Bazı kavramlar insanla vardır. Hatta sadece insan tekiyle değil insanın oluşturduğu toplumsallık içerisinde ortaya çıkar. Özgürlük, sorumluluk ve düşünce de böyle kavramlardır. Tek başına yaşayan bir insanın özgürlük kavramıyla ilgili bir içeriği yoktur. Bir insan başka insanlar ve diğer canlı ya da cansız varlıklar olmadan sorumluluk duyacağı bir vasata sahip değildir. Aynı şekilde tek başınalık da düşünce ortaya çıkarmaz. Bu kavramların ortaya çıkması, doğru kullanılsın ya da kullanılmasın, topluluk halinde yaşamanın bir neticesidir ve bu kavramlar, bireyin yalnızlığından çıkıp toplumsal bir bağlam içinde anlam kazanır.

Her kavram kendini anlamlandırdığı başka kavramlara ihtiyaç duyar. Bu üç kavram özelinde değerlendirdiğimizde düşünceyi var kılan onu anlamlandıran değer özgürlüktür. Özgürlüğün istikametini belirlemediği bir düşünceden bahsedemeyiz; bunu ancak zihinsel kurgu olarak nitelendirebiliriz. Aynı şekilde özgürlüğü ete kemiğe büründüren, içerik yükleyen, anlam haritasını oluşturan değerse sorumluluktur.

Sorumluluğun olmadığı bir alanda özgürlüğün kabına nelerin dolabileceği tahmin edebiliriz. İnsanın sorumluluğunu hatırlatan, sorumluluğun çerçevesini oluşturan kavram da yine düşüncedir.

Birbirlerine katkı sunarak oluşan döngüsel bağın olduğu bu üç kavram gibi toplumsal ahengi sağlayan bütün değerler için de bu şekilde bir döngüselliğin olduğunu kabul etmeliyiz. O yüzden toplumsal yapı içerisinde küçük de olsa varlığına şahitlik ettiğimiz hiçbir kavramı ya da değeri bir kenara bırakma lüksümüz yoktur. Çünkü toplum içerisinde yer alan tüm unsurların toplumsallığa bir şekilde az veya çok katkı sunduğunu inkâr edemeyiz.

Hangi toplumda yaşanıldığından bağımsız olarak, toplumun temel verilerine, dinamiklerine ve değerlerine saygıyı merkeze almayan bir düşüncenin ne toplumsal yaşama olumlu bir katkısı olabilir ne de toplumsal değişime öncülük edebilir. Bir eylemin doğru olana, iyi olana ve güzel olana doğru yol alabilmesi için bu eylemi ortaya çıkaracak düşüncenin özgür bir iradeye dayanması ve iradenin de sorumluluk bilincini kuşanması gerekiyor.

Bu açıdan değerlendirdiğimizde, toplumsal ahengin sağlanması bu üç kavramın birbirini tartması, dengelemesi ve anlamlandırmasıyla mümkündür. Nasıl ki; siyasi hayatta yasama, yürütme ve yargı kuvvetleri birbirini denetleyerek ve dengeleyerek toplumsal yapıyı güçlü kılıyorsa, düşünce, özgürlük ve sorumluluk kavramları da birbirlerini dengeleyerek toplumsal ahenge katkı sunarlar.

Ülkemiz özelinde de, bu dengenin sağlanması herkesin ortak arzusudur. Sadece kendi düşüncesini önemseyen, kendi eylemlerine özgürlük talep eden, kendinden başkasının değerlerine, menfaatlerine, ihtiyaçlarına ve taleplerine karşı sorumluluk hissetmeyen insanlardan oluşan toplumsal yapının çürümesi kaçınılmazdır. Çünkü bir sandalyeyi ayakta tutan ayaklarıdır. Bu ayaklardan birinin çürümesine ya da kırılmasına müsaade edilirse, üzerine oturan kişinin sandalyeyle birlikte düşmesi kaçınılmazdır.

Bu topraklarda huzur ve güven içerisinde yaşamak istiyorsak bu üç kavramın oluşturduğu döngünün toplumun tüm katmanlarında hissedilmesi gerekiyor. Bunun kriteri azlık ya da çokluk değildir. Bu katmanlardan birisini oluşturmanın tek kriteri bizzat var olmaktır.

QOSHE - Düşünce, özgürlük ve sorumluluk - Muhammet Esiroğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Düşünce, özgürlük ve sorumluluk

9 0
28.01.2024

Bazı kavramlar insanla vardır. Hatta sadece insan tekiyle değil insanın oluşturduğu toplumsallık içerisinde ortaya çıkar. Özgürlük, sorumluluk ve düşünce de böyle kavramlardır. Tek başına yaşayan bir insanın özgürlük kavramıyla ilgili bir içeriği yoktur. Bir insan başka insanlar ve diğer canlı ya da cansız varlıklar olmadan sorumluluk duyacağı bir vasata sahip değildir. Aynı şekilde tek başınalık da düşünce ortaya çıkarmaz. Bu kavramların ortaya çıkması, doğru kullanılsın ya da kullanılmasın, topluluk halinde yaşamanın bir neticesidir ve bu kavramlar, bireyin yalnızlığından çıkıp toplumsal bir bağlam içinde anlam kazanır.

Her kavram kendini anlamlandırdığı başka kavramlara ihtiyaç duyar. Bu üç kavram özelinde değerlendirdiğimizde düşünceyi var kılan onu anlamlandıran değer özgürlüktür. Özgürlüğün istikametini belirlemediği bir düşünceden bahsedemeyiz; bunu ancak zihinsel kurgu olarak nitelendirebiliriz. Aynı şekilde özgürlüğü ete kemiğe büründüren, içerik yükleyen, anlam haritasını oluşturan değerse sorumluluktur.

Sorumluluğun olmadığı bir alanda........

© Milli Gazete


Get it on Google Play