Çocukluk kavramı modernleşme ile hayatımıza giren bir kavramdır. Bu tarihe kadar Batı’da çocuğun değeri “ekonomik” katkısı ile ölçülüyordu. Modernleşme ile birlikte çocuğun eğitimi, ruh sağlığı, geleceği önemli birer etken haline geldi.

Öyle ki aileler, hayatlarını çocuklarına göre dizayn etmekteler.

En iyi okullara gitmesi, en iyi eğitimi alıp en iyi yerlerde çalışması için ellerinden geleni yapmaya çalışmaktalar. Tüm ebeveynler için gerçeklik bu olmasa da ideal olanın bu olduğu algısı hepimizin zihnine yerleşti. Her ailenin böyle bir imkânı olmasa da en azından böyle imkânları olmasını istediklerini varsayıyoruz.

Sonuçta her çocuk biriciktir. Hem ailenin biriciğidir hem toplumun.

Haliyle ona zarar verecek her türlü şeyden uzaklaştırmak, korumak istemekteyiz. “Aman çocuklar duymasın” diyerek psikolojisine zarar vereceğini düşündüğümüz şeyleri saklamak da bu koruma içgüdüsünden kaynaklanıyor.

Evet, çocukların duymaması gereken şeyler var. Mesela aile içi tartışmaları duymamalılar.

Fakat duymaları gereken, bilmeleri gereken şeyler de var.

Mesela biz konfor içinde yaşarken dünyanın başka yerlerinde açlıktan ve savaştan ölen çocukların varlığını bilmeliler. 3 yaşındaki çocuğa Gazze’de yaşananların videolarını, fotoğraflarını izletmekten bahsetmiyorum tabii ki. Ya da açlıktan kemikleri sayılan çocukların fotoğraflarını göstermekten de bahsetmiyorum. Bu elbette ki çocukta psikolojik hasarlara neden olur.

Her çocuğun kendi hazırbulunuşluğu vardır. Çocuğun durumuna göre uygun dil ve metotla dünya gerçeklerinden haberdar olmalılar. Aksi takdirde biri çıkıp “Amerika’yı övdüğünde”, Amerika’nın gerçekten özgürlükler ülkesi olduğunu düşünebiliyor, Afrikalı, Kızıldenizli çocukları nasıl öldürdüklerini bilmedikleri için... Ya da biri “Filistinliler toprak sattı” deyince bu yalana kanabiliyorlar, topraklarından nasıl çıkarıldıklarını bilmedikleri için…

Çocuklardan tarihi gerçekleri saklamasak, kendi kültür ve değerlerini bilerek yetişseler büyüdükleri zaman algı ve manipülasyonlara açık hale gelmeyecekler.

Çocukların bazı gerçekleri bilmesi, onların vicdanlı ve merhametli insanlar olarak büyümesi için de önemli. Küresel bir dünyada yaşıyoruz. Biz çocuklar duymasın diyerek anlatmasak da medya sayesinde her şeyi duyuyor ve görüyorlar. Fakat medya nasıl isterse öyle… Medya neyi bilmelerini isterse öyle öğreniyorlar. Doğrusunu zamanında bizden duymadıklarında bizim coğrafyamızın acılarına kör ve sağır, Batı’nın acı diye gösterdiklerine duyarlı hale geliyorlar. Dolayısı ile farkında olmadan Batı’nın istediği gibi kapitalist, ben merkezli, düşünce yapısı küresel dünyaya eklemlenmiş çocuklar yetiştiriyoruz.

Çocuklarımızı seviyorsak bazı şeyleri duymalılar…

QOSHE - Çocuklarımızı Seviyorsak… - Selime Sümeyye Abatay
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Çocuklarımızı Seviyorsak…

9 0
19.12.2023

Çocukluk kavramı modernleşme ile hayatımıza giren bir kavramdır. Bu tarihe kadar Batı’da çocuğun değeri “ekonomik” katkısı ile ölçülüyordu. Modernleşme ile birlikte çocuğun eğitimi, ruh sağlığı, geleceği önemli birer etken haline geldi.

Öyle ki aileler, hayatlarını çocuklarına göre dizayn etmekteler.

En iyi okullara gitmesi, en iyi eğitimi alıp en iyi yerlerde çalışması için ellerinden geleni yapmaya çalışmaktalar. Tüm ebeveynler için gerçeklik bu olmasa da ideal olanın bu olduğu algısı hepimizin zihnine yerleşti. Her ailenin böyle bir imkânı olmasa da en azından böyle imkânları olmasını istediklerini varsayıyoruz.

Sonuçta her çocuk biriciktir. Hem ailenin biriciğidir hem toplumun.

Haliyle ona zarar verecek her türlü şeyden uzaklaştırmak, korumak istemekteyiz. “Aman çocuklar duymasın” diyerek psikolojisine zarar vereceğini düşündüğümüz şeyleri saklamak da bu koruma içgüdüsünden........

© Milli Gazete


Get it on Google Play