Bismillahirrahmanirrahim

Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah’a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz.

Hicaz bölgesinde Yahudiler genellikle Medine’de ve Hayber’de yoğundular. Müslümanlar ile Yahudiler arasındaki ilişkiler, hicretten sonra yoğunluk kazanmıştır. Önceleri, İslam’a ve Müslümanlara karşı ılımlı bir tavır içinde bulunan Yahudiler, Müslümanlar bir güç haline gelmeye başladığı andan itibaren tavırlarını değiştirmişler, kin ve nefret, yalanlama ve iftira yolunu seçmişlerdir. Yahudilerle Müslümanlar arasında ilk sıcak çatışma Medine’deki üç Yahudi kabilesinden biri olan Beni Kaynuka ile yaşandı. Önce, kendilerini İslam’a davet eden Hz. Peygamber’i tehdit etmeye başladılar. Arkasından da kendilerine ait bir kuyumcu dükkânında bir Müslüman kadına saldırıda bulundular ve kadına yardım etmeye gelen bir Müslüman’ı da şehit ettiler. Bu olaylardan sonra Müslümanlar, Beni Kaynuka Yahudileri ile savaştılar ve sonuçta Medine’den topluca sürüldüler. Diğer bir Yahudi kabilesi olan Beni Nadir ise Bedir Savaşı’nda Müslümanların galibiyetinden son derece rahatsız oldular. Onlardan biri olan şair Kâ’b bin Eşref, Mekkeli müşrikleri Müslümanlar aleyhine kışkırttığı için Müslümanlar tarafından öldürüldü. Medine sözleşmesindeki yükümlülüklerini yerine getirmeye yanaşmamaları ve Peygamberimize suikast girişiminde bulunmaları sebebiyle Müslümanlar Beni Nadir Yahudileri ile savaştı. Müslüman olanları dışında onlar da Medine’den sürüldü.

Üçüncü Yahudi kabilesi Beni Kureyza ise Müslümanların Hendek Savaşı’nda iken antlaşmalarını bozarak Mekkeli müşriklerle işbirliğine girdiler. Ve Hendek Savaşı’ndan hemen sonra da kuşatılarak teslim olmaya zorlandılar. Ve Tevrat’ın hükümlerine göre yargılanarak öldürüldüler. Böylece Hicret'in beşinci yılından itibaren Medine, Yahudilerden tamamen temizlenmiş oldu. Hicri 7. yılda Hayber’in fethiyle hicaz toprakları tümüyle Yahudilerden temizlenmiş oldu. Yahudilerin İslam’a karşı tavırlarına uygun olarak Kur’an’ın onlarla ilgili anlatımları da sertleşmiştir. Peygamberimiz Yahudilerin Müslüman olması için yoğun bir çaba göstermesine rağmen, çok azı hariç, ekseriyeti atalarının yolu, Siyonizm’e uymakta ısrar etmişlerdir.

YAHUDİLİK KARAKTERİ

Kur’an’ı Kerim’de, Yahudilik karakteri geniş bir şekilde ele alınmıştır. Bu karaktere bir göz atalım: “Allah’a vermiş oldukları ahdi; sözü bozmak. Maymunlaşmak. Kör ve sağır kesilmek, batıl ilahlara inanmak ve onları Allah’tan güçlü görmek, yalnız Allah’a güvenip sadece O’ndan korkmamak, altın buzağıya; altına, elleriyle yaptıkları heykele ve buzağıya tapmak, güzel nimetlere nankörlüktür. Cihat ve savaş görevinden kaçmak, ölümden korkmak, fesat ve bozgunculuk, Allah’ın hükümleriyle hükmetmemek, Peygamberleri yalanlamak ve öldürmek, “gözümüzle görmeden inanmayız” demek, iman ettikten hemen sonra inkâr etmek, Kitap’ı değiştirmek, tahrif etmek; kelimeleri konuldukları yerden değiştirip anlamlarını çarpıtmaktır. Hakka batılı karıştırmak, ketmetmek; açıklamaları gereken bilgileri gizlemek, alçak dünyanın metaını, maddi varlığını ahirete tercih etmek, hayırlıyı hayırsızla, ahireti dünyayla değiştirmek, isyan etmek ve aşırı gitmek, “işittik ve isyan ettik” diyecek kadar küstahlaşmak, gerekli gördükleri her yalanı söyleyebilmek, devamlı harp ve fitne çıkarmak, Firavun’un işbirlikçisi kapitalist Karun’a özenmektir. Rüşvet alıp vermek, faizcilik yapmak, başkalarının malını haksız yere yemek, batıl yollarla insanların mallarını yemek, cimrilik yapmak, müsrif olmak, dünyayı aşırı sevmek, zalimlik yapmak, katı ve taş kalpli olmak, kalbi perdeli, kılıflı ve mühürlü olmak, haddi aşmak ve küfre koşmak, şeytana tabi olmaktır. Allah’ın nurunu söndürmeye çalışmak, hainlik yapmak, antlaşmalara uymamak, kendilerinden olmayanlara karşı sorumlulukları olmadığı iddiasıyla insanları aldatmak, yalana kulak vermek, kâhin ve hahamları ilah edinmek,

Allah’ın rahmetinden kovulmak, lanetlenmek ve Allah’ın gazabına uğramış olmaktır. Dostluklarına güvenilmez. Yahudiler; ırkçıdırlar ve üstün ırk olduklarına inanırlar. İşte Kur’an, Yahudi karakteri böyle tanıtıyor.

MÜSLÜMANLAR VE YAHUDİLER

Bugün Müslümanlar ile Yahudiler arasında yaşanan temel sıkıntı, Yahudilerin Siyonizm akidesine sahip olmalarıdır. Siyonizm; dünyayı yönetme hakkının Allah tarafından İbrahim oğlu İshak’ın oğlu Yakup’un nesline verilmiş bir hak olduğu iddiasıdır. Yahudiler; Hz. İbrahim’in Hz. Sare’den olma neslidir. Müslümanlar ise, Hz İbrahim’in Hz Hacer’den olan Hz İsmail neslinin İslam yolunu takip eden İbrahim’in hanif milletidir. Ancak günümüz Müslümanları, Yahudilerin fesatla dolu tarihlerinin mirasçısı durumuna düşmüşlerdir. Bu utanılacak bir durumdur. Kur’an’ın Yahudilere yönelttiği; “…Yoksa siz kitabın, Tevrat'ın bir kısmına inanıyorsunuz da, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz?” sorusu, Müslümanlara da yöneltilmektedir. Hâlbuki Müslümanlara düşen görev, Yahudileşerek İsrail zulmüne seyirci kalmak değil, İsrail’in Müslümanlara ve insanlığa karşı işlediği vahşet ve soykırıma engel olmaktır. Müslümanlar; İsrail’in Gazze’de işlediği cinayetlere sessiz kalarak, kitap yüklü eşekler konumuna düşerlerse Yahudileşmiş olurlar. Yahudileşmek ise İslam ümmetinin kıyametidir. Başta Sayın Erdoğan olmak üzere bütün Müslüman ülke yöneticilerine Erbakan Hoca’mızın şu tespitini hatırlatmak faydalı olacaktır. “Faraza, bir zaman tünelinden geçirilip, asrısaadet dönemine ve Bedir tepesine bırakılan kimse, bir tarafta Aleyhissalatü Vesselam Efendimiz, arkasında iman ordusu, karşı tarafta ise, Ebu Cehil ve küfür ordusu olduğu halde, Bedir harbinin yapıldığını görse; 1-Hangi bahaneyle olursa olsun, Ebu Cehil’in safına katılsa, ona arka çıksa, küfrünü izhar etmiş olur. 2-Veya “Allah, hakka yardım etsin” deyip, hiçbir tarafa tabi ve taraf olmadan yerinde otursa, o zaman da münafıklığını ispat etmiş sayılır… 3- Şayet bu manzara karşısında, “Ya Rabbi, Resulüne ve ashabına yardım et” şeklinde dua etmekle yetiniyor ve yerinde duruyorsa, bu halde de fasık bir Müslüman olduğu ortaya çıkar. 4-Yok eğer, bu durumu görür görmez, “Resulüllah’ın ayağına diken batacağına benim gözüme ok saplansın” diyerek yerinden fırlıyor ve bağırsakları çalılara takılsa bile İslam’ın safına katılmak ve Allah yolunda vuruşmak üzere koşuyorsa, o takdirde gerçek bir mümin olduğunu kanıtlamış olur.” Selam hidayete tabi olanlara…

QOSHE - Müslümanlar ve Yahudiler - İsmail Hakkı Akkiraz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Müslümanlar ve Yahudiler

10 1
09.12.2023

Bismillahirrahmanirrahim

Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah’a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz.

Hicaz bölgesinde Yahudiler genellikle Medine’de ve Hayber’de yoğundular. Müslümanlar ile Yahudiler arasındaki ilişkiler, hicretten sonra yoğunluk kazanmıştır. Önceleri, İslam’a ve Müslümanlara karşı ılımlı bir tavır içinde bulunan Yahudiler, Müslümanlar bir güç haline gelmeye başladığı andan itibaren tavırlarını değiştirmişler, kin ve nefret, yalanlama ve iftira yolunu seçmişlerdir. Yahudilerle Müslümanlar arasında ilk sıcak çatışma Medine’deki üç Yahudi kabilesinden biri olan Beni Kaynuka ile yaşandı. Önce, kendilerini İslam’a davet eden Hz. Peygamber’i tehdit etmeye başladılar. Arkasından da kendilerine ait bir kuyumcu dükkânında bir Müslüman kadına saldırıda bulundular ve kadına yardım etmeye gelen bir Müslüman’ı da şehit ettiler. Bu olaylardan sonra Müslümanlar, Beni Kaynuka Yahudileri ile savaştılar ve sonuçta Medine’den topluca sürüldüler. Diğer bir Yahudi kabilesi olan Beni Nadir ise Bedir Savaşı’nda Müslümanların galibiyetinden son derece rahatsız oldular. Onlardan biri olan şair Kâ’b bin Eşref, Mekkeli müşrikleri Müslümanlar aleyhine kışkırttığı için Müslümanlar tarafından öldürüldü. Medine sözleşmesindeki yükümlülüklerini yerine getirmeye yanaşmamaları ve Peygamberimize suikast girişiminde bulunmaları sebebiyle Müslümanlar Beni Nadir Yahudileri ile savaştı. Müslüman olanları dışında onlar da Medine’den sürüldü.

Üçüncü Yahudi kabilesi Beni Kureyza ise Müslümanların Hendek Savaşı’nda iken antlaşmalarını bozarak Mekkeli müşriklerle işbirliğine girdiler. Ve Hendek Savaşı’ndan hemen sonra da kuşatılarak teslim olmaya zorlandılar. Ve Tevrat’ın hükümlerine göre yargılanarak öldürüldüler. Böylece Hicret'in beşinci yılından itibaren Medine, Yahudilerden tamamen temizlenmiş oldu. Hicri 7. yılda Hayber’in fethiyle hicaz toprakları tümüyle Yahudilerden temizlenmiş oldu. Yahudilerin İslam’a karşı tavırlarına uygun olarak Kur’an’ın onlarla ilgili anlatımları da sertleşmiştir. Peygamberimiz Yahudilerin Müslüman olması için yoğun bir çaba göstermesine........

© Milli Gazete


Get it on Google Play