Bismillâhirrahmânirrahîm;

TARİH nice zulüm ve katliamlara şahit oldu. Nemrut ve Firavunların zulümleri, Moğol istilâsı, Endülüs katliamları, kavimler göçü, sömürüler; Haçlı saldırı, işgal ve katliamları; 1. ve 2. Dünya Savaşları… Vietnam, Kıbrıs, Hama, Bosna, Halepçe, Arakan, Filistin gibi yerlerde yapılan nice katliam ve soykırımlar... Müslüman’ın, vicdan ve insafı olanın yapmayacağı vahşetler sergilendi.

Filistin’deki katliam ve soykırımın, duygusallık ve “çok yönlülük” bakımından daha farklılıkları var. Savaş hukukuna aykırı olarak sağlık kuruluşları, ibadethaneler, bebekler, kadınlar, yaşlılar ve sivil halk hedef alınıyor. Dıştan gelen insanî yardımlara bile ambargo konuyor. Açlık silâh olarak kullanılıyor. Kara, hava, deniz olmak üzere her yönden bombalar yağdırılıyor. Karşısındakine en küçük yaşama alanı bırakmamak için özel gayret gösteriliyor.

Kendi öz yurtlarını savunan Filistinli direnişçileri kalleşçe öldürmeye girişiyorlar. Mertçe mücahitlerin karşısına çıkamıyorlar. Şeyh Ahmet Yasinler, Rantisiler, Arûriler… bu yiğitlerden! Filistin’in şanlı yiğitleri işgal edilen topraklarını savunmak için, dünyayı kendilerine hayran bırakan ve şehadeti özleyen bir direniş ortaya koyuyorlar.

Bayramın ilk günü, direnişin öncülerinden Filistin eski Başbakanı, HAMAS Siyasi Büro Şefi İsmail Heniyye’nin 3 oğlu ve 3 torununu şehit ettiler. Olay karşısında İsmail Heniyye’nin duruşu bir dava adamı, bir “lider” özelliği taşıyordu. Oğullarının kanını diğer şehitlerden farklı görmüyor, mücahitlerin hepsini evlâtları kabul ediyordu. Aksa’nın özgürleşmesi hedefinde tereddütsüz olduklarını; vazgeçmeyeceklerini anlattı.

SOYKIRIM AYIBI

DÜNYA, 21. yüzyılda “soykırım ayıbı”yla nasıl yaşayabilir? Hem de 193 ülkeyle temsil edilen BM ve diğer kurumlarının her fırsatta barış, insan hakları, güvenlik, eşitlik gibi söylemlerini artırdığı bir dönemde! Filistin 107 yıldır işgal altında tutulurken; bu iddialı kurumların fonksiyonel olmadığı görüldü. Bir yerde çatışma ve savaş yaşanıyorsa, medenilik(!) iddiasındaki Batı dünyası hemen o ülkenin toprak bütünlüğünün korunmasından söz ediyor. Peki, Filistinlilerin böyle bir hakkı yok mu?

Haçlı-Siyonist dünya, yöneticiler bazında, bebek ve kadınları hedef alan terörist İsrail çetesinin yanında yer alıyor. Batı’nın maskesi düştü. Zalimlerin himayecisi, o çirkin yüz ortaya çıktı. Dünyada barış ve güvenliği sağlayamayacakları anlaşıldı. Deklare ettiği söylemlerin insanı olmayan BM sorgulanmalı; “yeni bir barış dünyası”nın kapısı aralanmalıdır.

Yöneticiler, “tek merkez”in etkisinde kaldıkları için çıkarcı davranıyorlar. Dünya halkları daha insanî ve vicdanî düşünüyorlar. Geçtiğimiz cumartesi günü Londra’da 10 binden fazla insan “İngiltere soykırımın suç ortağıdır” söylemiyle ülkelerinin İsrail’e silah satışını protesto etti.

Londra merkezli Basın İzleme Kuruluşu Middle East Monitor Direktörlüğü, bir ideolojiyi yenemezsiniz! Topraklarınız işgal edilmişse direnmeye hakkınız vardır, diyerek İsrail’in hedefini açıkladı: “İngiltere baş yöneticilik yapıyor. İsrail, içinde Filistinlilerin bulunmadığı özel bir Yahudi devleti istiyor.” (9.2.2024) Bazı uzmanlar, Filistin’deki soykırımın ders kitaplarında okutulacak büyüklükte olduğunu söylediler.

TÜRKİYE’YE KIRGINLAR

GAZZELİ çocuk Danya Ebu Muhsin’in Türkiye Cumhurbaşkanı’na yazdığı mektup dünyada gündem oldu. Erdoğan’a şöyle seslenmişti: “Güçlü ordularına rağmen bizi kurtarmadın! Rabbime ulaşınca; O’na, seni şikâyet edeceğim.” (Millî Gazete, 10.2.2024)

Gazze’ye gönüllü doktor olarak giden Dr. Taner Kamacı, Gazzeli mazlumların Türkiye’ye kırgın olduklarını anlatarak, onların Türkiye’den isteklerini sıraladı: “Niye bu savaşta yanımızda yer almadılar? Türkiye, savaşı durdurmak için, niçin adım atmadı? Neden ticareti durdurmuyor? Bizi açlıktan öldürmeye çalışan İsrail’e niçin sebze ve meyve gönderiyorlar?” (Millî Gazete, 6.4.2024)

Hele, Taksim’de yasal hak olarak, İsrail’le ticareti protesto eden AGD’li gençlerin gözaltına alınması, kızlara ters kelepçe takılarak başörtülerinin çıkarılması kamuoyunda nefret uyandırdı. Görüntüler 28 Şubat zulmünü hatırlattı. Olay üzerine, Temel Karamollaoğlu, “Gözaltılar İsrail’in zulmünü meşrulaştırır” uyarısını yaptı.

Bedeli çok ağır olan son 7 aylık efsanevî Filistin mücadelesi sahipsiz bırakılmamalıdır. İslâm dünyası başta olmak üzere, dünyanın her yerinde, halklar işgal ve soykırımı durdurmak için yasal yönden yöneticilerini zorlamalıdır. Çiğnenen bizim kutsalımızdır. Savaşı durdurmak, Müslüman toplum için İslâmî bir görevdir. Diğer toplumlar içinse, insanî ve vicdanî bir görev!

Bakalım, insanlık bu girift ve çetin imtihandan yüz akıyla çıkabilecek mi? Son not: Saadet lideri, İran’ın füze saldırıları konusunda, “İsrail, bundan sonra her yaptığını iyi düşünmek zorunda kalacaktır” açıklamasını yaptı.

QOSHE - Bu ne çetin imtihandır Yarabbi! - Şakir Tarım
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bu ne çetin imtihandır Yarabbi!

17 16
16.04.2024

Bismillâhirrahmânirrahîm;

TARİH nice zulüm ve katliamlara şahit oldu. Nemrut ve Firavunların zulümleri, Moğol istilâsı, Endülüs katliamları, kavimler göçü, sömürüler; Haçlı saldırı, işgal ve katliamları; 1. ve 2. Dünya Savaşları… Vietnam, Kıbrıs, Hama, Bosna, Halepçe, Arakan, Filistin gibi yerlerde yapılan nice katliam ve soykırımlar... Müslüman’ın, vicdan ve insafı olanın yapmayacağı vahşetler sergilendi.

Filistin’deki katliam ve soykırımın, duygusallık ve “çok yönlülük” bakımından daha farklılıkları var. Savaş hukukuna aykırı olarak sağlık kuruluşları, ibadethaneler, bebekler, kadınlar, yaşlılar ve sivil halk hedef alınıyor. Dıştan gelen insanî yardımlara bile ambargo konuyor. Açlık silâh olarak kullanılıyor. Kara, hava, deniz olmak üzere her yönden bombalar yağdırılıyor. Karşısındakine en küçük yaşama alanı bırakmamak için özel gayret gösteriliyor.

Kendi öz yurtlarını savunan Filistinli direnişçileri kalleşçe öldürmeye girişiyorlar. Mertçe mücahitlerin karşısına çıkamıyorlar. Şeyh Ahmet Yasinler, Rantisiler, Arûriler… bu yiğitlerden! Filistin’in şanlı yiğitleri işgal edilen topraklarını savunmak için, dünyayı kendilerine hayran bırakan ve şehadeti özleyen bir direniş ortaya koyuyorlar.

Bayramın ilk günü, direnişin öncülerinden Filistin eski Başbakanı, HAMAS Siyasi Büro Şefi İsmail Heniyye’nin 3 oğlu ve 3 torununu şehit ettiler. Olay karşısında İsmail Heniyye’nin duruşu bir dava adamı, bir “lider” özelliği taşıyordu. Oğullarının kanını diğer şehitlerden farklı görmüyor, mücahitlerin hepsini evlâtları kabul ediyordu. Aksa’nın özgürleşmesi hedefinde tereddütsüz olduklarını;........

© Milli Gazete


Get it on Google Play