Geçen haftaki yazı konumuz, rahmetli Erbakan Hoca’mızdı.

Saadet Partisi Genel Başkanı Sayın Temel Karamollaoğlu’nun anlattıkları üzerine çok konuşuldu, yazıldı, çizildi.

“Hocamız, özel olarak bana ve genel olarak hizmeti geçen tüm arkadaşlarımıza teşekkür ve takdirlerini iletmiştir.”

Telaşla bir açıklama yapmaya çalışan ünlü AKP’li Bülent Arınç’ın, inanılmasını istediği son cümleleri bunlar.

Bir önceki paragrafında ise itirafı vardı Sayın Arınç’ın.

“Sayın Karamollaoğlu ve Altınöz’ün ortaya attıkları konu, bugüne kadar hiçbir yerde gündeme getirilmemiştir.”

Olay var, fakat konuşulması engelli.

Devam ediyor Sayın Arınç.

“Üzerinden yıllar geçmiş bir konuyu, yeniden kamuoyunun önüne sunmanın siyasi etik ile bağdaşmadığı görüşündeyim.”

Güler misiniz, ağlar mısınız?

Erbakan’ın evinin polislere kuşattırılmasını, inandığı ve uyguladıkları siyasi etik ile bağdaştıran Bülent Arınç, “Üzerinden yıllar geçmiş bir konu” derken itiraf ettiğinin farkında değil.

Kadı davacıya sorar: Tanığın var mı? Bir ağacın altında idik. Kimse yoktu der davacı. Git o ağaçtan bir dal getir, deyip gönderdiği davacı gecikince, kadı efendi sıkılmış görünür. Nerde kaldı bu adam yahu? İşte tam o anda davalı kişi rahatlatmaya çalışır kadıyı. Daha gelemez efendim. O ağaç çok uzakta.

Bu fıkradaki itiraf paraleldir, paralelcibaşına çok ağlayan Sayın Arınç’ın tirazlarına.

Lakin bu kadılı misalden çok ötedir, bizim içimizi yakan bu olaya vereceğimiz siyasi yaşanmışlık belgesi.

CHP kalemşoru Yusuf Ziya Ortaç yazmış; Hasan Saka’yı.

“Ölümünden biraz önce, İnönü ziyaretine gitmiş. Doktor Cihat Abaoğlu anlattı:

Elini tutup öpmüş:

– Sana, dünyada da hürmetim var, ahirette de, demiş.

Bunu söylemiş ve komaya girmiş.”

Onlarda bu örnek var iken, biz, adını ancak bildiğimiz ve rahmet dilediğimiz merhum Hasan Kalyoncu’da teselli bulduk biraz olsun.

KURUM KÖY İÇİNDE SORULAR SORU İÇİNDE

“Madde bağımlılığıyla mücadele kapsamında, içinde müzik okulu da bulunan ‘Madde Bağımlılığı Tedavi ve Rehabilitasyon Köyü’ kurulacak. Genç bağımlılar, tedavi sonrası topluma kazandırılacak.”

Birkaç kere okunması gereken iki “cak” ekli bir seçim vaadidir bu.

Cumhur İttifakı’nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan adayı Kurum’un seçim vaatlerindendir bu maddede yazılanlar.

“Madde bağımlılığıyla” tanımıyla ve aman ürkütmeyelim tavrıyla başlanmış Kurum’un vaat cümlesinin kurumuna.

“Uyuşturucu kullananlarla” denirse, İçişleri Bakanlığı’nın ve Emniyet güçlerinin her gün yayımladıkları, “Şu miktar uyuşturucu, şu kadar tacir yakalandı” bildirileri hatırlanacağından, vaat yazıcıları böyle uyanıklık yapmışlar. Hem “madde bağımlılığı” denilerek, “uyuşturucu kullanan” aşağılanmasından biraz uzaklaşılır.

“Mücadele kapsamında”

AKP artı MHP iktidarında “Kapsam” ne kadar genişlemiş.

2004 yılının Ocak ayının bir gününde iktidarın Hürriyet Gazetesi “Uyuşturucu bağımlılığıyla mücadele eden 12 kurum var” manşetini atmıştı bir haberine.

Sayılan kurumların içinde ne Murat Kurum vardı, ne de başkanlığına talip oldukları İstanbul Büyükşehir Belediyesi.

2004’ten 2024’e mücadele kurumlarına “Murat Kurum”u da ilave etmesi Cumhur İttifakı’nın, başarısızlıklarını tescillendiren itiraf belgesi değilse, nedir?

“İçinde müzik okulu da bulunan”

Madde yahut uyuşturucu bağımlılarının “Müzik” gıdalarını eksik aldıklarına inanıldığından mı vaat böyle süsleniyor, yoksa müzik etkisi oy artırma ispatlı mıdır? Belki de bu yüzdendir iktidarın TV’lerinde hep şarkıcı ve türkücülerin sunucu olmaları.

“Madde bağımlılığı Tedavi ve Rehabilitasyon Köyü kurulacak.”

Köylerimizi mahalle yaparak ülkemizi “Gidilecek uzaktaki köylerden” kurtaran AKP iktidarı, köy özlemini dondurmak yahut “Rehabilite” etmek mi istiyor?

Köy kurmak... İçinde muhtarı, ihtiyar heyeti, camisi, çeşmesi de olacak mı?

Müzik okulu olacağını öğrendik. Müzik öğretmenlerinin atanacağı yeni istihdam alanı, çağrışımı da cabadan.

“Genç bağımlılar”

Türkiye, genç tarifinde BM’nin 12–24 yaş aralığnı kabul ettiğine göre, bu ifade de AKP iktidarının başarısızlığının itirafının tescilinin bir başka halidir.

2002 eksi 2024 eşittir 22 yıl; AKP’nin iktidarının icraat yıllarıdır.

12 yıl önce yaşadığımız 2012 yılının başlarında, partililerine “Dindar bir nesil” yetiştireceklerinin sözünü veren Sayın Erdoğan, 2024 yılının başlarında belediye başkan adayına diyor ki, “Genç bağımlıları konuk edeceğin köyler kur; nasıl çoğaldıklarını akıllara düşürmeden, sorgulatmadan.”

“Genç bağımlılar, tedavi sonrasında topluma kazandırılacak!”

Boşuna “Herkes kazanacak” dememiş AKP’nin büyükşehir başkan adayı.

Müzik okulu kazanacak.

Müzik öğretenler kazanacak,

Köyü kuranlar kazanacak,

Köylü kazanacak,

Toplum kazanacak,

Genç bağımlılar kazanacak.

AKP’nin bu seçim vaadinde sevineceğimiz bir nokta var gibi.

Ülkemizin genç olmayan bağımlıları, yani AKP yılları öncesinde bağımlı olanlar, o kadar az ki, onlar için bir proje düşünmek ve köy filan kurmak gerekmiyor.

Bir vaadinden daha bahsedeceğiz, AKP adayının. İstanbul caddelerine tutturulan afiş tahtalarına yapıştırılmış, ben orda gördüm.

“Hasta yakınlarına ücretsiz konaklama merkeziyle, dertsiz İstanbul.”

Bir vaat sloganları da bu.

Anadolu şehirlerindeki hastaların İstanbul’a sevklerini veya getirilmesini teşvik eden başka bir cümle kurulamayacağından, bu vaat ile “Kurum”laştırılıyor.

Hasta yakınları... Artık kaç kişi olurlarsa... Hastamız olsa da İstanbul’a gitsek mizahı yapılacak gayri.

Anadolu şehirlerinin hastanelerini yetersiz sayma ve kabul etmedir bu vaat?

Satılacakları ilan edilen İstanbul hastanelerine müşteri olanları kızıştırma projesi de denilse olur.

İcabında hasta garantimizi böyle sağlayacağız!

AKP iktidarında yok edilenlere bir deyimimiz de ekleniyor bu vaat dolayısıyla.

“İyi olacak hastanın ayağına doktor gider...”

Fakat biz sosyal medyada paylaşılan AKP adayı Murat Kurum’un bir hitabında ünlendirdiği deyimi yazacağız.

“Senin rakibin kendin ya. Sen kendine, şöyle aynaya dön bak. Aynada görürsün. Aynaları da yok bunların. Ayranı yok içmeye. Hehehe. Evet”

Yazılı metinden okumazsa bu kadar konuşabilir, demenin alemi yok şimdi. Bilinçaltı dökülmüş.

Aynasızlar suçlamasının bir hata olduğunu fark ettirdiklerinde, ayranı kabarmış ve rakiplerini, argo Türkçesinin bir deyimiyle anlatmaya çalışmış.

“Ayranı yok içmeye, tahterevalli ile gider.....”

Ne de olsa AKP hükümetlerinde bakanlık yapmış, İstanbul’a aday olmuş.

Kültürü gayet iyi. Belki onu görevlendirenin yazdığı üç–beş kitabı da okumuştur.

Uzaya gönderdikleri, Türkiye denilince “Güveç yemeği” özler. İstanbul’a aday ettikleri “Bedava çorba” hatırlar, ayranlarının çok olduğunun nutkunu atar.

Böyle böyle gidiyoruz sandık önüne.

QOSHE - Erbakan’ı anlamayanlar yaşattıklarını inkarda yahut Arınç firarda - Necati Tuncer
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Erbakan’ı anlamayanlar yaşattıklarını inkarda yahut Arınç firarda

8 8
09.03.2024

Geçen haftaki yazı konumuz, rahmetli Erbakan Hoca’mızdı.

Saadet Partisi Genel Başkanı Sayın Temel Karamollaoğlu’nun anlattıkları üzerine çok konuşuldu, yazıldı, çizildi.

“Hocamız, özel olarak bana ve genel olarak hizmeti geçen tüm arkadaşlarımıza teşekkür ve takdirlerini iletmiştir.”

Telaşla bir açıklama yapmaya çalışan ünlü AKP’li Bülent Arınç’ın, inanılmasını istediği son cümleleri bunlar.

Bir önceki paragrafında ise itirafı vardı Sayın Arınç’ın.

“Sayın Karamollaoğlu ve Altınöz’ün ortaya attıkları konu, bugüne kadar hiçbir yerde gündeme getirilmemiştir.”

Olay var, fakat konuşulması engelli.

Devam ediyor Sayın Arınç.

“Üzerinden yıllar geçmiş bir konuyu, yeniden kamuoyunun önüne sunmanın siyasi etik ile bağdaşmadığı görüşündeyim.”

Güler misiniz, ağlar mısınız?

Erbakan’ın evinin polislere kuşattırılmasını, inandığı ve uyguladıkları siyasi etik ile bağdaştıran Bülent Arınç, “Üzerinden yıllar geçmiş bir konu” derken itiraf ettiğinin farkında değil.

Kadı davacıya sorar: Tanığın var mı? Bir ağacın altında idik. Kimse yoktu der davacı. Git o ağaçtan bir dal getir, deyip gönderdiği davacı gecikince, kadı efendi sıkılmış görünür. Nerde kaldı bu adam yahu? İşte tam o anda davalı kişi rahatlatmaya çalışır kadıyı. Daha gelemez efendim. O ağaç çok uzakta.

Bu fıkradaki itiraf paraleldir, paralelcibaşına çok ağlayan Sayın Arınç’ın tirazlarına.

Lakin bu kadılı misalden çok ötedir, bizim içimizi yakan bu olaya vereceğimiz siyasi yaşanmışlık belgesi.

CHP kalemşoru Yusuf Ziya Ortaç yazmış; Hasan Saka’yı.

“Ölümünden biraz önce, İnönü ziyaretine gitmiş. Doktor Cihat Abaoğlu anlattı:

Elini tutup öpmüş:

– Sana, dünyada da hürmetim var, ahirette de, demiş.

Bunu söylemiş ve komaya girmiş.”

Onlarda bu örnek var iken, biz, adını ancak bildiğimiz ve rahmet dilediğimiz merhum Hasan Kalyoncu’da teselli bulduk biraz olsun.

KURUM KÖY İÇİNDE SORULAR SORU İÇİNDE

“Madde bağımlılığıyla mücadele kapsamında, içinde müzik okulu da bulunan ‘Madde Bağımlılığı Tedavi ve Rehabilitasyon Köyü’ kurulacak. Genç bağımlılar, tedavi sonrası topluma kazandırılacak.”

Birkaç kere okunması gereken iki “cak” ekli bir seçim vaadidir bu.

Cumhur İttifakı’nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan adayı Kurum’un........

© Milli Gazete


Get it on Google Play