Bismillâhirrahmânirrahîm;

ALLAH’A hamdolsun! Rahmet, mağfiret ve cehennemden kurtuluşa vesile olan mübarek Ramazan ayına ulaştık. Ne büyük saadet! Rabbimiz, kullarına karşı ne kadar merhametli değil mi? Bizlere, içinde bin aydan hayırlı Kadir Gecesi bulunan mağfiret ayını lûtfetti. Öyleyse, hazine değerinde bereketli olan kurtuluş ayının kıymetini bilelim. Ramazan ayında İslâm’la yenilenelim. Manevî cephemizi zenginleştirelim.

Ramazan ayı, büyüklüğünü, insanlığa hidayet rehberi olarak gönderilen Kur’an-ı Kerim’in bu ayda indirilmesinden alır. Ramazan ayı, içinde; oruç, sahur, iftar, mukabele, teravih gibi ibadetleri barındırıyor. Bunların maksadına uygun yapılabilmesi için Kur’an’ı anlayıp yaşamaya ihtiyacımız var. Allah Rasülü’nün (s.a.v.) bize öğrettiği gibi, doğru olarak anlamaya çalışacağız. Anlaşılmayan değerler hayata yansımaz.

Ramazan ayı ve ibadetlerini tüm dünya Müslümanları olarak aynı ayda, birlikte yapıyoruz. Ramazan sonunda birlikte “bayram” ediyoruz. Rahmet ayı bizi “ümmet” olmaya, birlikte hareket etmeye yönlendiriyor. Ramazan ayının navigasyonu bize Kur’an’ı “adres” olarak gösteriyor. Ölçülerimizi Kur’an’dan alıp İslâm’ın bizim için uygun gördüğü en güzel hayatı yaşayacağız.

Rabbimiz Kur’an’ında, gönderdiği Rasülü’ne (s.a.v.) uyup O’nu örnek almamızı emrediyor: “De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.” (Âl-i İmran, 31) Ramazan, tam bir muhasebe ve fırsat ayıdır. Amellerimizi Kur’an terazisiyle tartarak hayatımızı şekillendirmeli; Allah’ın bizden istediği “yaşanmaya değer hayatı” benimsemeliyiz.

KARDEŞLERİNİ UNUTMA

BİZ, bütün dünya Müslümanları olarak tek “ümmet”iz. Allah Rasülü’nün (s.a.v.) sünnetini esas alırız. Birbiri için yaşayan “kardeşler topluluğu”yuz. Kardeşlerimiz için yaşarız. Birlikte sevinir; birlikte ağlarız. Bencillikten kurtulup nefsimizi ıslah etmenin en etkili yolu budur. İslâm dünyasına bir göz gezdirin! Savaşlar, çatışmalar, acılar, feryatlar… Her biri kendi başının derdinde! Kardeşler birbirini yalnız ve sahipsiz bırakamaz. Rahmet ayında sorunlarımıza çözümler aramalıyız.

DİB Başkan Yardımcısı Dr. Burhan İşleyen, Ramazan ayı öncesi bir nefis muhasebesi, durum değerlendirmesi yaparak bizi düşünmeye davet etti: “Biz de karanlıktayız: Rabbim, kör oldu gözler! Gazze’ye kör oldu” diyerek eksikliklerimizi saydı: “Cihadı terk ettik! Zillet musallat oldu bize! Sayımız çok, değerimiz yok! Kalabalığız, birliğimiz yok! Bizi kurtar Rabbimiz; Yunus aleyhisselâmı kurtardığın gibi.”

İslâm coğrafyası yangın yerine benziyor. Filistin, Doğu Türkistan, Irak, Suriye, Arakan, Somali… Ama Gazze’de fiilî durum var. İsrail bebeklerle savaşıyor. Gazze’de, Batı Şeria’da insanlık ölüyor. Bombalara ilâveten açlık, susuzluk da hayatı tehdit ediyor. Çok önemli bir durum: Mevlâna, bir beldede “intihar” olayının yaşandığını öğrenince diyor ki: “O beldede hiç Müslüman yok muymuş?”

Türkiye Müslümanları, Kudüs, Mescid-i Aksa ve kutsal Filistin topraklarını savunan kardeşlerine ilgisiz kalamaz. Çözümde görev almayanlar, sorunun bir parçası olurlar. İslâm, yalnız ferdî ibadetlerden ibaret değildir. Sosyal sorumluluklarımız da var.

TEBLİĞ GÖREVİMİZ

KUR’AN ayı Ramazan’da İslâm’ın tebliği ve yeryüzüne yayılması en önemli görevimiz olmalıdır. Bunu “din görevlileri” yaptığı gibi, “din gönüllüleri” de yapmalıdır. “Gönüllülük” esasına göre yapılan hizmetler, diğerlerinden daha “bereketli” olur. Diyarbakırlı Ramazan Pişkin’in halkın gönlünde yer bulmasının sebebi, “gönüllülük” üzerine kurulmuş tabiîlik ve samimiyettir.

Tebliğde en dikkat edilmesi gereken konu, kutsiyet ve ilâhi özelliği olan İslâm’ın çirkin, çıkarcı, tutarsız politikaya alet edilmemesidir. DİB, bu konuda kendine çekidüzen vermelidir. Aksi halde, inandırıcılıklarını kaybeder; camilerdeki cemaatin eksilmesine, hatta bitmesine sebep olurlar. Tebliğci, insanların tamamını kuşatacak özellikte, gönlünü herkese açabilen olgun insandır.

Din görevlileri ve din gönüllüleri, her şeyden önce, toplumdaki “dünyevileşme” sorunuyla yakından ilgilenmeli; insanların “âhiretini kazanması için” çalışma görevini unutmamalıdır. Ömrümüz bize “cenneti kazanmamız” için verildi. Fâni ve aldatıcı dünya hayatını kazanayım, derken; ebedî âhiret yurdunu kaybetmemeliyiz.

Ramazan ayında, Kur’anî çizgide bir hayat yaşamak için ilim ve irfanla meşgul olma aşk ve azmi kazanabilirsek, rahmet ayından gereği gibi faydalanabilmişiz demektir. Kur’an-ı Kerim’den nasıl faydalanacağımız konusundaki son sözü Yunus Emre’ye bırakıyorum: “Kim ki Kur’an’ı bilmedi, / Derdine derman olmadı, / Sanki dünyaya gelmedi, / Her işine pişman ola!”

Bütün kardeşlerimin Ramazan ayını tebrik ediyorum. Uyanışa, günahlardan arınmaya, kalplerin ve Filistin’in özgürleşmesine vesile olması niyazıyla!

QOSHE - Kur'an'ı anlama / yaşama ayı - Şakir Tarım
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kur'an'ı anlama / yaşama ayı

7 4
12.03.2024

Bismillâhirrahmânirrahîm;

ALLAH’A hamdolsun! Rahmet, mağfiret ve cehennemden kurtuluşa vesile olan mübarek Ramazan ayına ulaştık. Ne büyük saadet! Rabbimiz, kullarına karşı ne kadar merhametli değil mi? Bizlere, içinde bin aydan hayırlı Kadir Gecesi bulunan mağfiret ayını lûtfetti. Öyleyse, hazine değerinde bereketli olan kurtuluş ayının kıymetini bilelim. Ramazan ayında İslâm’la yenilenelim. Manevî cephemizi zenginleştirelim.

Ramazan ayı, büyüklüğünü, insanlığa hidayet rehberi olarak gönderilen Kur’an-ı Kerim’in bu ayda indirilmesinden alır. Ramazan ayı, içinde; oruç, sahur, iftar, mukabele, teravih gibi ibadetleri barındırıyor. Bunların maksadına uygun yapılabilmesi için Kur’an’ı anlayıp yaşamaya ihtiyacımız var. Allah Rasülü’nün (s.a.v.) bize öğrettiği gibi, doğru olarak anlamaya çalışacağız. Anlaşılmayan değerler hayata yansımaz.

Ramazan ayı ve ibadetlerini tüm dünya Müslümanları olarak aynı ayda, birlikte yapıyoruz. Ramazan sonunda birlikte “bayram” ediyoruz. Rahmet ayı bizi “ümmet” olmaya, birlikte hareket etmeye yönlendiriyor. Ramazan ayının navigasyonu bize Kur’an’ı “adres” olarak gösteriyor. Ölçülerimizi Kur’an’dan alıp İslâm’ın bizim için uygun gördüğü en güzel hayatı yaşayacağız.

Rabbimiz Kur’an’ında, gönderdiği Rasülü’ne (s.a.v.) uyup O’nu örnek almamızı emrediyor: “De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.” (Âl-i İmran, 31) Ramazan, tam bir muhasebe ve fırsat ayıdır. Amellerimizi Kur’an terazisiyle tartarak hayatımızı şekillendirmeli; Allah’ın bizden istediği “yaşanmaya değer hayatı”........

© Milli Gazete


Get it on Google Play