Bismillâhirrahmânirrahîm!

SEÇİM günü yaklaştıkça polemik, partizanlık, yalan, kavga ve çatışmaların arttığını fark ediyor musunuz? Çıkar sağlamak için ne yaptığını bilmeyen tutarsız insanların zavallılıklarını üzülerek izliyoruz. Kurt dumanlı havayı sever, derler ya! Göz gözü görmeyen bir çalkantı içinde açıklamalar yapılıyor, videolar piyasaya sürülüyor; itham ve suçlamaların bini bir para!

Erbakan Hoca’nın bize öğrettiği, “önce ahlâk ve maneviyat” sözünün kıymetini bir kere daha hatırlıyoruz. Yöneticiler için “ahlâk”; âdil olmak, işleri ehliyet ve liyakat sahiplerine vermek demektir. “Maneviyat” ise; istisnasız yaptığımız her işi âhiret ve hesap verme anlayışıyla yapmaktır. Ahlâkî ve manevi değerlere sahip olan insan sorumlu davranır. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını korur. Mideme bir lokma haram girmesin, diye büyük titizlik gösterir.

Yolsuzluk, israf, adam kayırma ve rüşvet söylentileri karşısında Yusuf Has Hâcib’in şu sözünü hatırlıyorum: “Helâlin adı kaldı; onu gören yok. Haram kapışıldı, hâlâ doyan yok.” Yönetici kendini halktan ayrı göremez. Bir baba misali, önce sorumluluğunu aldığı insanları doyurur. Yöneticilik “emanet” ve ateşten gömlektir. Beceresi olmayanlar uzak durmalıdır.

Hz. Ebubekir, Hz. Osman, Hz. Hatice aklıma geliyor. Zengindiler. Kazandıklarını dağıtmaktan zevk alırlardı. Hz. Hatice, bugün benzerini tasavvur edemediğim, o günün şartlarında 2.000 km. uzağa ticaret kervanları gönderirdi. Sadeliği seçtiler. Toplum standartları ortalamasının üstünde bir hayat yaşamadılar. Herkese örnek oldular.

BU ÇILGINLIK NİYE?

BİR gazetede manşetten verilmiş bir haber gördüm: “Enflasyonun uğramadığı tek yer! Saray, 1 ay içinde 145.800 emeklinin maaşı kadar para yedi!” (Sözcü, 20.3.2024) Üzüldüm, bunlar ben yaşarken oluyordu. İşin özneleri adına da üzüldüm! Umarım, yöneticiler bir açıklama yapar! Tatvan ve Marmaris’teki sarayların da tamamlanması yaklaştı. Ne oluyoruz? Bütün nimetleri dünyada mı tüketeceğiz?

Ahlâkî ve manevi yoksunluk yüzünden belediyeler yolsuzluk, israf ve rüşvetle anılır oldu. Polemik, algı, iftira ve ayrıştırma yöntemiyle sonuç almaya çalışan belediyelerin borçları ve şeffaf olmayan ihaleleri konusunu kimse ağzına almıyor. Birkaç bakanlığın bütçesinden fazla borçlu olan belediyeler konuşuluyor. Yeniden veya başka kurumlardan geçerek başkan adayı olanlar, önceki durumlarının hesabını vererek vaatlerini açıklamalıdır.

Zengin kültürümüzden yeteri kadar faydalanamıyoruz. 15 Temmuz, deprem, ekonomik kriz gibi hepimizi etkileyen olayların içinden geliyoruz. Mürüvvet, centilmenlik, misafirperverlik, diğergâmlık gibi yüksek değerlerimiz var. Cumhurbaşkanı, böyle millî konularda siyasi parti liderlerini bir araya getirip niçin kenetlenmeyi sağlamaz? Ramazan ayındayız. Bugünlerde, seçime girmeyi hak kazanan siyasi parti liderleriyle iftarda bir araya gelmek çok mu zordur?

Ülkemizin dinamizmi, birlikte geleceğe yürümek ve kenetlenmemiz için ahlâkî ve manevi değerlerimizi devamlı canlı tutmalıyız. İnancımız, tarihimiz, aslımız, özümüz, kimliğimiz gibi millet olmanın gereği olan hazine kıymetindeki karakterimizden vazgeçemeyiz.

KOSKOCA 22 YIL

BU aziz millet iktidara, Cumhuriyet tarihinde hiçbir partiye vermediği ölçüde koskoca 22 yıl destek verdi. İyi niyetle verilen halk desteğinin karşılığı bugünkü perişanlığımız olmamalıydı. Devlet gücü, kontrollerindeki medya ve astronomik harcamalarla yanlışları “doğru” gösteriyorlar. Söylediklerinizi TV’de rakiplerinizle tartışın, denildiğinde hep kaçıyorlar. Nice kişi, siyasi parti lideri veya yetkili, adayların TV’lerde tartışmasını isterken AKP’den tıs yok.

Hükûmet baştan beri yaptığı temel vaatlerinden hiçbirini yapamadı. Kişi başına düşen millî gelir ve devletin zenginleştirilmesi konusundaki hedeflerine ulaşamadı. 21 yıl 2023 hedeflerinden söz etti. 2023 geride kaldı. Hangi farklılık, yenilik ve atılımı gördünüz 2023’te! Şimdi de “Türkiye Yüzyılı” hayali pazarlanıyor. Bunları gördükçe Aşık Nuri Çırağî’nin dizelerini düşünüyorum: “Adam var, kurutur koca denizi, / Adam var bir damlayı göl eder.”

AKP Genel Başkanı, kendilerine oy vermeyenlere aba altından sopa gösterdi. Hatay’da, merkezî hükûmetle beraber olunmazsa hizmet gelmeyeceğini anlattı. Tehdit ve şantajla siyaset olmaz. RP, 1989’da, iktidardaki farklı partiye rağmen belediyecilikte destanlar yazdı. Belediyelerin borçlarını ödediler. “Belediyecilik Kanunu” dahilinde efsanevî hizmetler sundular.

Öngörülerinin sağlamlılığıyla tanınan Erbakan Hoca bir seçimde şunları söylemişti: “Millî Görüş’ün harika belediyecilik hizmetlerinden dolayı, halkımız seçimde Saadet Partisi’ni en büyük parti yapacaktır. Arkasından yapılacak seçimde Saadet Partisi’ni iktidara getirecektir. Türkiye ve insanlığın kurtuluşu için kollarımızı sıvayacak, bütün gayretimizle, aşkla, azimle çalışacağız.”

QOSHE - Seçime ahlâk ve maneviyat ayarı - Şakir Tarım
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Seçime ahlâk ve maneviyat ayarı

4 1
23.03.2024

Bismillâhirrahmânirrahîm!

SEÇİM günü yaklaştıkça polemik, partizanlık, yalan, kavga ve çatışmaların arttığını fark ediyor musunuz? Çıkar sağlamak için ne yaptığını bilmeyen tutarsız insanların zavallılıklarını üzülerek izliyoruz. Kurt dumanlı havayı sever, derler ya! Göz gözü görmeyen bir çalkantı içinde açıklamalar yapılıyor, videolar piyasaya sürülüyor; itham ve suçlamaların bini bir para!

Erbakan Hoca’nın bize öğrettiği, “önce ahlâk ve maneviyat” sözünün kıymetini bir kere daha hatırlıyoruz. Yöneticiler için “ahlâk”; âdil olmak, işleri ehliyet ve liyakat sahiplerine vermek demektir. “Maneviyat” ise; istisnasız yaptığımız her işi âhiret ve hesap verme anlayışıyla yapmaktır. Ahlâkî ve manevi değerlere sahip olan insan sorumlu davranır. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını korur. Mideme bir lokma haram girmesin, diye büyük titizlik gösterir.

Yolsuzluk, israf, adam kayırma ve rüşvet söylentileri karşısında Yusuf Has Hâcib’in şu sözünü hatırlıyorum: “Helâlin adı kaldı; onu gören yok. Haram kapışıldı, hâlâ doyan yok.” Yönetici kendini halktan ayrı göremez. Bir baba misali, önce sorumluluğunu aldığı insanları doyurur. Yöneticilik “emanet” ve ateşten gömlektir. Beceresi olmayanlar uzak durmalıdır.

Hz. Ebubekir, Hz. Osman, Hz. Hatice aklıma geliyor. Zengindiler. Kazandıklarını dağıtmaktan zevk alırlardı. Hz. Hatice, bugün benzerini tasavvur edemediğim, o günün şartlarında 2.000 km. uzağa ticaret kervanları gönderirdi. Sadeliği seçtiler. Toplum standartları ortalamasının üstünde bir hayat yaşamadılar. Herkese örnek oldular.

BU ÇILGINLIK........

© Milli Gazete


Get it on Google Play