Bismillahirrahmanirrahim

Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah’a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz.

Dava adamı şuurlu bir Müslüman’ın, sorumlu olduğu şey, kendi nefsini kardeşinin nefsine tercih etmek değil, kardeşlik hukukunu gözeterek, onu sıkıntılardan ve ateşten kurtarmaktır.

Tahrim 6: “Ey iman edenler, kendinizi, birbirinizi, ailenizi, halkınızı ve müminleri ateşten Cehennemden koruyun. O ateşin yakıtı insanlar, suçlular, kâfirler, putperestler ve mabut saydıkları taş putlardır. O ateşin başında kaba ve sert tabiatlı melekler vardır. Allah’ın kendilerine emrettiğine karşı gelmezler. Kendilerine emredilen şeyleri yaparlar.” Bu ayetle emredilen görevi yapanlar, ateşten korunabilir. Âlim olmak demek, Allah’ın azabından gazabından korkmak demektir. Yalnız öleceğimizi, yalnız dirileceğimizi ve yalnız hesaba çekileceğimizi bilmek, arif olmaktır. Siyonizm’in zulüm dünyasında yaşıyoruz. Siyonist İsrail, ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve bütün Avrupa ülkeleri, İslam’la ve şuurlu Müslüman topluluklarla savaşıyorken, bizler en yetişmiş kadroları arasında bile birlik ve beraberliği sağlayıp batıla karşı topyekûn savaşan tek bir ümmet olamıyorsak, kabahati dışarda aramak, pek isabetli bir davranış olmaz. Peygamberimiz güzel bir ölçü koymuştur; “Nefsinin senin üzerinde hakkı vardır. Eşinin senin üzerinde hakkı vardır. Rabbinin senin üzerinde hakkı vardır. Öyle ise her hak sahibine hakkını ver.” Peygamberimiz, faydasız ilimden Allah’a sığınmıştır. Âlimlerin ve ilim sahiplerinin temel görevi, hakkı müdafaa edecek Kassam Tugayları gibi bir orduyu, bir kadroyu inşa etmektir. Böyle bir ordunun ve kadronun inşasında gevşeklik gösteren hiçbir âlim ve emir sahibi kendisini azaptan kurtaramaz. Allah’ın sünneti hiçbir zaman değişmez. Fetih 23: “Allah’ın öteden beri süregelen kanunu ve yöntemi budur. Allah’ın kanun ve yönteminde hiçbir değişiklik bulamazsın.” Kur’an okumalarını sünnet ile birlikte yapan her Müslüman, bunun ne anlama geldiğini bilir.

SEN EY MÜSLÜMAN

Hatırla ki Siyonist ABD orduları hiçbir zaman zulüm ve soykırımda sınır tanımamaktadır. Bugün, Siyonizm’in jandarması ABD’nin, dünyanın her bir yerine konuşlandırdığı İslam ve Müslüman düşmanı ordularının tehdidi altında yaşıyoruz. Eğer bizler, Allah yolunda cihat etmesi gerekenler olarak, şuurlanmayı, çelikleşmeyi, yani hakkı tebliğ eden ve kötülüklerle mücadele eden tek bir teşkilat olmayı, üretim yapmayı ihmal edersek, aziz değil zelil oluruz. Canlarını ve mallarını cihat için feda etmekten kaçınanların, yarın canı ve malı zayi olur. Geliniz, hep birlikte, Allah’ın tevdi ettiği İslam emanetini korumak ve yapılan maddi ve manevi tahribatı önlemek için Allah’ın razı olduğu tek bir ümmet ve teşkilat olalım. Değerlerimizi israf etmeyelim. Hakikaten “inananlar kardeştir” esasına yürekten sadık kalalım. Kur’an; zaferin de hezimetin de esaslarını bize bildirmiş, Peygamberimiz de bu esaslarla zaferden zafere koşan bir orduyu inşa etmiştir. Mücadele 22: “Allah’a ve ahiret gününe inanan bir toplumun; babaları, oğulları, kardeşleri yahut akrabaları da olsa, Allah’a ve Resulü’ne düşman olanlarla, dostluk ettiğini göremezsin. Onlar o kimselerdir ki, Allah onların kalplerine imanı yerleştirmiş ve Kur’an’la onları desteklemiştir. Zamanı gelince onları, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedi olarak kalacaklardır. Allah, onlardan hoşnuttur ve onlar da Allah'tan. İşte onlar Allah'tan yana Hizbullah olanlardır. Dikkat edin, Allah'tan yana Hizbullah olanlar, gerçek mutluluğa ulaşacaklardır.” İslam kardeşliğini başka şeylere tercih edenler, Allah’ın razı olduğu tek bir ümmet olamazlar.

SİZ EY YÖNETİCİLER

ABD işbirlikçiliğine dayanan dış politikalar, sizleri ve yönettiğiniz halkları, terörist İsrail’e köle yapmaktan başka bir işe yaramıyor. Sizler Müslüman yöneticiler olarak, Kur’an’a muhalefet ederek, İsrail zulmüne sessiz kalıyor, onların suç ortağı oluyorsunuz. Allah’ın size ikram ettiği iktidarınızı ve liderliğinizi, bütün insanlığın saadetini sağlayacak “yeni bir saadet dünyası” kurmak yerine, emperyalistlerin kurduğu zulüm dünyası yürüsün diye kullanıyorsunuz. Bu tercihiniz sizi Allah’ın gazabına uğratır. Yapmanız gereken şey, İslam’ın, Müslümanların ve mazlumların izzet ve ikbali için mücadele etmektir. Hep beraber Allah yolunda birlik olun ki, Allah’ın yardımı size ulaşsın. Muhammed 7: “Ey iman edenler, eğer siz Allah’a, Allah’ın dinine yardım ederseniz, O da size yardım eder. Ayaklarınızı İslam’ın adil düzenini kurmak yolunda sağlam tutar.” Gazze’de Müslümanlarının durumu içler acısı bir manzara arz etmektedir. Tarihte Endülüs’te yapılanlar, bugün Gazzeli Müslümanlara karşı yapılıyor. Bu soykırım karşısında Müslüman yöneticiler hiçbir şey yapmıyor, aksine İsrail’e destek oluyorlar. ABD ve bütün Batılı ülkeler, Müslümanların bu haline bıyık altından gülüyorlar. Hud 113: “Baskı, zulüm ve işkenceyle temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyenlere, zalimlik edenlere yakınlık, eğilim göstermeyin, onların fiillerine iştirak etmeyin, yardımcı olmayın, desteklemeyin ki, size ateş dokunmasın…” Biliniz ki Allah’ın zulme rızası yoktur. Biliniz ki İsrail’e, jandarması ABD ve müttefiklerine dokunacak ateş, siz de dokunur. ABD’yle iş birliği halinde olmak size de kaybettirir.

GÜÇLÜ OLMAK

Ateşten korunmak için güçlü olmak gerekir. Bu güçlülük cihat için maddi ve manevi hazırlık içinde olmaktır. Bu güç; şuurlu olmak, ittifak, içinde her üyenin görevini yaptığı disiplinli bir ordu gibi çelikleşmiş tek bir teşkilat olmak, üretim yapmaktır. Siyonizm Allah’tan çok güçten korkar. Haşr 13: “Sizin, münafıkların ve Yahudilerin yüreklerinde meydana getirdiğiniz dehşet, korku, Allah’tan korkularından daha fazladır. Bu, onların anlayışı kıt bir toplum olması sebebiyledir.” Çünkü onlar Allah’ı, bilmezler; güç ise maddi bir şeydir, onu görürler ve ondan rahatsız ve tedirgin olurlar. Güçlü olmak, Allah yolunda hakkını vererek cihat etmektir. Allah; cihattan geri kalarak “Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayınız…”buyuruyor. Selam hidayete tabi olanlara…

QOSHE - Ateşten korunmak - İsmail Hakkı Akkiraz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ateşten korunmak

8 5
20.04.2024

Bismillahirrahmanirrahim

Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah’a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz.

Dava adamı şuurlu bir Müslüman’ın, sorumlu olduğu şey, kendi nefsini kardeşinin nefsine tercih etmek değil, kardeşlik hukukunu gözeterek, onu sıkıntılardan ve ateşten kurtarmaktır.

Tahrim 6: “Ey iman edenler, kendinizi, birbirinizi, ailenizi, halkınızı ve müminleri ateşten Cehennemden koruyun. O ateşin yakıtı insanlar, suçlular, kâfirler, putperestler ve mabut saydıkları taş putlardır. O ateşin başında kaba ve sert tabiatlı melekler vardır. Allah’ın kendilerine emrettiğine karşı gelmezler. Kendilerine emredilen şeyleri yaparlar.” Bu ayetle emredilen görevi yapanlar, ateşten korunabilir. Âlim olmak demek, Allah’ın azabından gazabından korkmak demektir. Yalnız öleceğimizi, yalnız dirileceğimizi ve yalnız hesaba çekileceğimizi bilmek, arif olmaktır. Siyonizm’in zulüm dünyasında yaşıyoruz. Siyonist İsrail, ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve bütün Avrupa ülkeleri, İslam’la ve şuurlu Müslüman topluluklarla savaşıyorken, bizler en yetişmiş kadroları arasında bile birlik ve beraberliği sağlayıp batıla karşı topyekûn savaşan tek bir ümmet olamıyorsak, kabahati dışarda aramak, pek isabetli bir davranış olmaz. Peygamberimiz güzel bir ölçü koymuştur; “Nefsinin senin üzerinde hakkı vardır. Eşinin senin üzerinde hakkı vardır. Rabbinin senin üzerinde hakkı vardır. Öyle ise her hak sahibine hakkını ver.” Peygamberimiz, faydasız ilimden Allah’a sığınmıştır. Âlimlerin ve ilim sahiplerinin temel görevi, hakkı müdafaa edecek Kassam Tugayları gibi bir orduyu, bir kadroyu inşa etmektir. Böyle bir ordunun ve kadronun inşasında gevşeklik gösteren hiçbir âlim ve emir sahibi kendisini azaptan kurtaramaz. Allah’ın sünneti hiçbir zaman değişmez. Fetih 23: “Allah’ın öteden beri süregelen kanunu ve yöntemi budur. Allah’ın kanun ve yönteminde hiçbir değişiklik bulamazsın.” Kur’an okumalarını sünnet ile birlikte yapan her Müslüman, bunun ne anlama geldiğini bilir.

SEN EY........

© Milli Gazete


Get it on Google Play