Bir süredir Türkiye’nin toplumsal yapısının nasıl değiştiğine şahit oluyorduk. Yerel seçim sonuçları ile bu değişimi daha somut bir şekilde görmüş olduk. İktidar partisinin bugün yaşamış olduğu hezimet kendisine oy veren dindar tabanın sekülerleşmesinde oynamış olduğu rol oldu.

Genel manada AKP’ye kaybettiren iki şey oldu:

Birincisi, kuruluşundan itibaren kendisine oy veren sadık seçmenini yani bugün çoğunluğu emekli olan ve Filistin hassasiyeti olan seçmenini yok sayması. Seçimden önce kemikleşen bu kitlenin iktidara muhtaç olmadığını anladığı anda değişim rüzgârının başlayacağını ve bu yılın hakikaten “emekli yılı” olacağını söylemiştik. Öyle de oldu emekliler tepki olarak ya sandığa gitmedi ya da oyunu başka partilerden yana kullandı.

İkincisi ise sadık seçmeninin çocuklarının sekülerleşmesi için başa geldiğinden beri yapmış olduğu icraatlar. Yani toplumsal yapının değişmesinde oynadığı rol.

Neticede 22 yıldır CHP ile terbiye etmeye çalıştığı, korkuttuğu bu toplum kendisine rağmen CHP’yi tercih eder hale gelmiştir.

Neden?

22 yıldır onlar gelirse din elden gider naraları atarken dine zarar veren pek çok uygulamayı kendi elleriyle hayata geçirdi.

LGBT’nin önünün açılması, faizin dünya gerçeği sayılması, domuz etinin kasaplık et statüsüne getirilmesi, zinanın serbest bırakılması…

AKP’nin kemikleşen ve sadık seçmeninin çocukları tüm bunların ülkemizde yürürlüğe girdiği dönemde yetişti.

Kısacası AKP, “Dindar nesil yetiştireceğim” derken, dindar neslin yetişmeyeceği bir ortamı kendi elleriyle hazırladı.

LGBTİ lobisinin kucağına ittiğin gençliği LGBTİ ile; zinayı serbest bıraktığın, adaletsizlik, liyakatsizlik ve torpille yönettiğin toplumu ahlâksızlık ile korkutamazsın.

Başörtüsü mü? Bugün bırakın yeni yetişen neslin tesettür diye bir derdinin olmasını CHP gelirse başörtümden olurum diye korkan pek çok arkadaşım maalesef bugün başını açmakta. Zaten başını açan birini başını açacaklar tehdidiyle korkutamazsın. Ama neden böyle bir tablo ile karşı karşıya geldiğimize bakmak zorundayız. Başörtüsünü açan kişilerin neden bu eyleme yöneldiğini inceleyen akademik çalışmalara baktığımızda insanları bu eyleme iten temelde iki neden olduğu görüyoruz;

Birincisi ailede uygulanan yanlış İslami eğitim metotları, yani İslam’ın yanlış uygulanması.

İkincisi AKP’li olarak etiketlenmekten rahatsız olmak.

Sonuç itibariyle bugün seçimi CHP kazanmamış; AKP, CHP’ye oy verecek seçmeni kendi elleriyle yetiştirmiştir. Başka bir bakış ifadeyle millet iktidar partisinden kurtulmak için ana muhalefete sarılmıştır.

Geldiğimiz noktada AKP’nin diğer sağcı partiler gibi tarihin tozlu raflarına karışacağı aşikârdır. Önemli olan bu süreç zarfında sağcı partilerden medet uman İslami camianın geldiği noktadır.

Bundan birkaç yıl önce bir yardım kuruluşunun yapmış olduğu çalışmayı inançlı bir arkadaşıma anlatırken, “Emin misin çalmış olmasınlar” demişti. 22 yıldır İslam'ı kullanarak Müslümanlara o kadar zarar verdiler ki kendi insanımız bile Müslümanlara güvenemez oldu. O gün, “AKP’den sonra bir de insanların zihninde oluşan bu kötü imajları düzeltmekle uğrayacağız…” demiştim. Sanırım o yol ayrımına geldik.

Her şeyin AKP’nin bitmesi üzerine bina edilen günümüz siyasetinde inanan insanların çok daha büyük bir derdi olmalı: “İnançlı kadroların yetiştirilmesi.”

Bu da ancak “önce ahlâk ve maneviyat” düsturu ile mümkün olabilir. Bugünden itibaren Milli Görüşçü kadrolara daha çok iş düşmekte. Rabbim yardımcımız olsun.

QOSHE - Kendi kuyusunu kendi kazdı - Selime Sümeyye Abatay
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kendi kuyusunu kendi kazdı

12 0
02.04.2024

Bir süredir Türkiye’nin toplumsal yapısının nasıl değiştiğine şahit oluyorduk. Yerel seçim sonuçları ile bu değişimi daha somut bir şekilde görmüş olduk. İktidar partisinin bugün yaşamış olduğu hezimet kendisine oy veren dindar tabanın sekülerleşmesinde oynamış olduğu rol oldu.

Genel manada AKP’ye kaybettiren iki şey oldu:

Birincisi, kuruluşundan itibaren kendisine oy veren sadık seçmenini yani bugün çoğunluğu emekli olan ve Filistin hassasiyeti olan seçmenini yok sayması. Seçimden önce kemikleşen bu kitlenin iktidara muhtaç olmadığını anladığı anda değişim rüzgârının başlayacağını ve bu yılın hakikaten “emekli yılı” olacağını söylemiştik. Öyle de oldu emekliler tepki olarak ya sandığa gitmedi ya da oyunu başka partilerden yana kullandı.

İkincisi ise sadık seçmeninin çocuklarının sekülerleşmesi için başa geldiğinden beri yapmış olduğu icraatlar. Yani toplumsal yapının değişmesinde oynadığı rol.

Neticede 22 yıldır CHP ile terbiye etmeye çalıştığı, korkuttuğu bu toplum kendisine rağmen CHP’yi tercih eder hale gelmiştir.

Neden?

22 yıldır onlar gelirse din elden gider naraları atarken dine zarar veren pek çok uygulamayı kendi elleriyle hayata........

© Milli Gazete


Get it on Google Play