“Edebiyat Ortamı” dergisi Mart/Nisan 97. sayısında Ali Sali’nin “Yetimler Ordusu” adlı destan şiirini ek olarak verdi.

Bilindiği üzere “yetim”, babası ölmüş, babasız kalmış çocuğu tanımlar. Anası ölmüş, anasız kalan çocuk için ise “öksüz” tanımı yapılır. Fakat “öksüz” tanımı içine aynı zamanda, hem anası, hem babası ölmüş çocuk da girmektedir.

Şair Ali Sali, niçin “yetim” tanımını seçtiğini şiirde açıklamaktadır: “Yetimler şahının sanacağı altında/serinlemeye giden”lerin adeta genel adıdır bu. Bu bebeklerin kefeni ancak İdris Nebi tarafından biçilmektedir ve konulacakları yerleri kazmak üzere Kudüs’e, Filistin’e ve Gazze’ye yardıma gidilecektir. Ne var ki, oraya gidecek olanların bazı özgü nitelikleri öncelikle donanması gerekmektedir ki, bunları “İçindeki Zırh” başlığı altında betimler: Yanaklardan nehirler gibi süzülen Hakikat’in, bilgece bir hüzünle gövdeye akmasıyla kuşanılacak hüznün, içteki ürpermeyle, bunun “idrake” apaçık içselleştirilmesiyle, ayrıca “yoksunluğunu”n da “zırh” yapılması gerekmektedir. “çünkü emzirilmiş/menbaından balçığına üflenen/nefesin”, “gök sofrasından/doyurulmuş gök orduları” böylece oluşabilir.

Ancak “yetimler ordusu rüyası”, düşlerde değişmez, gün ışığında erimez nitelikte “Gazze”ye götürülür, Kudüs’e, Aksa’ya doğru yola çıkar ve bu “fısıltıyla gelir yağmurlar” misali. Bu yağmurları akılla, kalble takip edilirler ve bunlar “şahitlik etmeye geç kalma”mak şarttır (age, s. 10-11).

Eğer bu orduya çağrı yapılırsa, “melekler de gelir”;

“kahvehanelerden toplayıp bizi

içimize götürsün bu fısıltı

damarlarımızın o dar sokaklarına

o dar sokaklarda yaşanan

ıtırıyla mest olunan

geyik göbeği çiçeklerinin

şahitlik nidalarına”

Böylece;

“iki parmağın arasındadır kaderin

duyuran çiçeğin ıtırını

solgun ve utangaçtır üstelik

çiçeğin de kaderin de sahibinin

dağıtmak sana nasiptir

bil göğün ve yerin ordularıyla

birlikte hareket eder

yetimler ordusu

bir toplama kampına dönüşen

böceklerin istila ettiği

lanetlenmiş kavmin meskeni”ne, içte köze dönüşmüş “nefret” ile yağmur halinde akılmalı “yüzü olmayan melunun” üzerine (age, s. 12-13).

Ancak girişine işaret ettiğimiz “Yetimler Ordusu” şiiriyle Ali Sali, özelde Filistin, dolayısıyla Gazze bağlamında, Ortadoğu Müslüman halklarının bilinçaltında devinen var olma sorununa anlamlı ve oylumlu bir duyarlığa kaynak olarak atıfta bulunmaktadır. Sorunun, salt anlık heyecanları, kızgınlıkları, öfkeleri yatıştıran tepkilerin ötesinde, bir uygarlık sorunu ve var oluş sancısı boyutuyla kavranması gereğine vurgu yapmaktadır. Söz konusu duyarlığı dile getirdiği için Ali Sali’yi ve şiiri yayınlayan “Edebiyat Ortamı” dergisine emeği geçenleri kutluyorum.

QOSHE - “Yetimler ordusu” - İsmail Kıllıoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

“Yetimler ordusu”

9 0
03.04.2024

“Edebiyat Ortamı” dergisi Mart/Nisan 97. sayısında Ali Sali’nin “Yetimler Ordusu” adlı destan şiirini ek olarak verdi.

Bilindiği üzere “yetim”, babası ölmüş, babasız kalmış çocuğu tanımlar. Anası ölmüş, anasız kalan çocuk için ise “öksüz” tanımı yapılır. Fakat “öksüz” tanımı içine aynı zamanda, hem anası, hem babası ölmüş çocuk da girmektedir.

Şair Ali Sali, niçin “yetim” tanımını seçtiğini şiirde açıklamaktadır: “Yetimler şahının sanacağı altında/serinlemeye giden”lerin adeta genel adıdır bu. Bu bebeklerin kefeni ancak İdris Nebi tarafından biçilmektedir ve konulacakları yerleri kazmak üzere Kudüs’e, Filistin’e ve Gazze’ye yardıma gidilecektir. Ne var ki, oraya gidecek olanların bazı özgü nitelikleri öncelikle donanması gerekmektedir ki, bunları “İçindeki Zırh” başlığı altında betimler: Yanaklardan nehirler gibi süzülen Hakikat’in, bilgece bir hüzünle gövdeye akmasıyla kuşanılacak hüznün,........

© Milli Gazete


Get it on Google Play