Toplumlar ile yöneticilerin ilişkisinde itirazlar, eleştiriler, tepkiler önemli bir yer tutar/tutmalıdır. Eğer bir toplumda sesliden itirazlar ya da sessizden homurdanmalar yer ediniyorsa bir memnuniyetsizlik söz konusudur. Bu memnuniyetsizliği dile getirecek merci toplumsal baskı unsurlarıdır. Sivil Toplum Kuruluşları, yazarlar, akademisyenler, gazeteciler, sanatçılar, siyasetle iştigal edenler gibi toplumun yön verecek kişi ve kurumların bu memnuniyetsizliği yüksek sesle dile getirmeleri gerekiyor. İtirazın konusu kadar, sesin yüksekliği, muhatabı ve içeriği de önemlidir. Çünkü itiraz adına öyle sesler yükseliyor ki, ya içerikten yoksun kalıyor ya da buharlaşıp muhatabına ulaşmadığı gibi kimse de üstüne alınmıyor.

İtirazın amacına ulaşabilmesi için üç temel unsurdan söz edebiliriz. Bunlar; kamuoyunda yüksek sesle dile getirilmesi, öznenin alenileştirilmesi ve itirazın eylemle desteklenmesidir. Bunlar yapılmadığı sürece yapılan itirazın amacı sonuca ulaşmak değil, kendini itiraz eden alanda konumlandırmaktır. Bu hem vicdani tatminini sağlarken hem de başkalarının gözünde değerini korumayı amaçlar. Özellikle iktidara yakın yazar, akademisyen, gazeteci, sanatçı ve sivil toplum kuruluşu mensuplarının İsrail vahşetine karşı son günlerdeki tutumu buna en güzel örnektir.

Özellikle son zamanlarda dozajını artıran İsrail vahşetine karşı önce ferdi tepkiler gelmeye başladı. Sonra sivil toplum kuruluşları sesini yükseltti. Müslüman ülkelerin temsilcileri noktasında ise kınama mesajlarından öteye geçemeyen bir tepki söz konusuydu. Bu vahşetin aktörü olan İsrail’in büyükelçilikleri ve konsoloslukları önünde yapılan eylemler anlamlıydı, Irkçı Emperyalizmin paydaşları olan diğer ülkelere karşı gösterilen tepki önemliydi, ekonomik anlamda bu vahşet değirmenine su taşıyan firmaların boykot edilmesi gerekliydi. Ama Müslüman toplumlar kendi ülkelerinin yaptırımsız cılız tepkisine karşı baskı unsuru oluşturamadı. Bu durum Müslüman ülkelerin genelinde böyleydi ama ülkemizde durum daha bir sorunlu gözükmektedir.

Ülkemizde ortalama bir vatandaş için boykotsa boykot, eylemse eylem tepkileri yerini buldu. Ama ülkeyi yönetenleri harekete geçirebilecek içerikte bir itiraz ne yazık ki yükselmiyor. Muhalefet cephesinde buna dair itirazlar dillendirilmiş olsa da asıl itirazın iktidarın kendi tabanından yükselmesi önemlidir. Ne yazık ki, bu tabanı yönlendirecek isimlerden İsrail’e yaptırım noktasında herhangi bir itirazın gelmediğini görüyoruz. Başka ülkelerin yöneticileri ve politikalarına rahatlıkla tepki gösterenlerin devletin yaptırım gücüne rağmen kendi ülkelerindeki bu sessizliğe karşı sessiz kalmaları garip bir durum.

Aslında bakarsak kamuoyu önünde çok görünürler, sesleri çok çıkar. Ama itirazlarının içeriği amacı karşılayacak şekilde değildir, özneyi merkeze alarak sorumluluğunu hatırlatmazlar, itiraz edilen konuya dönük çözüm bulunmadığında bunun karşılığının verileceği yönünde bir eylemsel duruş göstermezler. Neticede dostlar alışverişte görsün duyarlılığı ile sorumluluğu üzerinden savmaya çalışırlar. Yaptırım olarak en basit devlet refleksini gösteremeyenlere ve malum ticaretin devam etmesine aldırış etmeyenlere karşı söz söyleyemeyenlerin ülkemizde Filistin hassasiyetine verdiği zarar hiç azımsanmamalıdır.

Herkesin yutkunduğu zamanda bu gerçekleri Meclis kürsüsünden dile getirirken vefat eden Hasan BİTMEZ abimizi de bu vesileyle rahmetle analım.

QOSHE - Dostlar Alışverişte Görsün Duyarlılığı - Muhammet Esiroğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Dostlar Alışverişte Görsün Duyarlılığı

9 0
17.12.2023

Toplumlar ile yöneticilerin ilişkisinde itirazlar, eleştiriler, tepkiler önemli bir yer tutar/tutmalıdır. Eğer bir toplumda sesliden itirazlar ya da sessizden homurdanmalar yer ediniyorsa bir memnuniyetsizlik söz konusudur. Bu memnuniyetsizliği dile getirecek merci toplumsal baskı unsurlarıdır. Sivil Toplum Kuruluşları, yazarlar, akademisyenler, gazeteciler, sanatçılar, siyasetle iştigal edenler gibi toplumun yön verecek kişi ve kurumların bu memnuniyetsizliği yüksek sesle dile getirmeleri gerekiyor. İtirazın konusu kadar, sesin yüksekliği, muhatabı ve içeriği de önemlidir. Çünkü itiraz adına öyle sesler yükseliyor ki, ya içerikten yoksun kalıyor ya da buharlaşıp muhatabına ulaşmadığı gibi kimse de üstüne alınmıyor.

İtirazın amacına ulaşabilmesi için üç temel unsurdan söz edebiliriz. Bunlar; kamuoyunda yüksek sesle dile getirilmesi, öznenin alenileştirilmesi ve itirazın eylemle desteklenmesidir. Bunlar yapılmadığı sürece yapılan itirazın amacı sonuca ulaşmak değil, kendini itiraz eden alanda konumlandırmaktır. Bu hem vicdani tatminini sağlarken hem de başkalarının gözünde değerini korumayı amaçlar. Özellikle iktidara yakın yazar,........

© Milli Gazete


Get it on Google Play