Hayat şartlarının, dünü, bugün aranır hale soktuğu, ama yöneticilerin çözüm yerine masal anlatır bir tavır sergilediği ortamda, insanların ve toplumun normal bir davranış göstermesi beklenemez. Üstelik siyaset, karşılaşılan ve yaşanmakta olan sorunlara, en azından duyarlılık içinde olduğunu hissettirici bir tutum içinde olduğunu göstermesi gerekirken, anlamsız sayılacak tartışmalara kapı aralamaya çabalıyorsa, kaçınılmaz olarak normal davranış beklentisi de “anomi”ye evrilmeye başlar. Sözgelimi ev sahibi, kiracıyı çıkartmak için, yasal yollara başvurmak yerine, daireyi ateşe verir veya kapısını sırtlayıp götürür. Husumetli oldukları aileyle barışmak üzere bir araya geldikleri yemekli toplantıda basit bir bahaneyle sopalarla birbirlerine girerler veya çektikleri silahlarla rastgele açtıkları ateşlerle balkondaki komşu kadını öldürürler. Bir diğeri, trafikte, kendisine yol vermediğini sandığı bir sürücünün yolunu kesip hemen oracıkta infazını gerçekleştirir. Karısıyla iki çocuğunu öldürmekle yetinmeyerek kendi başına da bir kurşun sıkarak intihar eden, işsizlik veya borçlarını ödeyememe sorununu kendince çözmüş olur. Yıllarca süren bölücü terörle mücadelede bugün şu kadar bölücünün öldürüldüğü haberi, acele satılık daire ilanı kadar ilgi görmez. Yürürlükteki (mer’i) yasa hükümlerince, uygulayıcıların “görev” ve “yetki” alanları açıkça tanımlanmış olsa bile, denetleyici konumda bulunan yüksek yargı organları, “vaz-ı kanun”, kanun koyucu yetkisini “ihraz” ederek “hüküm bina etme” hevesine düşer… Ve “ne idük”, nasıl bir “ahval ü şerait içreyiz” sorusu bile sorulamaz.

Bütün bunlara karşılık, sabır, tahammül ve metanet içinde olmak gerekmektedir. Kitaplara başvurmak, onların dünyasına bakmak, umut verici ortamlarına sığınmak, en azından kendimize çekidüzen vermemize, sağlıklı düşünebilmemize yardımcı olurlar. Çaresizliği, öfkeyi, kızgınlığı yatıştırmaya yol açarlar.

“Öykümüzün Sınır Taşları” başlığıyla Necip Tosun’un, “Türkçenin En İyi 100 Öykü Kitabı”, ilk bir adımı atmada yardımcı olabilir (Dedalus Kitap, İstanbul 2016). Gerçekten, yüz öykü yazarının yüzlerce kitabı arasında, Türk öykücülüğünün gelişim sürecinde belirleyici nitelik taşıyan yüz kitabın seçimi başlı başına bir dikkat ve çabayı gerektirir. Ayrıca seçilen bu kitapların dışında kalan öykü kitaplarının okunmuş olması ayrı yoğun emek harcanması demektir.

Sanırım seçki yapılmasında gözetilen dikkat ve özen yanında, seçilen kitap ile birlikte öykü yazarının sanat ve öykü anlayışı açısından ele alınıp değerlendirilmesi, yerine göre karşılaştırılma yapılması, ilgililer ve okuyucular bakımından yararlı bilgiler edinmesine de katkı sağlar niteliktedir.

Şiir antolojileri, güldesteleri veya seçkileri bolca yapıla gelmiştir edebiyat alanında. Buna karşılık öykü alanında da bu türden çalışmalar gerçekleştirilmiş olsa bile, sınırlı konumda kalmıştır. Tahir Alangu “Cumhuriyetten Sonra Hikâye ve Roman” (3 Cilt, İstanbul 1965/68) derlemesiyle bu alanda önemli bir çalışma ortaya koymuştu. Dolayısıyla Alangu, sadece Cumhuriyet dönemiyle derlemesini sınırlandırmıştı. Necip Tosun ise Batı edebiyatı bağlamında ilk öykü yazımından başlayarak günümüze kadar gelen, ancak öykücülüğümüz sürecinde farklı deneyimler, yönelimler, çığırlar içinde ortaya konulan öykülere yer vermiştir. Verdiği yoğun ve yorucu emeği karşısında Tosun’a teşekkür etmek, kalemine sağlık dilemek, bir vefa borcu sayılmalıdır.

Bir başka çalışma, Ay Vakti dergisini sabırlı ve dikkatli tutumuyla sürdüren Şeref Akbaba’nın, “Ay Vaktinde Konuşmalar-1” derlemesidir (İstanbul 2005). Derlemede, bugün aramızda olmayan bazı yazarların sanat anlayışlarını, düşünce ve görüşlerini öğrenmede yardımcı nitelikte olan bu çalışma, sadece söyleşi yapılanların değil, genel olarak düşünce, sanat ve edebiyat dünyamız hakkında belli bir bakış açısı kazanmamızı da sağlayacak niteliktedir. Akbaba’nın çabası da teşekkürü bihakkın hak etmektedir.

QOSHE - Kitaplara Sığınmak - İsmail Kıllıoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kitaplara Sığınmak

19 0
15.11.2023

Hayat şartlarının, dünü, bugün aranır hale soktuğu, ama yöneticilerin çözüm yerine masal anlatır bir tavır sergilediği ortamda, insanların ve toplumun normal bir davranış göstermesi beklenemez. Üstelik siyaset, karşılaşılan ve yaşanmakta olan sorunlara, en azından duyarlılık içinde olduğunu hissettirici bir tutum içinde olduğunu göstermesi gerekirken, anlamsız sayılacak tartışmalara kapı aralamaya çabalıyorsa, kaçınılmaz olarak normal davranış beklentisi de “anomi”ye evrilmeye başlar. Sözgelimi ev sahibi, kiracıyı çıkartmak için, yasal yollara başvurmak yerine, daireyi ateşe verir veya kapısını sırtlayıp götürür. Husumetli oldukları aileyle barışmak üzere bir araya geldikleri yemekli toplantıda basit bir bahaneyle sopalarla birbirlerine girerler veya çektikleri silahlarla rastgele açtıkları ateşlerle balkondaki komşu kadını öldürürler. Bir diğeri, trafikte, kendisine yol vermediğini sandığı bir sürücünün yolunu kesip hemen oracıkta infazını gerçekleştirir. Karısıyla iki çocuğunu öldürmekle yetinmeyerek kendi başına da bir kurşun sıkarak intihar eden, işsizlik veya borçlarını ödeyememe sorununu kendince çözmüş olur. Yıllarca süren bölücü terörle mücadelede bugün şu kadar bölücünün öldürüldüğü haberi, acele satılık daire ilanı kadar ilgi görmez. Yürürlükteki (mer’i) yasa hükümlerince, uygulayıcıların “görev”........

© Milli Gazete


Get it on Google Play