Uzun bir yolculuğun ardından yorgunluk mu, ağırlık mı dersiniz bilmem ama üzerimizde oluşan ağırlığı yolculuğumuza eşlik eden notlarla gidermek istedim. Çünkü yolculuğun da kendine has bir ağırlığı var. Yoruyor. Hele böylesi uzun bir yolculuk daha çok yoruyor. Bazen günleri ıskaladık, bazen hayat nöbetinde öncelikler değişti mecburen geride kaldık, yetişemedik. Ama yazmak her zaman iyi geldi. İyileştirici bir tarafı bizi, hep gelip buldu. Artık yeni bir yıl ve yeni bir sayfaya başladık. Umarım herkes için hayırlı, sağlıklı ve güzel bir yıl olur. Zalimlerin değil mazlumların, sahtelerin değil hakikilerin yılı olur. Muhabbetlerimle. Hoşça bakın zatınıza…
*
Her insan kendisi için, kendi amaçlarına erişmek için özgürlükten faydalanır, bu veya şu hareketi şimdi yapıp yapmayacağını bütün varlığıyla duyar ama onu yapar yapmaz belli bir anın içinde yapılan bu hareket geri alınamaz olur, tarihin malı olur ki burada onun özgür değil, önceden belirlenmiş bir anlamı vardır. Her insanda hayatın iki tarafı vardır: Birincisi kişisel hayat, ki ilgilileri ne kadar soyutsa o kadar özgürdür; ikincisi içgüdüsel hayat, kovan hayatı, ki insan burada zorunlu olarak kanunların emrettiğini yerine getirir.
İnsan bilinçli olarak kendisi için yaşar ama tarihi, sosyal amaçlara ulaşmak için bilinçsiz bir alet olarak hizmet eder. İşlenen eylem geri alınamaz; insanın hareketleriyle aynı zaman içinde bir araya gelerek tarihi bir önem kazanır, insan sosyal merdivende de ne kadar yüksekte durursa, büyük insanlarla ne kadar ilişkideyse başka insanlar üzerinde o kadar nüfuzludur, her hareketinin önceden belirlenişi, zorunluluğu o kadar açıktır. (Tolstoy / Can Yayınları Savaş ve Barış Cilt II syf. 14-15)
*
Bugün bir şeyi arzularsın, yarın kendini parçalarcasına, büyük bir tutkuyla arzuladığın için yüzün kızarır, dileğin gerçekleştiği için hayata lanet okursun. İşte, hayat yolunda başına buyruk ve kibirle yürümenin, keyfine göre hareket etmenin sonu budur. İnsan bastığı yeri yoklaya yoklaya yürümeli, birçok şeye gözünü kapamalı, mutluluk düşleri görmemeli, mutluluğu kaçırdığında şikâyet, isyan etmeye kalkışmamalı… İşte hayat budur! (Gonçarov- Oblomov / Yordam Edebiyat Yayınları syf. 318)
*
İrade gücü, apaçık ve aşikâr bir şekilde gerçekleştiğinde üç merhale belirir: Birincisi tartışma, ikincisi karar, üçüncüsü de icra, yani kararın uygulanmasıdır. Bu üç merhaleden en önemlisi karardır. Tartışma, kararın ortaya çıkmasına hizmet eder. Karar haline gelen bir tartışma da hemen kediliğinden üçüncü merhaleye dahil olur, yani icra aşamasına girer. (İbrahim Ethem / Ketebe Yayınları İrade Terbiyesi syf. 87)
*
Faşizm sıraya girmektir. Hizaya gelmektir. Mecburen selam vermektir. Gölgenden korkmaktır. Umudun bitmesi, iyiliğin yenilmesidir. Sınıfta, sokakta, çarşıda, evde ve artık üzerinde yürünmesinden bile korkulan meydanlardır. Âmâ zor oyunu bozar ve insanlık tarihi, zalimlerle mazlumların mücadele tarihidir. (Ercan Kesal- Cin Aynası / İletişim Yayınları syf. 119)
*
İnsanın tabii hali insanlarla yaşamak. Ama her insan için, başka bir insan rakiptir, rakip yani düşman. Herkes amacına varmaktan aynı derecede ümitlidir; başkasını yok etmeye veya boyunduruk altına almaya çalışır. Sonu gelmeyen bir savaş: kişinin kişi ile, herkesin herkesle savaşı. İnsanlar ömür boyu ölüm korkusuyla karşı karşıyadır, ölüm korkusu ve ölüm tehlikesiyle. Hayat “yalnızlık içinde geçer, kaba, hayvanca ve kısacık bir hayat.” Hiçbir hakkı tanımayan, çetin amansız bir savaş. (Cemil Meriç -Umrandan Uygarlığa / İletişim Yayınları syf. 200-201)
*
Mü’min’in görevi, Amentüyü bir ilaç prospektüsü gibi ezberlemek değil, acı gibi gelse de ilacı içer gibi onu ruhuna geçirmesidir, onunla ruhunu özdeşleştirmesidir. İçilen ilacın bir süre sonra, kanda, damarlarda ya da uzuvlarda kendini belli etmesi gibi, ruha geçirilen İslam bildirisi de insanın tutum ve davranışında, ahlak ve eyleminde kendini gösterecektir. Ve bildirinin belki yavaş yavaş, fakat derinden işleyen etkisi yerleşiklik kazanıp süreklileşti mi, bir iç disiplin halini alacaktır. (Sezai Karakoç- Diriliş Muştusu / Diriliş Yayınları syf. 42-43)
*
Teslimiyet, hayatın çözülemezlik ve manasızlığından insani ve vakarlı tek çıkış yoludur; isyansız, yeissiz, nihilizmsiz, intiharsız tek çare… Teslimiyet, hayatın kaçınılmaz olarak getirdiği sıkıntılarda alelade bir insanın kendini kahraman gibi hissetmesi veya vazifesini yapmış ve kaderine razı olmuş bir şehidin zihniyetidir. İslam, kanunlarına, emir ve yasaklarına, beden ve ruhtan talep ettiği gayrete göre değil; bunun hepsini kapsayan ve aşan bir şeye göre, marifetinin bir anına, ruhun zamanla yarışma kuvvetine, var oluşun getirebileceği her şeye tahammül etmeye, rızaya, yani tek kelimeyle Allah’a teslimiyetin hakikatine göre adlandırılmıştır. Ey teslimiyet! Senin adın İslam’dır. (Aliya İzzetbegoviç- Doğu Batı Arasında İslam / Klasik Yayınları syf. 360-361)
*
Biz, her şeye hayret eden bir millet olduğumuz için albayım, sevinç ve şaşkınlıkla ellerimiz çırpıyoruz. Zaten biz her zaman alkışlarız. Beğensek de beğenmesek de oyumuzu versek de vermesek de her şeyi oyun sandığımız için durmadan ellerimizi çırparız. (Oğuz Atay / İletişim Yayınları Korkuyu Beklerken syf. 146-147)
*
Pişmanlık, insanın kendi tanımında duyduğu rahatsızlıktır. Tövbe insanın bir önceki tanımını reddetmesi, kendisini yeniden tanımlamasıdır. Eğer davranışları insanı pişmanlığa ve tövbeye değil, hoşnutluğa götürüyorsa, insan kendi tanımına sahip çıkıyor demektir. İnsanın doğru yaptığına inanması, kendi hakkındaki tasavvurunun doğruluğuna inanmasına eşittir. İnsanın kendi hakkındaki tasavvuru bir zan da olabilir, bir gerçek de... (İsmet Özel- Üç Zor Mesele / Tiyo Yayınları syf. 246)
*
Dünyada açık yüreklilikten zor ve övmeden kolay bir şey yoktur. Açık yüreklilikte yüzde bir değerinde bile olsa, bir nota falsolu oldu mu, uyumsuzluk hemen fark edilir; övmede ise, baştan sona bütün notalar falsolu olsa, yine de kulağa hoş gelir, zevkle dinlenir. Övgü ne kadar kaba olursa olsun, yine de en azından yarısı, övülene gerçek gibi gelir ve bu toplumun her katmanında böyledir. (Dostoyevski- Suç ve Ceza / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları syf. 595)

QOSHE - Okuma notları 3 - Mehmet Biten
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Okuma notları 3

12 0
07.01.2024

Uzun bir yolculuğun ardından yorgunluk mu, ağırlık mı dersiniz bilmem ama üzerimizde oluşan ağırlığı yolculuğumuza eşlik eden notlarla gidermek istedim. Çünkü yolculuğun da kendine has bir ağırlığı var. Yoruyor. Hele böylesi uzun bir yolculuk daha çok yoruyor. Bazen günleri ıskaladık, bazen hayat nöbetinde öncelikler değişti mecburen geride kaldık, yetişemedik. Ama yazmak her zaman iyi geldi. İyileştirici bir tarafı bizi, hep gelip buldu. Artık yeni bir yıl ve yeni bir sayfaya başladık. Umarım herkes için hayırlı, sağlıklı ve güzel bir yıl olur. Zalimlerin değil mazlumların, sahtelerin değil hakikilerin yılı olur. Muhabbetlerimle. Hoşça bakın zatınıza…
*
Her insan kendisi için, kendi amaçlarına erişmek için özgürlükten faydalanır, bu veya şu hareketi şimdi yapıp yapmayacağını bütün varlığıyla duyar ama onu yapar yapmaz belli bir anın içinde yapılan bu hareket geri alınamaz olur, tarihin malı olur ki burada onun özgür değil, önceden belirlenmiş bir anlamı vardır. Her insanda hayatın iki tarafı vardır: Birincisi kişisel hayat, ki ilgilileri ne kadar soyutsa o kadar özgürdür; ikincisi içgüdüsel hayat, kovan hayatı, ki insan burada zorunlu olarak kanunların emrettiğini yerine getirir.
İnsan bilinçli olarak kendisi için yaşar ama tarihi, sosyal amaçlara ulaşmak için bilinçsiz bir alet olarak hizmet eder. İşlenen eylem geri alınamaz; insanın hareketleriyle aynı zaman içinde bir araya gelerek tarihi bir önem kazanır, insan sosyal merdivende de ne kadar yüksekte durursa, büyük insanlarla ne kadar ilişkideyse başka insanlar üzerinde o kadar nüfuzludur, her hareketinin önceden belirlenişi, zorunluluğu o kadar açıktır. (Tolstoy / Can Yayınları Savaş ve Barış Cilt II syf. 14-15)
*
Bugün bir şeyi arzularsın, yarın kendini parçalarcasına, büyük bir tutkuyla arzuladığın için yüzün kızarır, dileğin gerçekleştiği için hayata lanet okursun. İşte, hayat yolunda başına buyruk ve kibirle yürümenin, keyfine göre hareket etmenin sonu budur. İnsan bastığı yeri yoklaya yoklaya yürümeli, birçok şeye gözünü kapamalı, mutluluk düşleri görmemeli, mutluluğu........

© Milli Gazete


Get it on Google Play