında değiliz. Bu arkadaşımız tabiî sayılara ait yazmış. 1, 2, 3... dediğimiz sayılar var ya, işte bu sayılara ait kitap yazmış. Bu sayılar öyle sayılardır ki; önce bir birim varlığı kabul edilir, diğerlerinin hepsi onun tekrarıyla meydana gelir. Bunların ezelde ebette sonu yoktur.

Matematikte aksiyomlar dediğimiz birtakım konular vardır, İtalyan Peano beş sene uğraşmış, tabiî sayıların aksiyomunu hazırlamak için. Bu profesör arkadaşımız da Peano’nun kitabından bu bilgileri almıştır. Tabiî sayıların aksiyomlarına bugünkü matematikçiler Peano aksiyomu diyorlar. Şimdi bu matematik profesörü arkadaşımızın İslâm Medeniyeti adlı mecmuada yazdığı makalede: "Bu aksiyomları Peano beş senede yazmış. Yusuf Has Hâcib, dört tane satırın içerisinde Cenab-ı Hakk’a ait manevi bir şiir yazmıştır. Fakat bu şiirde Cenab-ı Hakk’ın birliğini ifade etmek için bir zekâ eseri gösteriyor, o zekâ eseri, Peano’nun tabiî sayılar aksiyomunu ortaya koymak için gösterdiği zekâ eserinden bin kat daha keskin. Ben kitabımı tashih etmeye mecburum. Yusuf Has Hâcib’in bu keskin zekâsı karşısında hem Peano’nun söylediklerini kabul etmeye mecburum hem de bu aksiyomlara artık Peano aksiyomu diyemem. Ben bu aksiyomlara Peano-Yusuf Has Hâcib aksiyonu demeye mecburum. Çünkü bu zekâ eserini Yusuf Has Hacib, Peano dan dört asır önce getirmiştir.

QOSHE - İslam medeniyetinin bilime katkıları 8 - Harun Yapıcı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İslam medeniyetinin bilime katkıları 8

11 1
02.04.2024

Şöyle bir söz vardır: "İnsanlara temel bilgiler peygamberler tarafından getirilmiştir." Sadece manevi bilgiler değil, dinin, imanın, yapılacak ibadetlerin şekillerinin peygamberler vasıtasıyla geldiğini biliyoruz. Ama maddi ve müspet ilimlerin de peygamberler vasıtasıyla gelmiş olduğunu hepimiz bilmeyebiliriz.

Mesela gemicilik sanayiine ait temel fikirleri Nuh (a.s) getirmiştir. Terziliği İdris (a.s), tıbbı İsa (a.s), sihirlere ait ilimleri Musa (a.s) getirmişlerdir. Peygamberlerin bunlara benzer temel fikirleri getirmesiyle bu ilmî inkişaftan yapılmıştır. İçinde bulunduğumuz âhir zamana ait bütün ilimlerin hepsinin temelini de Kur’an-ı Kerim insanlara getirmiştir. Onun için bizim içinde bulunmuş olduğumuz devir, mutlaka Kur’an-ı Kerim’in göstermiş olduğu yollar içerisinde kalmaya mahkûm bir devirdir.

Bugün biz feza asrında yaşadığımızı söylüyoruz. Hâlbuki Kur’an-ı Kerim’de fezaya ait ne kadar ayetler vardır. Adeta bize önümüzdeki devrin, feza devri olacağını söylemektedir. Fakat biz, bunun farkında değiliz. Bütün bu ilimlerin bilgileri Kur’an-ı Kerim’de vardır. Fezaya gidilmekle Kur’an-ı Kerim arasında ne münasebet vardır, deriz. Burada muhtelif ayetlerin tefsirini yapacak değilim. Yalnız bir noktayı açıklamak istiyorum, o da şu:

Daha önce ifade edildiği gibi, muhtelif formüllerin sahibi........

© Milli Gazete


Get it on Google Play