‘’Hadi gülüm yandan yandan

Biz korkmayız ondan bundan’’

Türkümüz var bizim!

Sosyal medyada paylaşılan bir videodan Saadet Partisi Milletvekili Bülent Kaya’nın Meclis kürsüsündeki bir konuşmasını izliyorum.

Sıra kapaklarına vurarak hatibi susturmanın Meclis geleneği sanıldığı AKP sıralarından, Bülent Kaya’ya sözlü sataşmalar yapılıyor.

İngiltere’ye de bir şey söyle!”

Kürsüde, Saadet–Gelecek grubu adına konuşan Bülent Kaya’nın,

“Bizim hükümetimiz İngiltere değil, gerektiğinde söyleriz. Biz burada hükümetimizi eleştiriyoruz” nazik cevabının muhatabı AKP milletvekilleri, kullandıkları “İngiltere’ye de bir şey söyle!” saldırı cümlesinin “Bumerang etkisi”ni hiç hesap etmemişler yahut düşünmeye müsait değillerdi.

Aile içinde olur. Çocuklardan biri, babasını kullanmaya kalkar hani:

“Baba! Kardeşime bir şey söyle!”

Yahut farklı sokaklardan toplanmış çocukların sınıfında, kendini daha uyanık, daha zeki, daha hak sahibi sanan bir çocuk, öğretmenini devreye sokmaya çalışır:

“Öğretmenim! Şuna bir şey söyle!”

Saadet Partisi Milletvekili Bülent Kaya’nın, “İngiltere’ye bir şey söyle!” taşlamasını ilk duyduğunda, şöyle bir doğrularak AKP sıralarına baktığını ve verdiği cevabı düşünüyorum. Rahmetli Erbakan Hoca’mızın mücadele günlerindeki Meclis’i hayal ederek.

“Neden siz söylemiyorsunuz?

Korkuyor musunuz, çekiniyor musunuz?

Bakanınız Sayın Mehmet Şimşek var!

Halk Bank’ı dolandırmaya çalışmak cesaretiyle örnek ilan etmiştiniz.

Miadı dolmadan ona söyletin!”

HU HU’LARA KARIŞIRKEN AMİNLER YÜKÜ NE, NEREYE GİDER GEMİLER

Bilal Erdoğan’ın katılanlardan “ Boykot” sözü aldığı Galata Köprüsü mitinginin de geçmişten örnekli olacağını düşündüm. Ne zaman mı? Öğrencilik yıllarımda Basın Yayın Müdürlüğünde emek verdiğim ve hayallerimi yoğurduğum MTTB’nin önünden geçtiğimde. Bir bez afiş asmışlardı; Ayasofya ve Sayın Erdoğan’ın resmedildiği. İri harflerle “İkinci Fatih” yazısı da vardı üzerinde.

Bazı basın elemanlarının köşelerinde ve TV ekranlarında, ki bunlardan birini Erhan Şen susturmuştu; “İkinci Atatürk” demelerini veya yazmalarını ve dahi Sayın Erdoğan’ın nutuklarında sık kullandığı ve ikinci dediği Fatih’in dedesi Mehmet Çelebi’nin son verdiği “Fetret Devri”ni de konu etmeyeceğiz.

Lakin bu kadar “İkinci”lik gözler önündeyken, “Köprü mitingi” neden ikinci olmasın?

Köprünün de yol olduğu kabul edilirse, 1980 öncesinde yapılmış bir yol mitingi vardı.

MHP Beyazıd Meydanında mitingi yapıyordu. Konuşmacılar Türkeş ve Necip Fazıl Kısakürek diye ilan edilmişti. Ben de meydanda yerimi aldım. Katılımın çok az olduğu o toplanma, galiba Necip Fazıl’lı MHP’nin bir gövde gösterisi olmalıydı. Kürsüyü getirdiler, Marmara Kıraathanesinin tam karşı kaldırımına kurdular. Miting düzenleyiciler izleyicinin azlığını caddeyi trafiğe kapatarak örtmeye çalışmıştı. Cebinden çıkardığı bir sayfayı okuyan Üstad rahmetli Necip Fazıl’ın yaraladığı gençlikten biri olarak o hallere üzüldüğümü de hatırlıyorum.

Bilal Erdoğan’ın, ikinci saydığımız o köprü mitinginde yaptığı konuşma sosyal medyanın her yerinde.

Boykot çağrısının uzun süreli olacağını vurgulayan Bilal Erdoğan’ın, en çok şu cümlesine sorular yöneltildi.

“Elimizden geleni yapacağız ki, bu sermaye sahipleri ayağını denk alsınlar.”

Sıfat aradılar.

“Hangi sıfatla” diye sordu muhalif olduklarını iddia edenler.

Sermaye sahipleri tanımı kimleri kapsar? İçlerinde gemi sahipleri de var mı?

“Ayağı denk almak” hukuki bir terim midir? Hangi bakanlığı ne kadar ilgilendirir?

Yönetimin hiç bir kademesinde olmadığına göre Sayın Bilal Erdoğan, tespit ettiği denk alınmamış ayak durumlarını ihbar edeceğini ilan ediyorsa, kime yahut hangi makama ihbarda bulunacaktır?

Üretilecek onlarca soru varken, “Sıfat” peşine düşülmesi, bu mitingin bazılarının şuur altına “Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz?” vurgusuyla işlenmesinden kaynaklı olabilir.

Meclis’te AKP Sözcüsü Efkan Ala’nın, kendisiyle aynı haklara sahip ve kendisi gibi seçilip gelmiş muhalefet milletvekillerine, “Siz kimsiniz ki” diye başlayan hitapta bulunduğunu, bir kaç hafta önce yazdık.

Siz kimsiniz ki, demek; bizim kim olduğumuzu bilmiyorsunuz tespitinden güç alır.

Biz, sıfatından çok, söylediklerini önemseyeceğiz Bilal Erdoğan’ın. Devamında ne diyordu?

“Bizler en büyük silahımız duamızla, başkaları uyanırken (uyurken mi?), sabahları uyanacağımıza ve en büyük silahımız duamızı kuşanıp zulmetten aydınlığa çıkmak için dua edeceğimize söz veriyoruz.”

Burada, bu cümleleri okuyanların aklına gelen o muzip soruyu biz sormayacağız.

“Gemicilere de dua edecek miyiz?”

Silah, dua, uyanmak, sabah, kuşanmak, zulmet, aydınlık kelimelerinin bolca kullanıldığı bu konuşma metninin yazıcısı elemanlar benim yaşımda olmalı.

“Karanlık gecelerin nurlu sabahı.”

Bir vaiz böyle seslenmişti 60’lı yıllarda bir Ege şehrinden. Ünlenmiş, ünlenmiş ve nurlu saydığı bir sabahta “Nurlu Süleyman” dedikleri ‘’Demirel’in partisinde milletvekili’’ yazdırmıştı adının karşısına. Milli Görüş (MSP) iktidarını engellemek için kurdurulan partide ‘’Demokratik’’ olmuştu sonra.

“Dua, dua eller karıncalanmış,

Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış.”

Haykırışını Necip Fazıl Üstadın, zindandan oğlu Mehmet’e yaptığından ve “Evimizde her türlü musibete karşı dua ve aspirin vardı” diyen Cahit Zarifoğlu’ndan da haberli olmalıydılar, yazıcı eleman dediğimiz yevmiyeci nutuk uzmanları.

“En büyük silahımız duamızı kuşanıp zulmetten aydınlığa çıkmak için dua edeceğimize söz veriyoruz” diyen ve kalabalığından da söz alan Sayın Bilal Erdoğan’ın aynı paragraftaki son cümlesi şudur:

“O zaman inşallah bu mücadelemizi dualarımızla taçlandıracağız.”

Mücadele, “ Filistin davası sürdüğü müddetçe hayatımızda boykota yer açmak.”

‘’O zaman, bu zaman değil, her zaman olmalı.

Elimizden boykottan başka çok şeyler de gelmeli. Hemen ve hiç vakit kaybetmeden gemilerle ilgilenmek gibi.’’

İlk itirazımız sayılsın bu cümleler.

Bilal Erdoğan, duadan ayrı düşmeyen ve düşürülemeyen bir milletin insanlarına böyle konuşunca, kayda geçsin istedik.

QOSHE - Hamdım Piştim Yunusları Pişti Olmak Mı Arzular? - Necati Tuncer
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Hamdım Piştim Yunusları Pişti Olmak Mı Arzular?

18 0
13.01.2024

‘’Hadi gülüm yandan yandan

Biz korkmayız ondan bundan’’

Türkümüz var bizim!

Sosyal medyada paylaşılan bir videodan Saadet Partisi Milletvekili Bülent Kaya’nın Meclis kürsüsündeki bir konuşmasını izliyorum.

Sıra kapaklarına vurarak hatibi susturmanın Meclis geleneği sanıldığı AKP sıralarından, Bülent Kaya’ya sözlü sataşmalar yapılıyor.

İngiltere’ye de bir şey söyle!”

Kürsüde, Saadet–Gelecek grubu adına konuşan Bülent Kaya’nın,

“Bizim hükümetimiz İngiltere değil, gerektiğinde söyleriz. Biz burada hükümetimizi eleştiriyoruz” nazik cevabının muhatabı AKP milletvekilleri, kullandıkları “İngiltere’ye de bir şey söyle!” saldırı cümlesinin “Bumerang etkisi”ni hiç hesap etmemişler yahut düşünmeye müsait değillerdi.

Aile içinde olur. Çocuklardan biri, babasını kullanmaya kalkar hani:

“Baba! Kardeşime bir şey söyle!”

Yahut farklı sokaklardan toplanmış çocukların sınıfında, kendini daha uyanık, daha zeki, daha hak sahibi sanan bir çocuk, öğretmenini devreye sokmaya çalışır:

“Öğretmenim! Şuna bir şey söyle!”

Saadet Partisi Milletvekili Bülent Kaya’nın, “İngiltere’ye bir şey söyle!” taşlamasını ilk duyduğunda, şöyle bir doğrularak AKP sıralarına baktığını ve verdiği cevabı düşünüyorum. Rahmetli Erbakan Hoca’mızın mücadele günlerindeki Meclis’i hayal ederek.

“Neden siz söylemiyorsunuz?

Korkuyor musunuz, çekiniyor musunuz?

Bakanınız Sayın Mehmet Şimşek var!

Halk Bank’ı dolandırmaya çalışmak cesaretiyle örnek ilan etmiştiniz.

Miadı dolmadan ona söyletin!”

HU HU’LARA KARIŞIRKEN AMİNLER YÜKÜ NE, NEREYE GİDER GEMİLER

Bilal Erdoğan’ın katılanlardan “ Boykot” sözü aldığı Galata Köprüsü mitinginin de geçmişten örnekli olacağını düşündüm. Ne zaman mı? Öğrencilik yıllarımda Basın Yayın Müdürlüğünde emek verdiğim ve hayallerimi yoğurduğum MTTB’nin önünden geçtiğimde. Bir bez afiş asmışlardı; Ayasofya ve Sayın Erdoğan’ın resmedildiği. İri harflerle “İkinci Fatih” yazısı da vardı üzerinde.

Bazı basın........

© Milli Gazete


Get it on Google Play