“Anayasanın üstünlüğüne dayanmayan bir demokrasi er, geç oligarşiye istihale etmiye mahkumdur.”

Bu cümle, Anayasa Hukukçusu rahmetli Ali Fuat Başgil (1893-1967)’in “Esas Teşkilat Hukuku-I”(Baha Matbaası, İstanbul 1960) adlı eserinde yer alır (s.2).

Ali Fuat Başgil, ilk ve ortaokulu Çarşamba-İstanbul’da okur, 1914’te I. Dünya Savaşı’na katılarak dört yıl Kafkas cephesinde çarpışır. Savaş sonrasında Fransa’ya giderek Paris Buffone Lisesi’ni bitirir (1921), Grenoble Hukuk Fakültesi’nde mezun olur (1925). Paris Hukuk Fakültesi’nde Boğazlar sorununa ilişkin teziyle hukuk doktoru olur(1928). Türkiye’ye döndüğünde (1930), Maarif Vekaleti Yüksek Tedrisat Umum Müdürlüğü’nde, yani Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Öğretim Genel Müdürlüğü’nde şube müdürlüğüne atanır. Ankara Hukuk Mektebi (şimdiki Hukuk Fakültesi)’nde doçent (1931) ve arkasında profesör olur(1932). 1933’te İstanbul Hukuk Fakültesi Anayasa profesörlüğüne, 1936’da İstanbul Yüksek İktisat ve Ticaret Mektebi (şimdiki Marmara Üniversitesi) müdürlüğüne atanır. 1937’de Hatay’ın bağımsızlığı konusunda Cenevre’de toplanan Milletler Cemiyeti komisyonunda Türk Heyeti’ne hukuk danışmanlığı yapar. 1937’de Hukuk Fakültesi dekanı, 1942’de Siyasal Bilgiler Okulu’na müdür olarak atanır. Ancak bir yıl sonra görevinden ayrılarak İstanbul Hukuk Fakültesi’ne döner. 1947 yılında Hür Fikirleri Yayma Cemiyeti’ni kurarak çok partili dönemde Demokrat Parti’yi destekler. Ekim 1960’ta üniversiteden uzaklaştırılır ve DP lehine propaganda yaptığı gerekçesiyle yargılanıp beraat eder. Ekim 1961’de Adalet Partisi’nden Samsun senatörü seçilir. Cemal Gürsel’e karşı Cumhurbaşkanlığı’na aday olursa da baskılar sonucu senatörlükten çekilmek zorunda kalır. 1962’de İsviçre’ye giderek Cenevre Üniversitesi Türk Tarihi ve Dili Kürsüsü’nde dersler veririr. 1964’te Türkiye’ye dönerek Ekim 1965’te AP’den İstanbul milletvekili seçilir. Tek Parti döneminde CHP’ye, 1960 sonrasında 27 Mayıs hareketine karşı oluşu ve özellikle laiklik anlayışına yönelttiği eleştirilerle dikkat çeker.

Esas Teşkilat Hukuku Dersleri (1934), Hukuk’un Ana Meseleleri ve Müesseseleri (1936), Demokrasi ve Hürriyet (1949), Din Nedir? Din Hürriyeti ve Laiklik Ne Demektir? 81954, Türkiye Siyasi Rejimi ve Anayasa Prensipleri (1957), Esas Teşkilat Hukuku (1960), Demokrasi Yolunda (1961), 27 Mayıs İhtilali ve Sebepleri (1966) adlı eserleri de yazmıştır.

Ne var ki, bu eserlerini yeni baskıları yapılmadığı gibi, düşünceleri üzerinde yeterince durulduğu da söylenemez. Öyle ki, birkaç yıl önce, bir vakıf üniversitesinde Anayasa dersleri veren bir öğretim üyesine Başgil’in söz konusu eserinden söz ettiğimde, değil bilmek, adeta Başgil adını ilk defa duyuyor gibiydi. Üstelik Başgil’in kürsüsünde yetişmiş Tarık Zafer Tunaya’yı ve Anayasaya ilişkin kitabını bile ilk defa duyuyordu. Oysa İstanbul Hukuk mezunuydu ve doktorasını da burada yapmıştı. Bu kadar ilgisizliği karşısında, adeta dilimi yutmuş gibi hissetmiştim.

Başgil, söz konusu eserinde “Esas Teşkilat Hukuku”, “Teşkilatı Esasiye Kanunu”, “Esas Teşkilat Kanunu” , “Esasiye Hukuku”, “Esasi Hukuk”, “Esas Hukuk”, “Ana Hukuk”, “Devlet Ana Hukuku” ve “Ana yasa” kavramları üzerinde irdelemelerde bulunur. “Anayasa” kavramını, “Lügati fasihten yeğdir galatı meşhur” “fehvasınca” kullanılmasını hoşgörüyle karşılar.

Bütün bunlara rağmen “Anayasa”, hala bir sorun olarak siyaset dünyamızda, görev ve yetkilerin hukuka, Anayasaya uyguna uygun kullanılıp kullanılmadığı muhasebesi yapılmadan, ısıtılarak yerli yersiz gündeme sokulup durmaktadır. Bunun ön şartı, hukuk bilinci, hukuk inancı, hukuka saygı olduğu ne yazık ki, göz ardı edilmektedir, edile gelmiştir de. Unutulan genel geçer bir ilke, hukukun, ihlal edildiğinde, dahası yokluğunda, zorunlu olarak varlığını duyumsatmasıdır.

QOSHE - Bugünün geçmişi-III - İsmail Kıllıoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bugünün geçmişi-III

8 0
17.04.2024

“Anayasanın üstünlüğüne dayanmayan bir demokrasi er, geç oligarşiye istihale etmiye mahkumdur.”

Bu cümle, Anayasa Hukukçusu rahmetli Ali Fuat Başgil (1893-1967)’in “Esas Teşkilat Hukuku-I”(Baha Matbaası, İstanbul 1960) adlı eserinde yer alır (s.2).

Ali Fuat Başgil, ilk ve ortaokulu Çarşamba-İstanbul’da okur, 1914’te I. Dünya Savaşı’na katılarak dört yıl Kafkas cephesinde çarpışır. Savaş sonrasında Fransa’ya giderek Paris Buffone Lisesi’ni bitirir (1921), Grenoble Hukuk Fakültesi’nde mezun olur (1925). Paris Hukuk Fakültesi’nde Boğazlar sorununa ilişkin teziyle hukuk doktoru olur(1928). Türkiye’ye döndüğünde (1930), Maarif Vekaleti Yüksek Tedrisat Umum Müdürlüğü’nde, yani Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Öğretim Genel Müdürlüğü’nde şube müdürlüğüne atanır. Ankara Hukuk Mektebi (şimdiki Hukuk Fakültesi)’nde doçent (1931) ve arkasında profesör olur(1932). 1933’te İstanbul Hukuk Fakültesi Anayasa profesörlüğüne, 1936’da İstanbul Yüksek İktisat ve Ticaret Mektebi (şimdiki Marmara Üniversitesi) müdürlüğüne atanır. 1937’de Hatay’ın bağımsızlığı konusunda Cenevre’de toplanan Milletler Cemiyeti komisyonunda Türk Heyeti’ne hukuk danışmanlığı yapar. 1937’de Hukuk Fakültesi dekanı, 1942’de Siyasal Bilgiler Okulu’na müdür olarak........

© Milli Gazete


Get it on Google Play