DERİ ÇİZMELİ DEVLET AĞA BİR GÜN SORAR/ÖDER HESABI

Millî Gazete’mizin internet sitesinden haberler okuyorum: Gazze Şifa Hastanesinde, İsrail’in günlerce süren bombalamalarından sonra, sağlık hizmetlerinin durduğu ilk sırada duyurulmuş.

Azerbaycan tezkeresi, öğretmen atamaları, memur ve emeklilerin zam beklentisi, zeytinyağının yeni fiyatının ne olacağı, asgari ücret planlanması, Akşener’in AYM’ye sahip çıkması haberleştirilmiş ve sıra gelmiş “İmamoğlu’ndan Devlet Bahçeli’ye jet yanıt!” verildiğinin ilanına.

31 Mart’ta yapılacak seçimleri konu etmiş Sayın Bahçeli. Hazırlık yapacaklarını, neticeleri şansa bırakmayacaklarını vurguladıktan sonra, bir iktidar ortağı olarak, muhalefete, “Talim ve Terbiye” dersinin tatbikatını yaptıracaklarını da bizzat duyurmuş:

“Sömürü çarkında öğütülen, iktidara değil, Türkiye’ye muhalefet eden partilere meydanın boş olmadığını öğreteceğiz!”

Hangi muhalif partiyi sömürü çarkında kim, nasıl öğütüyor? Hem de Cumhur İttifakının iktidarında?

Sayın Bahçeli’nin gençliğinde her solcu derneğin söyleminde olan “Sömürü çarkını durduracağız / Sömürü çarkına son vereceğiz” iddiasındaki çark, bugün muhalefeti öğütür olmuş, hem de Cumhur İttifakının iktidarında.

Meydanın boş olmadığını öğretmek... Kimsenin aklına masalarımızdaki “Kırk katır mı, kırk satır mı?” sorusunu düşürmemelidir, çünkü Sayın Bahçeli demokratik mücadelesini anlatmaktadır.

Sayın Bahçeli için yazılan bir paragraflık haberde “Geçireceğiz, bırakmayacağız, öğreteceğiz, göndereceğiz” fiilleri kullanılmış. Politikacıların, gelecek zamanı anlatan cek/cak ekli fiil kullanmaları yeni değil. Fakat yadırganan, yirmi küsur yıldır iktidar ittifakında bulunan bir MHP liderinin muhalefet saflarındaymış gibi konuşmasıdır. Birinci “Çoğul şahıs”lı anlatımı Sayın Bahçeli’nin, icraatlarına AKP’yi ortak etme ihtiyacından olsa gerek.

Geçmişte, plaklara dahi okunarak mizah malzemesi yapılıyordu, Sayın Bahçeli’nin bu tutumu. Oy isteyen bir mebus adayı mesela, Sayın Bahçeli’nin planladığı gelecek zamanı şöyle anlatmıştı: “Sayın vatandaşlarım! Hastahane, pastahane, postahane, tımarhane yaptıracağım!”

Derken, şimdi geldik başlıkta duyurulan diyaloğun ilk cümlesine. Saz Sayın Bahçeli’de idi, sözün ilk hakkı da onda.

“Vakti yeterse İstanbul’a uğrayan belediye başkanını evine göndereceğiz.”

Cumhur İttifakının iktidarında, karşılama ve uğurlama işlerine AKP cephesi baktığından, getirme gönderme işleri MHP’ye kalmış oluyor; gibi bir çıkarsama da yapılmamalıdır. Zira Sayın Bahçeli’nin nutku, Cumhurca demokratik mücadele muhtevalıdır.

Evine göndermek ne demek? Yolda mı kalacak, yoksa bir parkta mı yatacaktı?

Sayın Bahçeli’nin bu cümlesi, desteklediği kişi CHP’de genel başkan yapılmış İmamoğlu’nun, İstanbul Belediye Başkanlığına “Yine aday” olmasının tartışılmasını daha bu günden engellemeye çalışmak diye yorumlanmalıdır.

Sayın Bahçeli’nin “Yine aday” görmek istediğine inandığımız Sayın İmamoğlu’nun duyurulan “Jet yanıt”ı ise, siyasi nezaket sınırının zorlanmasından ziyade, Sayın Bahçeli’yi teşvik mahiyetinde kışkırtma yüklüdür.

“Ben zaten evimdeyim, belki başkalarıyla karıştırıyor olabilir.”

“Başkalarıyla karıştırmak...”

Politikacıların yaşı söz konusu edildiğinde veya çağrıştıracak diyaloglar çarpıştırıldığında, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın bir zamanlar sınır koyduğu ve makalecileri “Nereden nereye” sorulu fıkralar yazmaya zorlayan “65’te aday, 70’te işi bitmiş” tanımı gelir akıllara.

Sayın İmamoğlu, Sayın Bahçeli’nin kendisini kimle karıştırdığını düşünüyor olabilir?

“Evine gönderme” vurgusunu olaya dahil ettiğimizde, Sayın İmamoğlu’nun kastettiği başkaları, Sayın Kılıçdaroğlu olabilir mi?

Bu ne sevgi ahhh! Ya da her şey plan dahilindedir.

HEM KONUŞMUŞ, HEMİ DE DİNLEMİŞ!

TV5’teki “Buyurun Başlıyoruz” programında Genel Yayın Yönetmenimiz Mustafa Kurdaş, Sayın Erdoğan’ın “Gazze’ye gideceğim” demecini hatırlatınca, biz de o günlere döndük. Yaşananları birer satırlık notlarla tarihe kayıt edenlerden aldık.

23 Mart 2013. Sayın Erdoğan: “Nisan’da Gazze’ye gideceğim.”

14 Nisan 2013. Sayın Erdoğan: “Tarih kesinleşti. Mayıs sonu gibi Gazze’ye gideceğim.”

21 Nisan 2013. ABD Dışişleri Bakını John Kerry: “Erdoğan’a ‘Gazze’ye gitme’ dedim.”

14 Mayıs 2013. Sayın Erdoğan, “Kerry’nin demeci hiç şık değil. Haziran’da Gazze’ye gideceğim.”

18 Mayıs 2013. Sayın Erdoğan: “Haziran’da Gazze’deyim.”

14 Mayıs 2023 tarih ve “Ama, fakat, ancak diyen algı çocuklarını anlattık” başlıklı yazımıza da koyduğumuz Sayın Arınç’ın, Filistin direnişine karşı olduklarını beyan eden ünlü paragrafını bir daha hatırlayalım.

“Her defasında da onlara söylüyorum, yanlışlık şurada; senin ne gücün var? Senin gıdanı bile dışarıdan gönderiyoruz, senin teknik aletlerini, ihtiyaçlarını dışarıdan karşılıyoruz. Sen iki tane uydurma füze atıyorsun, İsrail’de sinek vızıltısı gibi geliyor ama onlar diyor ki, ‘HAMAS bize hücum etti’, senin başına bomba yağdırıyor. Sana olan oluyor ve sen onlara haklılık payı kazandırıyorsun. Niye bunu yapıyorsun? Burada çıkarımız ne bizim? Dinlemiyorlar.”

Siyaseten eleğini asmış, kalan un çuvallarını Meclis’e koyduğu çocuğuna bırakmış ve yazdığı kitapları fuarlarda satmaya başlamış AKP’nin dört atlısından tanımlı politikacılardan Sayın Bülent Arınç’ın John Kerry’e (Bugün ortalarda yok) verdiği ayarı, noktasına virgülüne dokunmadan kayda alan bir internet sitesinin sözlüğünden aktarıyoruz.

“Diplomatik açıdan mahzurludur, yanlıştır, doğru değildir. Çünkü Sayın Başbakanımızın veya bir Türk yetkilisinin ne zaman, nereye gideceğine hükümetimiz karar verir. Bunun dışında herhangi bir merciden izin almak veya onların olurlarını peşinen kabul etmek durumunda değiliz. Bunu Sayın Kerry de, dünya da bilir ki Türkiye ne zaman, ne arzu ediyorsa bunu gerçekleştirecek güçtedir.”

Sayın Arınç’ı o gün bizzat dinleyenlerin, bugün de buralardan okuyanların göğüslerinin çok çok kabardığına şiddetle inanıyoruz... Zira çok iyi konuşmuş Sayın Bülent Arınç. Fakat sonra dinlemesini de bilmiştir.

“Çok iyi konuştu” diye anlatıyordu, Pazar içinde elindeki tek sermayesi iki metrelik urganıyla “Hamal var” diye dolaşan çocukluğumun bir kahramanı; bir seçim öncesinde dinlediği politikacı Osman Bölükbaşı’nı.

“Ne konuştu, anlat bize” diyenlere de cevabı aynı idi. “Ben bir şey anlamadım, ama çok güzel konuştu.”

Bugün güzel savaşanlar yaşıyor.

Güzel konuşan Arınç, güzel konuşan Bölükbaşı’nın gömleğini giymiş.

Bu da geçsin tarih kayıtlarına.

QOSHE - Bu Bir ‘’Ne Günler Yaşadık’’ Kaydıdır! - Necati Tuncer
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bu Bir ‘’Ne Günler Yaşadık’’ Kaydıdır!

4 0
18.11.2023

DERİ ÇİZMELİ DEVLET AĞA BİR GÜN SORAR/ÖDER HESABI

Millî Gazete’mizin internet sitesinden haberler okuyorum: Gazze Şifa Hastanesinde, İsrail’in günlerce süren bombalamalarından sonra, sağlık hizmetlerinin durduğu ilk sırada duyurulmuş.

Azerbaycan tezkeresi, öğretmen atamaları, memur ve emeklilerin zam beklentisi, zeytinyağının yeni fiyatının ne olacağı, asgari ücret planlanması, Akşener’in AYM’ye sahip çıkması haberleştirilmiş ve sıra gelmiş “İmamoğlu’ndan Devlet Bahçeli’ye jet yanıt!” verildiğinin ilanına.

31 Mart’ta yapılacak seçimleri konu etmiş Sayın Bahçeli. Hazırlık yapacaklarını, neticeleri şansa bırakmayacaklarını vurguladıktan sonra, bir iktidar ortağı olarak, muhalefete, “Talim ve Terbiye” dersinin tatbikatını yaptıracaklarını da bizzat duyurmuş:

“Sömürü çarkında öğütülen, iktidara değil, Türkiye’ye muhalefet eden partilere meydanın boş olmadığını öğreteceğiz!”

Hangi muhalif partiyi sömürü çarkında kim, nasıl öğütüyor? Hem de Cumhur İttifakının iktidarında?

Sayın Bahçeli’nin gençliğinde her solcu derneğin söyleminde olan “Sömürü çarkını durduracağız / Sömürü çarkına son vereceğiz” iddiasındaki çark, bugün muhalefeti öğütür olmuş, hem de Cumhur İttifakının iktidarında.

Meydanın boş olmadığını öğretmek... Kimsenin aklına masalarımızdaki “Kırk katır mı, kırk satır mı?” sorusunu düşürmemelidir, çünkü Sayın Bahçeli demokratik mücadelesini anlatmaktadır.

Sayın Bahçeli için yazılan bir paragraflık haberde “Geçireceğiz, bırakmayacağız, öğreteceğiz, göndereceğiz” fiilleri kullanılmış. Politikacıların, gelecek zamanı anlatan cek/cak ekli fiil kullanmaları yeni değil. Fakat yadırganan, yirmi küsur yıldır iktidar ittifakında bulunan bir MHP liderinin muhalefet saflarındaymış gibi konuşmasıdır. Birinci “Çoğul şahıs”lı anlatımı Sayın Bahçeli’nin, icraatlarına AKP’yi ortak etme ihtiyacından olsa gerek.

Geçmişte, plaklara dahi okunarak mizah malzemesi yapılıyordu, Sayın Bahçeli’nin bu tutumu. Oy isteyen bir mebus adayı mesela, Sayın Bahçeli’nin planladığı gelecek zamanı şöyle anlatmıştı: “Sayın vatandaşlarım! Hastahane, pastahane, postahane, tımarhane yaptıracağım!”

Derken, şimdi geldik başlıkta........

© Milli Gazete


Get it on Google Play