Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…

Önceki yazımın en sonunda bir ricam olmuştu, okuyucularımın her birinin “Kalkınma Kooperatifleri” ile “Kooperatifleşme ve Ortaklık Sistemi” içerikli bu çözüm önerilerimizi ulaşabildikleri siyasi parti mensupları ile yönetici bürokratlarımıza ulaştırmalarını rica etmiştim; bu ricamı tekrar ediyorum, lütfen bunu yapalım, çünkü başka Türkiye yok!

“Bir felâket bin nasihat” başlıklı ve 9/2/2024 Cuma tarihli DEPREM ile ilgili yazılan yazının yazarı Aydın Ünal; kendisi bir dönem Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarının metin yazarlığını ve AK Parti milletvekilliği de yaptı…

Bundan önceki yazımda Maraş’tan söz etmiştim; 1975 yılındaki Maraş ile devamındaki Maraş’tan; yazılanlar hem bu ilimiz hem de bölge illeri açısından dikkat çekici…

Yazı şöyle başlıyor: “Maraş Ağıdı’nı deprem sonrasında Kahramanmaraş’ın acı görüntüleri eşliğinde çokça dinledik: “Maraş Maraş derler, bu nasıl Maraş / Al kızıl kan içinde can veren gardaş / Ufak taşınan bina yapılmaz / Bir ben ölmeyinen Maraş yıkılmaz…”

Belki yine bir deprem sonrası söylendi bu yüreklere dokunan ağıt. Acının, çaresizliğin, garipliğin yanında küçük bir itiraz da var: “Ufak taşınan bina yapılmaz.”’

Devamını okuyalım: “Şehirlerimiz çirkin, plansız büyüyor. Toprak aşkı, beton sevdası, imar rantından sağlanan yüklü miktardaki haksız kazanç iştahı şehirlerimizi mahvediyor. Şehirlerimiz çirkinleştikçe insanımız çirkinleşiyor; çirkin insanlar daha çirkin şehirler inşa ediyorlar ve bu kısır döngü ülkemizi, milletimizi tehdit ediyor. Türkiye’nin bir beka meselesi varsa, o da çirkinleşen şehirlerimizdir. Çirkin şehirlerden güzel nesiller yetişmez. Deprem bize sadece çürük zeminleri, o zeminlere “ufak taşlarla yapılan binaları” değil, tehdit altında olan bekamızı gösterdi. Şehirlerimizi ayağa kaldırırken, bu çirkin kentleşmeyi, bu azgın rant hırsını masaya yatırmak, frenlemek, asla delinemeyecek imar anayasası yapmak zorundayız. O kadar felaket nasihat olmadı; 6 Şubat depremi ibret olur, nasihat olur inşallah.”

DEPREMLER ile ilgili olarak bugüne kadar yazdığım yüzlerce yazıda demek istediğimin özü ve özeti tek bir cümle ile işte budur; “O kadar felaket nasihat olmadı; 6 Şubat depremi ibret olur, nasihat olur inşallah.” Ne dersiniz; nasihat oldu mu veya oluyor mu?

“Depremin en acı yanı” başlıklı yazısında, Kahramanmaraşlı Ahmet Taşgetiren’in 6 Şubat 2024 Salı günü yazdıkları ile devam edelim…

“-Depremin en acı yanı, en incitici, en yadırgatıcı, en dehşet verici yanı memleketi en yüksek seviyede yönetenlerin, “Cumhur adına” konuşanların ve Cumhur’a hizmet vermesi gerekenlerin, deprem yaşayan şehirlere gidip, seçim propagandası yapması, üstelik “Ben Merkez’im, Merkez’e oy vermezseniz size hizmet gelmez” diyebilmesi, “Hatay’a geldi mi?” sorusuyla Hatay’ın yaşadığı hizmetsizliğin bilinçli bir tercih olduğunu itiraf etmesi ve garip biçimde deprem yaşamış insanların o merkezleri çılgınca alkışlamalarıdır.

-Depremin ilk yıl dönümü… 11 şehir, ilçeler, köyler… dile kolay… Evler yapılacak… 319 bin konuttan söz ediliyor yeniden yapılması gereken… Ne dedi “Merkez”in adayı, İstanbul için, “İstanbul’da deprem olursa bayrak gider, vatan gider” dedi… Beka meselesi yani… Beka meselesi siyaseten iş yapıyor… Ona da cevaben soruluyor? “94’ten bu yana İstanbul’u yönetenler depreme karşı ne yaptı? Merkez de yerel de sizdiniz, ne yaptınız da şehir deprem karşısında adeta çaresizliğe mahkûm hale geldi?” Rahmetli Özal, iktidardayken gittiği yerel seçimlerde “Yerel”in elini kolunu bağlayan görseller astırmıştı billboardlara…

“Ben Merkez’im ona göre…” diyordu bir bakıma… O zaman vatandaş, iki belediye dışında bütün belediyeleri aldı onun elinden… Hüsran yaşadı Özal yerel seçimlerde ve ondan sonra da zaten çöküş başladı… “Merkez”i vatandaşın karşısına bir “tehdit” unsuru gibi koymamak lazım. İstanbul için “Yönetimi bize vermezseniz deprem olsa yardıma gelmem” anlamına gelecek bir mesajı Türkiye’nin hiçbir yerinde vermemek lazım... Bugün için son söz:

Allah hiçbir ülkeye deprem acısı yaşatmasın. Bizim insanlarımıza ve yöneticilerimize de depreme karşı dayanıklı şehirler inşa etme basireti lütfetsin…”

QOSHE - Seçim; depremler ve kalkınma kooperatifleri-4 - Reşat Nuri Erol
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Seçim; depremler ve kalkınma kooperatifleri-4

9 0
12.02.2024

Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…

Önceki yazımın en sonunda bir ricam olmuştu, okuyucularımın her birinin “Kalkınma Kooperatifleri” ile “Kooperatifleşme ve Ortaklık Sistemi” içerikli bu çözüm önerilerimizi ulaşabildikleri siyasi parti mensupları ile yönetici bürokratlarımıza ulaştırmalarını rica etmiştim; bu ricamı tekrar ediyorum, lütfen bunu yapalım, çünkü başka Türkiye yok!

“Bir felâket bin nasihat” başlıklı ve 9/2/2024 Cuma tarihli DEPREM ile ilgili yazılan yazının yazarı Aydın Ünal; kendisi bir dönem Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarının metin yazarlığını ve AK Parti milletvekilliği de yaptı…

Bundan önceki yazımda Maraş’tan söz etmiştim; 1975 yılındaki Maraş ile devamındaki Maraş’tan; yazılanlar hem bu ilimiz hem de bölge illeri açısından dikkat çekici…

Yazı şöyle başlıyor: “Maraş Ağıdı’nı deprem sonrasında Kahramanmaraş’ın acı görüntüleri eşliğinde çokça dinledik: “Maraş Maraş derler, bu nasıl Maraş / Al kızıl kan içinde can veren gardaş / Ufak taşınan bina yapılmaz / Bir ben ölmeyinen Maraş yıkılmaz…”

Belki yine bir deprem sonrası söylendi bu yüreklere dokunan ağıt. Acının, çaresizliğin, garipliğin yanında küçük bir itiraz da var: “Ufak taşınan bina yapılmaz.”’

Devamını okuyalım: “Şehirlerimiz çirkin, plansız büyüyor. Toprak aşkı, beton sevdası, imar rantından sağlanan yüklü........

© Milli Gazete


Get it on Google Play