Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın Başbakan olduğu REFAH-YOL Koalisyon Hükümeti’nin iş başına gelmesinden sonra, denk bütçenin yapılması, havuz sisteminin oluşturularak işçi, memur, askeri personel ve emeklilere yüksek oranlarda zam verilmesine rağmen yani halkın yararına icraatlar yapılmasına, halkın da memnuniyetine rağmen, üniversiteler, siyasiler, sivil toplum kuruluşları ve basın el birliğiyle askeri darbeye ön ayak olmuştur.

Başbakan Necmettin Erbakan, ezilen kesimlere, emeklilere, işçi, memur, emniyet ve askeri personele yüksek oranda zamlar yaparak toplumun farklı kesimlerine olumlu mesaj vermişti. Aslında Erbakan, “Biz gerici değiliz, biz ilericiyiz. Bizim tek hedefimiz ezilen kesimin haklarını teslim etmek ve adil ve paylaşımcı bir sistem kurmak” demek istiyordu. Bunun sonuçları ortaya çıkmaya başlamıştı. Gazeteci Doğan Heper o günlerde, “Erbakan’ın serinkanlı taktiği en belirgin meyvelerini ekonomide verdi. Bugünlerde pek çok kişi Hoca’ya paralel ekonominin olumlu sinyaller verdiğini açık seçik ilan ediyor” (Milliyet, 18 Mayıs 1997) demektedir.

Gazeteci Mehmet Ali Birand da Refah-Yol Hükümeti’nin ekonomi başarısının altını çizmekte ve şöyle demektedir: “Refah-Yol Hükümeti’nin iş başına gelmesinden sonra, denk bütçe yapıldı; havuz sistemi oluşturularak işçi, memur, askeri personel ve emeklilere yüksek oranlarda zamlar verildi. İlk icraat olarak asgari ücret yüzde 100 artırıldı.”

Erbakan Hoca’nın, Milli Görüş hareketini başlattığı ilk günden beri iki temel hedefi vardı. Bunlardan birisi Adil Düzen vasıtasıyla ezilenlerin hakkını ezenlerden almak ve adil bir ekonomik düzen kurmak, ikincisi de Siyonizm’le mücadele ederek Müslümanları bir araya getirmek ve alternatif bir dünya düzeni kurmak.

28 Şubat Postmodern Darbesi sürecinde “rektörlerin bildiri yayımlaması ve yürüyüşü, sivil toplum kuruluşları TİSK, TESK, TOBB, TÜRK-İŞ, DİSK beşlisinin eylemleri, 2-7 Ekim’de Başbakan Erbakan’ın, 22 Ekim’de G-7’lere karşı D-8 İslam Ortak Pazarı’nı kurması, İslam dinarı, İslam Birleşmiş Milletleri, İslam NATO gücü gibi önerileri, 3 Kasım’daki Susurluk kazası ve devlet-mafya ilişkisinin ortaya çıkması, 11 Ocak’ta Başbakan Erbakan’ın Başbakanlık resmi konutunda din adamlarına iftar yemeği vermesi, 31 Ocak’ta Kudüs gecesi düzenlenmesi ve gecede İran Büyükelçisi Muhammed Rıza’nın konuşması ve Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız’ın konuşmaları, 15 Şubat’ta Ankara’da “Şeriata Karşı Kadın Yürüyüşü” düzenlenmesi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya’nın “İrtica PKK’dan daha büyük bir tehlikedir” sözü, Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı ve kuvvet komutanlarının Gölcük’teki Donanma Komutanlığı’nda 3 gün süren olağanüstü şûrada bir araya gelmesi, Milli Güvenlik Kurulu’nda (MGK) “bölücü ve yıkıcı akımlara karşı mücadele” kararlılığının vurgulanması, özellikle Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve muhalefet liderlerinin demokrasiden yana değil, askerlerden yana tavırları” 28 Şubat’ın nereden başladığını, nasıl kotarıldığını, antidemokratik sürecin nasıl kurgulandığını göstermesi açısından önemlidir. Ancak, daha da önemlisi 28 Şubat Postmodern Darbesi’nin, amacı ve sonucu bakımından Türk siyasi tarihindeki bütün darbe ve girişimlerinden farklı olmasıdır.

Mezkûr darbenin bir tek amacı vardır:

“Türkiye’de Necmettin Erbakan Hoca’nın başlattığı milli ve manevi değerleri benimseyen, önce ahlâk ve maneviyat düsturuyla yola çıkan, Türkiye’nin sömürülmesine, köleleştirilmesine karşı çıkan, ağır sanayi hamlesiyle üreten, güçlü Türkiye hedefi; bu hedefe giderken de Siyonizm’in ve ABD emperyalizminin bu coğrafyadaki planlarına karşı çıkan, sadece karşı çıkmayıp alternatif sistem ve yöntemler öneren İslâm’ın dünya görüşünün vücut bulduğu Milli Görüş hareketini durdurarak Türkiye’nin rotasını tekrar ABD’nin ve İsrail’in menfaatlerini koruyan bir çizgiye oturtmak”.

Darbenin sonucuna gelince:

Siyonizm hedefine ulaşmıştır. Erbakan Hoca’nın yıllarca emek vererek ilmek ilmek dokuduğu ve iktidara getirdiği Milli Görüş hareketinin önü kesilmiş, Erbakan Hoca’ya siyaset yasağı getirilmiş, partisi iktidardan uzaklaştırılmış, yerine kurduğu partisi kapatılmış, içeriden defalarca bölünmüş ve çeyrek asrı aşan bir süre iktidardan uzaklaştırılmıştır.

Türkiye’nin rotası tekrar ABD’nin Ortadoğu’daki çıkarlarına ve Siyonist İsrail’in güvenliğinin sağlanması yönündeki eski yerine sabitlenmiş; ABD ve İsrail’le dost-müttefik ülke olarak gerek siyasi, gerek ekonomik ilişkilerin eskisinden daha iyi noktaya gelmesi sağlanmıştır.

Unutulmamalıdır ki bu geçici bir süreçtir. “Yeni Bir Dünya Düzeni” kurma mücadelesi mutlaka menziline varacaktır.

QOSHE - 28 Şubat Postmodern Darbesi’nin amacı ve sonucu - Siyami Akyel
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

28 Şubat Postmodern Darbesi’nin amacı ve sonucu

6 1
01.03.2024

Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın Başbakan olduğu REFAH-YOL Koalisyon Hükümeti’nin iş başına gelmesinden sonra, denk bütçenin yapılması, havuz sisteminin oluşturularak işçi, memur, askeri personel ve emeklilere yüksek oranlarda zam verilmesine rağmen yani halkın yararına icraatlar yapılmasına, halkın da memnuniyetine rağmen, üniversiteler, siyasiler, sivil toplum kuruluşları ve basın el birliğiyle askeri darbeye ön ayak olmuştur.

Başbakan Necmettin Erbakan, ezilen kesimlere, emeklilere, işçi, memur, emniyet ve askeri personele yüksek oranda zamlar yaparak toplumun farklı kesimlerine olumlu mesaj vermişti. Aslında Erbakan, “Biz gerici değiliz, biz ilericiyiz. Bizim tek hedefimiz ezilen kesimin haklarını teslim etmek ve adil ve paylaşımcı bir sistem kurmak” demek istiyordu. Bunun sonuçları ortaya çıkmaya başlamıştı. Gazeteci Doğan Heper o günlerde, “Erbakan’ın serinkanlı taktiği en belirgin meyvelerini ekonomide verdi. Bugünlerde pek çok kişi Hoca’ya paralel ekonominin olumlu sinyaller verdiğini açık seçik ilan ediyor” (Milliyet, 18 Mayıs 1997) demektedir.

Gazeteci Mehmet Ali Birand da Refah-Yol Hükümeti’nin ekonomi başarısının altını çizmekte ve şöyle demektedir: “Refah-Yol Hükümeti’nin iş başına gelmesinden sonra, denk bütçe yapıldı; havuz sistemi oluşturularak işçi, memur, askeri personel ve emeklilere yüksek oranlarda zamlar verildi. İlk icraat olarak asgari ücret yüzde 100 artırıldı.”

Erbakan Hoca’nın, Milli Görüş hareketini başlattığı ilk günden beri iki temel hedefi vardı. Bunlardan birisi Adil Düzen vasıtasıyla ezilenlerin hakkını ezenlerden........

© Milli Gazete


Get it on Google Play