Bombalarla yıktıkları evin,
Yıkıntılar arasında parlayan,
Pembe antika halısını sırtlarına vurup,
Sırtlanca sırıtarak çalıyorlar.
Şehit bebeğin yatağının ucunda duran,
En sevdiği oyuncağını çalıyorlar.
Yaralı çocuğu gözyaşlarına gark eden,
Okul çantasını çalıyorlar.
Öldürdükleri kadının,
Son nefesini vermesini beklemeden,
Boynunu kırarak pırlanta kolyesini çalıyorlar.
Yaşlı neneyi tekmelerle darp edip,
Kolundaki tek bileziği,
Mermerşahî kefenlik kumaşını çalıyorlar,
İhtiyar adamın giymeye kıyamadığı,
Sadece cumalarda sırtına taktığı,
En yeni Harmâniyeyi çalıyorlar.
Dahmeleri talan edip,
Mezar taşlarını çalıyorlar.
Evlerinden dışarı çıkardıkları,
Masumların konutlarını çalıyorlar.
Dişleri tırnakları ile yetiştirdikleri,
Zeytin ağaçlarını çalıyorlar.
Bütün bireylerini katlettikleri ailenin,
Garajdaki arabasını çalıyorlar.
Genç kızların göz nuru ile yaptıkları elişlerini,
Gelinlik çeyizlerini çalıyorlar.
Delikanlının gözü gibi baktığı,
Yeni tamir ettiği bisikletini çalıyorlar,
Tarlalarda toplanmamış narları,
El sürülmemiş hurmaları çalıyorlar,
Yıkık mescidin,
Çökmüş tavanında asılı kalmış,
Kandilleri çalıyorlar.
Ağıllardaki koyunları,
Kümeslerdeki tavukları çalıyorlar.
Erkekleri toplayıp araziye,
Çırılçıplak soyup,
Onurlarını çalıyorlar,
Çocukların anne babalarını öldürüp,
Bir sofra başında bir daha toplanamayacakları,
Mutluluk masallarını çalıyorlar.
Bebeklerin ellerini ayaklarını kesip,
Yürüme hayallerini çalıyorlar.
Binlerce masumu katledip,
Hayatlarını çalıyorlar,
Fakat şehitlerin yüzlerindeki gülümsemeyi,
Yahudi’yi hırsından kahreden tebessümü çalamıyorlar.
Bir annenin bağrına bastığı yavrusunun
Ciğerine çektiği cennet kokusunu çalamıyorlar.
Babanın evladına son kez sarılıp da,
Onu kara toprağa değil de,
Düğüne uğurlarcasına sökün eden,
Sevincini çalamıyorlar.
Al kanlarla ellerine kına yakılmış şehitlerin,
Huzurlu gülüşlerinin gördüğü,
Gökyüzünde yıldızlar arasında,
Parlayan isimlerini çalamıyorlar.
Meleklerin gıptayla izlediği Filistinli şehitlerin
Elmas makamlarını çalamıyorlar.