Nur topu gibi bir krizimiz daha oldu.

Futbolu takip etmeyenlerin dahi haberdar olduğu, ülke kamuoyunun kilitlendiği Süper Kupa rezaleti birçok konunun önüne geçti.

Dünya genelinde eğlence aracı olarak bilinen futbol, ülkemiz sınırları içerisinde kaos aracı haline dönüşmeye başladı.

Ankara’da hakem yumruklama, İstanbul’da en üst düzeyde bir takımın sahadan çekilmesi ve Riyad’da yaşanan Süper Kupa rezaleti… Futbol sahalarında bu kadar rezalet ortalama bir ülkede 10 yılda bir yaşanmazken ülkemizde bir ay içerisinde üçünü bir arada gördük.

İşin bu boyutu böyle. Kaos gün geçtikçe büyürken, “istifa” ya da güncel deyimle “af dileme” mekanizması hâlâ çalıştırılmadı.

Bir de işin hukuki ve siyasi boyutu var. Son aylarda düzelme eğiliminde olan Suudi Arabistan/Türkiye ilişkileri, futbol kaynaklı sorunlar nedeniyle tekrar gerilmiş durumda.

Hukuki boyutuna gelecek olursak… Yaklaşık bir buçuk yıl önce federasyon başkanlığı koltuğuna oturan Mehmet Büyükekşi, çok yönlü okların hedefi haline gelmiş durumda.

En ilginci ise Yeni Şafak’ta yayınlanan bir haberde Büyükekşi’ye yöneltilen FETÖ’cü suçlaması.

Bu suçlama, ilk kez dillendirilmiyor. İlk kez olsa “gazetecilik yapılmış” der geçeriz… Ancak geçtiğimiz yıl federasyon başkanlığı için seçim süreci başlayınca Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, kamuoyuna açık bir şekilde Mehmet Büyükekşi’yi FETÖ’cülükle suçlamıştı. Ve hatta bu suçlardan arınmadan da federasyon başkanı olamayacağını net bir şekilde dile getirmişti. Sonra ne olduysa Ali Koç, bu iddialarında daha fazla ileri gitmedi, Büyükekşi de tek aday olarak girdiği seçimde Futbol Federasyonu başkanı oldu. Geçtiğimiz aylarda eski hakem Ahmet Çakar da benzer suçlamaları, bir televizyon kanalındaki canlı yayında yinelemişti.

Yani, Yeni Şafak’ın suçlaması “yeni” değil ancak oldukça ilginç ya da tezatlarla dolu.

Yeni Şafak demiş ki; “Türk futbolunun başında bulunan Mehmet Büyükekşi'nin yönetimi artık büyük tartışma konusu. Suudi Arabistan'da yaşanan Süper Kupa krizinin baş sorumlusu olarak görülen Büyükekşi'nin yaşananların ardından makamında kalması mümkün görünmüyor. Gündemde ise Büyükekşi’nin ByLock yüklü telefonunu özel kaleminin kullandığına dair savunması var. Türk futbolunu soktuğu krizin ideolojik çatışmaya dönüşmesini seyreden ve provokasyonların zeminini hazırlayan Büyükekşi, bu kez tüm sorumluluğu TFF'deki özel kalemine mi atacak?”

Yeni Şafak’ın bu haber/yorumuna biz de katkı verelim.

Şayet Mehmet Büyükekşi hakkında yaptığınız bu haber yalansa iftiracı olursunuz.

Eğer doğruysa daha büyük bir sorun var demek.

O zaman, her ne kadar özerk olsa da devletin önemli bir kurumunun başına (göreve gelmeden önce de tüm kamuoyuna duyurulan iddia ile de sabit) ByLock kullandığı bilinen ve dolayısıyla FETÖ’cü olduğu sabit olan biri mi getirildi? Hem de her ne kadar seçilse de atama yapılarak!

Yeni Şafak, bu haberiyle Büyükekşi’ye mi vurmuş, ülkemizdeki yargı sistemine mi vurmuş ve daha kötüsü ülkenin başındaki isimlere mi kararı siz verin.

nokta

Bu hafta sonu; boş günümde, belediye etkinliğinde ücreti mukabili şiir okuyarak Siyonizm’e hece hece darbe vurmuşumdur!

Biraz geç kalmış olabilir misiniz Sayın Babacan?

Çok bilindik bir söz vardır; “Siyaset, oyun kurma sanatıdır” denir.

El hak doğrudur.

“Doğru zamanda doğru adımı atmadığınız zaman genelde treni kaçırmış olursunuz” demek isteniyor bu sözde.

Dedik ya, basit bir söz ama derin anlamlar içeriyor.

Ülkemiz kısa süre önce önemli bir seçim süreci yaşadı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ikinci turda da olsa sandıktan çıkan isim oldu.

Seçimler öncesinde sandığa giderken her partinin farklı stratejileri vardı şüphesiz. Saadet Partisi Genel Başkanı Sayın Temel Karamollaoğlu, önemli bir fikir üreterek “muhafazakâr birliktelik”ten bahsetmişti. Temel Bey’in bu fikrinin “henüz mürekkebi dahi kurumadan” Sayın Babacan’ın sosyal medya hesaplarından “çok net ve kesin” bir dille “seçimlere tek başımıza gireceğiz” açıklaması yapıldı.

Temel Bey, muhafazakâr ya da endişeleri olan seçmenin iktidara mecbur bırakılmaması için güçlü bir alternatif sunuyordu. Çok da mantıklı bir teklifti.

Biraz gurur yapmadan ve kibre kapılmadan düşünülse tam anlamıyla “kazan kazan” formülüydü sunulan…

İlginç olan durum ise “yeni kurulmuş bir parti olarak seçmenin karşısına kendi amblemleriyle çıkacaklarını defaatle vurgulayan DEVA Partililer” saatler içerisinde verilen bir kararla CHP kadrolarından seçime girmişti.

Elbette bu adım, her partinin kendi verebileceği bir karardır. Biz dâhil kimseyi de alakadar etmez.

Ancak ittifak yapılması daha mantıklı ve elzem olan genel seçimlerde farklı tavır içerisine girip genel seçim kadar da önemli olmayan, ittifakın da çok fazla anlam ifade etmediği yerel seçimler öncesi tavır değiştirmek tam anlamıyla geç kalınmış bir adım olarak adlandırılabilir.

Daha birkaç ay öncesinde kamuoyuna yapılan ittifak çağrısına alelacele cevap veren Babacan’ın bugün ortalıkta ittifak arayışı dahi yokken “yerel seçimlerde ittifak yapabileceklerini” vurguluyor olması, kendi içerisinde tutarsızlıklar barındırıyor.

Bilemiyorum, belki de bize öyle geliyor ya da yanılıyoruz!

QOSHE - Yeni Şafak Yeni Mi Uyandı? - Ömer Adil
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Yeni Şafak Yeni Mi Uyandı?

18 0
01.01.2024

Nur topu gibi bir krizimiz daha oldu.

Futbolu takip etmeyenlerin dahi haberdar olduğu, ülke kamuoyunun kilitlendiği Süper Kupa rezaleti birçok konunun önüne geçti.

Dünya genelinde eğlence aracı olarak bilinen futbol, ülkemiz sınırları içerisinde kaos aracı haline dönüşmeye başladı.

Ankara’da hakem yumruklama, İstanbul’da en üst düzeyde bir takımın sahadan çekilmesi ve Riyad’da yaşanan Süper Kupa rezaleti… Futbol sahalarında bu kadar rezalet ortalama bir ülkede 10 yılda bir yaşanmazken ülkemizde bir ay içerisinde üçünü bir arada gördük.

İşin bu boyutu böyle. Kaos gün geçtikçe büyürken, “istifa” ya da güncel deyimle “af dileme” mekanizması hâlâ çalıştırılmadı.

Bir de işin hukuki ve siyasi boyutu var. Son aylarda düzelme eğiliminde olan Suudi Arabistan/Türkiye ilişkileri, futbol kaynaklı sorunlar nedeniyle tekrar gerilmiş durumda.

Hukuki boyutuna gelecek olursak… Yaklaşık bir buçuk yıl önce federasyon başkanlığı koltuğuna oturan Mehmet Büyükekşi, çok yönlü okların hedefi haline gelmiş durumda.

En ilginci ise Yeni Şafak’ta yayınlanan bir haberde Büyükekşi’ye yöneltilen FETÖ’cü suçlaması.

Bu suçlama, ilk kez dillendirilmiyor. İlk kez olsa “gazetecilik yapılmış” der geçeriz… Ancak geçtiğimiz yıl federasyon başkanlığı için seçim süreci başlayınca Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, kamuoyuna açık bir şekilde Mehmet Büyükekşi’yi FETÖ’cülükle suçlamıştı. Ve hatta bu suçlardan arınmadan da federasyon başkanı olamayacağını net bir şekilde dile getirmişti. Sonra ne olduysa Ali Koç, bu iddialarında daha fazla ileri gitmedi, Büyükekşi de tek aday olarak girdiği seçimde Futbol Federasyonu başkanı oldu. Geçtiğimiz aylarda eski hakem Ahmet Çakar da........

© Milli Gazete


Get it on Google Play