Bismillahirrahmanirrahim

Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah’a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz.
Peygamberler tarihi bir hak-batıl mücadelesi tarihidir. Tarihi, bu mücadele üzerinden okumayan hiçbir fert ve toplum saadet yolunu bulamaz. İnsanlık tarihi aynı zamanda tasdik edenlerle tahrif edenler arasında geçen bir mücadeledir. Tasdik edenler; Müslümanlardır. Tahrif edenler ise; Yahudiler, Hıristiyanlar ve münafıklardır. Müslümanlar bu tahrif edenleri taklit ettikleri zaman, tasdik yolundan uzaklaşırlar ve kaygan ve karanlık bir yola girmiş olurlar. Günümüz Müslümanlarının yaşadığı krizin sebebi budur. Çünkü Yahudi ve Hıristiyan ilim ve fikir adamlarının Tevrat ve İncil’de yaptığının benzerini günümüz İslam toplumunun kimi ilim, fikir ve siyaset adamları Kur'an’ın lafzında değil ama kavramlarını tanımlamada çeşitli tahrifler yaptılar. Kur’an’a bağlanıp iki ayaklı Kur’an olması gerekenler, Allah’tan değil de, Yahudilerden, haçlılardan ve işbirlikçi yöneticilerden korktukları için ıslah ve inşa görevlerini ihmal ettiler. Fert ve topluma hükmedilmek için indirilen ayetler, faizci kapitalist köle düzeninin ayakta tutulması için ya “nas var” diyerek alay konusu edildi ya da bağlamından saptırılarak, kırgın ve kızgın toplumu sakinleştirici olarak kullanıldı. Müslüman toplum, Yahudileşme temayülüne kapılsa da, Kur’an’ın metni, Tevrat gibi tahrif edilemedi. Çünkü O’nu Allah koruyordu. Sulandırılmış Amerikan İslam’ı ile dünya ve ahiret saadetine kavuşmanın mümkün olmayacağını her akıllı insanın idrak etmesi gerekir. İslamsız saadet olmaz. Bu Allah’ın kesin bir hükmüdür. Siyaset ve iktidar işi İslam’la olmaz diyenler, ABD ve İsrail’i stratejik müttefik edinip Siyonizm’e hizmet edenler, bu zilleti büyük bir paye olarak görebiliyorlar. Samimi hiçbir Müslüman, bu zillete düşmez.

BU TAKLİTÇİLER

Tevrat ve İncil’i tahrif edenleri taklit ederek, onların yolunda yürüyenler, onlar gibi İslam’ı bağlamından koparmak için birçok yollar kullanıyorlar. Tahrif yoluyla, İslam’ı sulandırıyorlar. Tahrif; geri dönmek, yolu değiştirmek, yoldan çıkmak, bozmak, eğilmek, ayağı kaymak anlamlarına gelir. Kur’an’da bu kavram Yahudileşenler için kullanılır. Allah’ın kelamını kökünden bozup değiştiriyorlar. Kelimeleri konuldukları manadan çıkarıyorlar. Tarihte bu tür tahrifin öncüleri hep Yahudiler olmuştur. Kur’an’dan öğrendiğimize göre, Rasulullah’a gelip “bizi dinle” diyorlar, hemen arkasından da “dinlemez olasıca” gibi hakaret ifadesini ekliyorlardı. Medine’de Peygamberimize “esselamü aleyküm” yerine “essamu aleyküm” kahrol kelimesini kullanarak selam veriyorlardı. Tebdil yoluyla, İslam’ı sulandırıyorlar. Değiştirerek tahrif etmek manasına gelen tebdil; kelamı, kendilerine söylenmeyen bir sözle değiştirmektir. Müslümanlık kimliğini muhafazakâr demokratlık sözüyle değiştirmek tebdile örnek olabilir.

Gizleme yoluyla, İslam’ı unutturuyorlar. Bu, İslam’ı din ve düzen olarak anlatmak yerine, sadece insanın manevi hayatını düzenleyen bir din olarak takdim edilmesidir. “Biz siyasetle ilgilenmiyoruz” diyenler, İslam’ın siyasi hedeflerini görmezlikten geliyorlar. Bunlar bile bile gerçeği gizliyorlar. Unutturma yoluyla, İslam’ı hayattan koparıyorlar. İnandıklarını söyledikleri Kur’an’la yönetmek yerine, Batı’dan alınmış müktesebatla yöneterek, fert ve toplum nezdinde İslam’ın unutulmasını sağlıyorlar. Bunu da, “Biz dini siyasete alet etmeyiz” sözüyle yapıyorlar. Uydurma yoluyla, İslam’ı bağlamından koparıyorlar. Uydurdukları yalanları, İslam’mış gibi takdim edip hakka batılı karıştırıyorlar. Böylelikle AB’yi; İslam Birliği’nin, faizci kapitalizmi; Adil Düzen’in, Batı ahlâkını Kur’an ahlâkının, materyalist eğitimi, İslam’ca eğitimin yerine ikame edebiliyorlar. Erbakan Hoca’mızın; “gâvur âşıklığı” dediği şey tam da böyle bir şeydir. Bu taklitçi zihniyet hem kendilerini, hem de fert ve toplumu ateşe sürüklüyor.

GÖRÜNEN KÖY

Görünen köy, kılavuz istemez derler. Müslüman fert ve topluma, cübbeli cübbesiz hocalara, ilim, fikir ve siyaset adamlarına Yahudileşmek, Luther ve Calvin’in yolundan yürümek yakışmaz. Bu tahrifçileri taklit ederek bir yere varılmaz. Kim İslam’dan başka din ve düzen ararsa, Allah o kimseyi kınamıştır. Kim Kur’an’dan başka hidayet rehberi aramışsa sapıtmıştır. Günümüzde İslam’ca düzeni fert ve toplum için zararlı görenler; kamu yönetimi, eğitim, faiz, zina, içki, piyango kumarı, ahlâk bozukluğu gibi konularda tam bir Yahudileşme temayülü sergilemektedirler. Özellikle Belam kılıklı sözde ilim ve fikir insanları ayetleri işine geldiği gibi yorumlayarak tahrif edenleri taklitte sınır tanımıyorlar. “Yoksa siz, kitabın bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Sizden böyle yapanların cezası, dünya hayatında rezillik ve kepazelik, ahirette de acıklı azaptan başkası değildir. Allah yaptıklarınızı bilmez değil ki.” Bugün İslam coğrafyasında ve dünyada yaşanan zulüm ve rezaletler, bu ayetin bir yansıması değil midir? Yine ifade ediyorum, görünen köy kılavuz istemez. Kur’an’ın iki kapağı arasında yazılı olup da hükmü geçersiz olan hiçbir ayet yoktur. Yaşanılan asırda lazım olan saadet düzenini Kur’an’la kurması gerekenler, ilim ve fikir adamlarıdır. Günümüz ilim ve fikir adamlarının fert ve toplumu Kur’an ile ıslah edecek bir çalışmalarının olup olmadığı ortadadır. Bir tek Erbakan Hoca’mız çıkmış, Adil Düzen çalışması başlatmıştır. Bu düzeni telkin ve teklif etmiştir. Yeni bir saadet dünyası demiştir. Biz bu çalışmaların bile kıymetini bilmez bir güruh haline dönüştük. Bilelim ki Yahudileşme eğilimi Yahudilerden daha tehlikelidir. Müslüman toplum, Yahudileşmekten korunabilirse, Siyonizm’le baş edebilir. Birkaç milyon nüfusla 250 milyonluk ABD’yi, dolayısıyla dünyayı yöneten Siyonizm’den daha korkunç olanı, Müslüman toplumun Yahudileşmesidir. Dışımızdaki Yahudi’den daha tehlikeli olan, içimizdeki Yahudileşenlerdir. Biz, biz olursak, bize hiçbir güç etki edemez. Maide 105: “Ey iman edenler! Siz ancak cihadınızdan sorumlusunuz. Eğer siz doğru yolda iseniz, sapıklığa düşenler size hiçbir zarar veremezler. Hepinizin dönüşü, Allah’a olacaktır. Ve o zaman Allah size hayatta yapmış olduğunuz her şeyi bildirecektir.” Olacak olan budur. Selam hidayete tabi olanlara…

QOSHE - Tahrifçileri Taklit Etmek - İsmail Hakkı Akkiraz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Tahrifçileri Taklit Etmek

9 0
17.01.2024

Bismillahirrahmanirrahim

Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah’a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz.
Peygamberler tarihi bir hak-batıl mücadelesi tarihidir. Tarihi, bu mücadele üzerinden okumayan hiçbir fert ve toplum saadet yolunu bulamaz. İnsanlık tarihi aynı zamanda tasdik edenlerle tahrif edenler arasında geçen bir mücadeledir. Tasdik edenler; Müslümanlardır. Tahrif edenler ise; Yahudiler, Hıristiyanlar ve münafıklardır. Müslümanlar bu tahrif edenleri taklit ettikleri zaman, tasdik yolundan uzaklaşırlar ve kaygan ve karanlık bir yola girmiş olurlar. Günümüz Müslümanlarının yaşadığı krizin sebebi budur. Çünkü Yahudi ve Hıristiyan ilim ve fikir adamlarının Tevrat ve İncil’de yaptığının benzerini günümüz İslam toplumunun kimi ilim, fikir ve siyaset adamları Kur'an’ın lafzında değil ama kavramlarını tanımlamada çeşitli tahrifler yaptılar. Kur’an’a bağlanıp iki ayaklı Kur’an olması gerekenler, Allah’tan değil de, Yahudilerden, haçlılardan ve işbirlikçi yöneticilerden korktukları için ıslah ve inşa görevlerini ihmal ettiler. Fert ve topluma hükmedilmek için indirilen ayetler, faizci kapitalist köle düzeninin ayakta tutulması için ya “nas var” diyerek alay konusu edildi ya da bağlamından saptırılarak, kırgın ve kızgın toplumu sakinleştirici olarak kullanıldı. Müslüman toplum, Yahudileşme temayülüne kapılsa da, Kur’an’ın metni, Tevrat gibi tahrif edilemedi. Çünkü O’nu Allah koruyordu. Sulandırılmış Amerikan İslam’ı ile dünya ve ahiret saadetine kavuşmanın mümkün olmayacağını her akıllı insanın idrak etmesi gerekir. İslamsız saadet olmaz. Bu Allah’ın kesin bir hükmüdür. Siyaset ve iktidar işi İslam’la olmaz diyenler, ABD ve İsrail’i stratejik müttefik edinip Siyonizm’e hizmet edenler, bu zilleti büyük bir paye olarak görebiliyorlar. Samimi hiçbir Müslüman, bu zillete düşmez.

BU TAKLİTÇİLER

Tevrat ve İncil’i tahrif edenleri taklit ederek, onların yolunda yürüyenler, onlar gibi İslam’ı bağlamından koparmak için birçok yollar kullanıyorlar. Tahrif yoluyla, İslam’ı sulandırıyorlar. Tahrif; geri........

© Milli Gazete


Get it on Google Play