Ramazan ayı, Müslümanlar için özel bir aydır. Aslında bu ay Müslümanlar için bir fırsat ayıdır. Bu fırsatı ibadetlerin özsel bütünlüğünde görebiliriz. İbadetlerin amacı itibarıyla insan fıtratını muhafaza edici ve hatırlatıcı bir işleve sahip olduğunu âlimlerimiz ifade etmişler. Orucun da insanlık tarihi boyunca bu vazifeyi gördüğünü düşünebiliriz. Orucu her dinde bir şekilde görürüz. Her insanın da bir şekilde herhangi bir dinle irtibatlı olması, orucun evrensel yanını bize hatırlatır.

Oruç ayını açlık, tokluk, susuzluk ve yeme içme gibi gündemlerin dışına taşımalıyız. Çünkü oruç, bunlardan daha fazlasıdır. Orucu yemekle ya da içmekle irtibatlandırdığımızda insanın bir uzvunun tuttuğu oruçtan bahsediyoruz demektir. Orucu insani bütünlük içinde yaşamalıyız ki, asıl amaç hâsıl olsun.

Orucu, asli olarak insanın yüklerinden kurtulması ve arınması olarak değerlendirebiliriz. Bu yükü sadece insanın midesinde arayamayız. İnsanın diğer uzuvlarının da yüklerinden kurtulması ve arınmadan nasibini alması gerekiyor. Midemiz nasıl bir uzuvsa, dil ve kalp de bir uzuvdur. Midemiz nasıl açlıkla yüklerinden kurtuluyor ve arınıyorsa dilimizin de sözün yüklerinden kurtulması gerekiyor. Dilin orucundan kasıt sözün az söylenmesi değildir, sözü kötülükten arındırıp iyilik ve güzellikle süslemektir.

Mevcut seçim sürecinin Ramazan ayına denk gelmesi başta ifade ettiğimiz gibi bir fırsat sunmuştur. Bu fırsatı değerlendirip sözün en güzeline talip olunmalıdır. Çünkü siyaset, iyinin ve doğrunun hâkim kılınması için yapılan bir eylemdir. İnsanlar arasında doğruyu, iyiliği ve güzelliği hâkim kılması gerekenlerin yalanı, kötülüğü ve çirkinliği yayarken dilin imkânından nasıl faydalandığını yakın zamanda çok gördük. Bunun için orucun arındırıcı gücü bu süreçte daha bir önemlidir. Bu seçim sürecinin (şimdilik) eskilere nazaran daha sakin ilerlemesini bu ayın bereketine borçluyuz diyebiliriz. Kalan kısa zamanda da sözün itibarının korunmasını umuyoruz.

Bir yandan orucu seçimin gündemiyle geçirirken diğer yandan da Gazze’de insanlık dışı bir zulmün şahitliğinde geçiriyoruz. Konuşması gerekirken susanların, icraata geçmesi gerekirken duranların, itiraz etmesi gerekirken tasdik edenlerin kalplerindeki yüklerinden kurtulamadığına şahitlik ediyoruz. Bu bizi, şimdiye kadar Filistin konusunda gösterilen hassasiyetin kalbin süzgecinden geçmediği gerçeğine götürüyor. İnsan kalbini hedef alan orucun bir imkân olarak hayatımızda yer edinmesinin önemini daha iyi anlayabiliyoruz.

İhtirasın, hasedin, kibrin, nefretin, haksızlık ve gaddarlığın hâkim olduğu kalplerden tevazunun, anlayışın, sevgi ve merhametin hâkim olduğu kalplere geçiş bu ayın imkânıyla mümkündür. Orucu bu bütüncül anlayışıyla hayatımıza yerleştirdiğimizde daha güzel bir dünyanın olmaması için hiçbir sebep yok. Efendimiz’in, kendisine iyiliği sormaya gelen birisine verdiği cevap; kalbine danış olmuştur. Esasen kötü duygulardan arınmış kalbin sesi bizi iyiliğe ve güzelliğe götürecektir. Bu noktadan baktığımızda arınmış kalp, eylemlerimizin terazisidir. Terazimizin kefesini iyilikle doldurmak istiyorsak hantallaşmış kalplerimize orucunu tutturmalıyız.

QOSHE - Orucun imkânı - Muhammet Esiroğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Orucun imkânı

12 1
24.03.2024

Ramazan ayı, Müslümanlar için özel bir aydır. Aslında bu ay Müslümanlar için bir fırsat ayıdır. Bu fırsatı ibadetlerin özsel bütünlüğünde görebiliriz. İbadetlerin amacı itibarıyla insan fıtratını muhafaza edici ve hatırlatıcı bir işleve sahip olduğunu âlimlerimiz ifade etmişler. Orucun da insanlık tarihi boyunca bu vazifeyi gördüğünü düşünebiliriz. Orucu her dinde bir şekilde görürüz. Her insanın da bir şekilde herhangi bir dinle irtibatlı olması, orucun evrensel yanını bize hatırlatır.

Oruç ayını açlık, tokluk, susuzluk ve yeme içme gibi gündemlerin dışına taşımalıyız. Çünkü oruç, bunlardan daha fazlasıdır. Orucu yemekle ya da içmekle irtibatlandırdığımızda insanın bir uzvunun tuttuğu oruçtan bahsediyoruz demektir. Orucu insani bütünlük içinde yaşamalıyız ki, asıl amaç hâsıl olsun.

Orucu, asli olarak insanın yüklerinden kurtulması ve arınması olarak değerlendirebiliriz. Bu yükü sadece insanın midesinde arayamayız. İnsanın diğer uzuvlarının da yüklerinden kurtulması ve arınmadan nasibini alması gerekiyor. Midemiz........

© Milli Gazete


Get it on Google Play