Bismillahirrahmanirrahim

Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah’a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz.

Bu yazımda bazı sorular üzerinden, Müslüman’ız diyenler olarak birlikte bir nefis muhasebesi yapmaya ne dersiniz! Peygamberimiz Mekke’nin fethine 10 bin kişilik bir orduyla katıldı. Ordu Mekke yakınlarında Merruzzehran vadisinde konakladı. Peygamberimiz, her bir sahabeden bir ateş yakmasını istedi. Ve her bir sahabe bir ateş yaktı ve bir anda on bin ateş yakıldı. Soru şu: O gün, Peygamberimizin ordusunu, günümüzün Müslümanları bugünkü halleriyle oluşturmuş olsaydı, Peygamberimizin ateş yakma emrine kaç kişi uyardı? Emredilen o ateşi yakar mıydı, yoksa 10 bin ateş yakmaya ne gerek var, israf haramdır, her on kişiden birisi yaksa yeter, çölün ortasında ateş yakacak odunu nereden bulacağız, bu mümkün değil mi derdi. İyi düşünerek lütfen herkes kendi cevabını versin. Cihat, imanın aksiyonudur. İtaat ve biat ise cihadın esasıdır. Bu muhasebeyi, herkesten daha çok, biz Milli Görüş mensuplarının yapması gerekir sanırım. Biz emredilen görevlerimizi ne kadar yaptık? Hesaba çekilmeden önce kendi nefsimizi hesaba çekmemiz emredilmişken, bu muhasebeyi yapalım. Şöyle ki, bir ilçede bir belediye bakan adayı, asıl yedek 9+9=18, belediye meclis üyesi adayı, 2+2=4 il encümen adayı göstermemiz gerekirken; 1 belediye başkan adayı, üç belediye meclis üyesi adayı, 1 il encümen adayı göstermiş isek, biz emredileni yapmış sayılır mıyız? Hepimiz bunun muhasebesini yapmalıyız. Görevini eksiksiz yapandan Allah razı olsun… Mümkünattan olan bir şeye, olmuyor demek, izahı zor bir hatalı davranıştır. Allah’tan zafer istiyorsak, emredileni, amasız ve fakatsız yerine getirmek zorunda olduğumuzu unutmamız gerekir.

DÜNYA

Dünya hayatı oyun ve eğlenceden ibarettir. Hadid 20: “İyi bilin ki dünya hayatı bir oyun, eğlence, süs, aranızda öğünme, mal ve evlatta çoğalma yarışıdır…” Bu ayete göre dünya hayatının bu oyun ve eğlencesini hangi esaslara göre yapacağız? Akıllı olan insan elbette bunu Allah’ın rızası olan İslam’ın temel esaslarına göre yapar. Dünya hayatı ulaşılması gereken bir gaye değildir. Dünya hayatı, Allah’ın rızasını veya gazabını kazanma yeridir. Müslüman Allah’ın rızasını gözeten kimsedir. Bizler, verilen bütün nimetleri, Allah’ın rızasını kazanmak için kullanmak zorundayız. Bu nimetlerle Allah’ın gazabını kazanmaya çalışmak, ancak bir aldanmadır. Dünya hayatımız, ancak ahiret saadetini elde etmemiz içindir. Bu saadeti nasıl kazanacağız? Bu saadeti; yaratan, yaşatan, yöneten, hüküm sahibi olan Allah’ın, Kur’an’da bize bildirdiği emir ve yasaklarına uyarak, muallim, rehber ve lider olarak gönderdiği peygamberimizin sünnetine tabi olarak kazanabiliriz. İslam, iddialaşmak ve inatlaşmak dini değildir. İmanı, salih amelle ispat etme dinidir. İstiyorsan talip olacaksın, zorluklarına katlanacak, asla şikâyetçi olmayacaksın. El aldığının elini kırmayacak, sırtını dayadığın duvarı yıkmayacak, asla haddini aşmayacaksın. Her daim yanında olanları, yolda bulduklarınla değiştirmeyeceksin. Üç günlük dünyada, bencil davranarak benliğini, mümin kardeşlerini hor ve hakir görerek üç paralık etmeyeceksin. Bir ateş yakmışsan o ateşi yine sen söndüreceksin. Dünyada, kırarak, dökerek bir şey elde edersin ama sonunda kırılan dökülen sen olursun. Hesap gününde hesap, kimsenin hesabına göre değil, Allah’ın hesabına göredir, bilesin. Çok basit gibi gördüğün bir konuda kardeşinin gönlünü kırarsın ama bedelini ağır ödersin. İslam, senin zannettiğin değil, Allah’ın indirdiğidir. Zannettiğin şeyi İslam bilirsen, İslam’dan tabi tutulduğun imtihanı kaybedersin. İsraf haramdır, en büyük israf, dünya hayatını İslamsız yaşamaktır. Üzersen üzülürsün, yok sayarsan, yok olursun. Şeytana Allah şeytan demişse, sen şeytan demeden kimseye, şeytanı anlatamazsın.

MÜSLÜMAN’IM DEMEK

Müslüman Allah’a ve İslam’a iman eden, Allah ve Resulünün emirlerine teslim olmuş kimsedir. Allah’ın emri İslam’dır, bir hayat nizamıdır ve bir medeniyettir. İslam’ı bir hayat nizamı olarak görüp kabullenen her Müslüman, hayata ikamesi için cihat etmekle mükelleftir. Cihat; İslam ile insan arasına konulmuş bütün engelleri ortadan kaldırmak, insanı İslam ile buluşturmak ve hayatın tamamında yaşanan bir nizam olması için tek bir ümmet, ordu ve teşkilat halinde yapılan çalışmaların tamamıdır. Bu çalışmalar nafile ve keyfi olan çalışmalar da değildir. Aksine ben Müslüman’ım, İslam’a bağlıyım, cihat ibadetini de sıhhatinin ve edasının şartlarını bilip yapmak durumundayım inancında olanlar için bir zorunluluktur. Kur’an’ı; emirlerini öğrenip yaşamak için okuyan herkes, takatinin sonuna kadar davasının delisi olarak cihat eder. Müslüman’ım demek; “benim hayatım iman ve cihattır” demektir. Peygamberimiz bizleri uyarıyor: "Kim gaza, cihat etmeden ve gönlünde gaza, cihat etme arzusu taşımadan vefat ederse, bir tür nifak üzere ölür.” Yine peygamberimiz şöyle buyurmaktadır: “Şüphesiz ki insanlar zalimi görüp de onun zulmüne engel olmazlarsa, Allah’ın kendi katından göndereceği bir azabı hepsine umumileştirmesi yakındır.” Müslüman; cihatta, üretilmiş batıl bahanelerle gevşeklik de göstermez.

HATALI DAVRANIŞLAR

Cihat; ümmet, ordu ve teşkilat halinde yapılır, tek başına yapılmaz. Ümmet, ordu ve teşkilat olmak demek, bir lider etrafında Adil Bir Düzen kurmak için toplanmak demektir. Böyle bir topluluğun içinde olmak, itaat ve biat iledir. Bu iki farz yerine getirilmeden ümmet olunmaz. Biat; lider ile kadrosu arasında gerçekleşen bir cihat sözleşmesidir. Peygamberimiz iman etmiş erkek kadın herkesten biat almıştır. “Peygamberimiz ne yaptıysa biz onu yaparız” demek kolaydır. Bunu ispat etmek ise çok zordur. Bu konudaki naslar, ortadadır ve itaatsiz ve biatsız cihat olmaz. Ve zafer iman ve cihatla kazanılır. Selam hidayete tabi olanlara…

QOSHE - Zafer; zan ile değil iman ve cihatla kazanılır - İsmail Hakkı Akkiraz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Zafer; zan ile değil iman ve cihatla kazanılır

8 1
24.02.2024

Bismillahirrahmanirrahim

Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah’a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz.

Bu yazımda bazı sorular üzerinden, Müslüman’ız diyenler olarak birlikte bir nefis muhasebesi yapmaya ne dersiniz! Peygamberimiz Mekke’nin fethine 10 bin kişilik bir orduyla katıldı. Ordu Mekke yakınlarında Merruzzehran vadisinde konakladı. Peygamberimiz, her bir sahabeden bir ateş yakmasını istedi. Ve her bir sahabe bir ateş yaktı ve bir anda on bin ateş yakıldı. Soru şu: O gün, Peygamberimizin ordusunu, günümüzün Müslümanları bugünkü halleriyle oluşturmuş olsaydı, Peygamberimizin ateş yakma emrine kaç kişi uyardı? Emredilen o ateşi yakar mıydı, yoksa 10 bin ateş yakmaya ne gerek var, israf haramdır, her on kişiden birisi yaksa yeter, çölün ortasında ateş yakacak odunu nereden bulacağız, bu mümkün değil mi derdi. İyi düşünerek lütfen herkes kendi cevabını versin. Cihat, imanın aksiyonudur. İtaat ve biat ise cihadın esasıdır. Bu muhasebeyi, herkesten daha çok, biz Milli Görüş mensuplarının yapması gerekir sanırım. Biz emredilen görevlerimizi ne kadar yaptık? Hesaba çekilmeden önce kendi nefsimizi hesaba çekmemiz emredilmişken, bu muhasebeyi yapalım. Şöyle ki, bir ilçede bir belediye bakan adayı, asıl yedek 9 9=18, belediye meclis üyesi adayı, 2 2=4 il encümen adayı göstermemiz gerekirken; 1 belediye başkan adayı, üç belediye meclis üyesi adayı, 1 il encümen adayı göstermiş isek, biz emredileni yapmış sayılır mıyız? Hepimiz bunun muhasebesini yapmalıyız. Görevini eksiksiz yapandan Allah razı olsun… Mümkünattan olan bir şeye, olmuyor demek, izahı zor bir hatalı davranıştır. Allah’tan zafer istiyorsak, emredileni, amasız ve fakatsız yerine getirmek zorunda olduğumuzu unutmamız gerekir.

DÜNYA

Dünya hayatı oyun ve eğlenceden ibarettir. Hadid 20: “İyi bilin ki dünya hayatı bir oyun, eğlence, süs, aranızda öğünme, mal ve evlatta çoğalma yarışıdır…” Bu ayete göre dünya........

© Milli Gazete


Get it on Google Play