Kur’an-ı Kerim’de “Küfürleri ve Meryem iftira ettiklerinden dolayı lanete uğradıkları” (Nisâ, 156), “Peygamberleri öldürdükleri” (Al-i İmran, 183), “yeryüzünde bozgunculuk yaptıkları” (Maide, 64), “iman edenlere düşmanlık ettikleri” (Maide, 82) ve “Allah’ı inkârlarından dolayı lanete uğradıkları” (Bakara, 89) anlatılan Yahudiler, tarih boyunca zillet içinde yaşamıştır.

Milattan önce 900’den beri devlete kavuşamayan, Babillere, Mısırlılara, Romalılara, Perslere mağlup olan, en son İslâm güneşinin doğmasıyla şerefli Muhammed ümmetine boyun eğen, 3 bin yıldır devlet kurmayı beceremeyen Siyonist topluluğun, yeniden zulmün baş aktörü haline gelmesi Hıristiyan ülkelerin sayesinde olmuştur.

1897 yılında İsviçre’nin “Basel” şehrinde toplanan “Birinci Siyonizm Kongresi” ile Filistin’de Yahudi devletinin kurulması kararlaştırılmış, Devlet-i Aliyye-i Osmâniye’nin mağlubiyetle bölgeden çekilmek zorunda kalmasından sonra İngiltere’nin elinde kalan Filistin toprakları, İngiltere, Fransa ve Rusya’nın aralarında imzaladıkları 1916 tarihli Sykes-Picot Anlaşması ile İngiltere’ye bırakılmıştır. 1917’de İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur Balfour, Siyonist Lord Rothschild’e gönderdiği mektupta bölgede Siyonist bir devletin kurulmasının sözünü vermiştir. Balfour Deklarasyonu olarak bilinen bu anlaşma ile Hıristiyan İngiltere’nin öncülüğünde Yahudi devletin kurulmasının zemini hazırlanmıştır. Hıristiyan İngiltere’nin gölgesinde Siyonist devlet kurulmuş, yine Hıristiyan ABD’nin himayesinde zulmün baş aktörü haline gelmiştir.

Siyonist İsrail’in Filistin toprakları Gazze’de binlerce bebeği, çocuğu, kadını, ihtiyarı kısaca tüm mazlumları katletmesinin bir numaralı sorumlusu Amerika Birleşik Devletleri’dir.

ABD, yıllardır Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde İsrail’in yaptığı zulme destek vermekte ve bütün katliamlarına ortak olmaktadır. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in BM’nin 99’uncu maddesini işleterek konseye gönderdiği mektubun ardından toplanan 15 üyeli BM Güvenlik Konseyi, son toplantısında “Rusya, Çin, Fransa, Arnavutluk, Brezilya, BAE, Ekvador, Gabon, Gana, İsviçre, Japonya, Malta ve Mozambik” ateşkese evet demiş, İngiltere çekimser kalmışken, ABD her zamanki gibi İsrail’in katliamının devamı yönünde oy kullanmıştır.

Siyonist Yahudilerin Filistin topraklarını işgal etmesini ve buradaki yerleşim planlarını uygulayan İngiltere bile, Gazze’de ateşkes sağlanması önerisine çekimser kalmışken, katliamın ilk günlerinde İsrail’i destekleyen Fransa yönetimi bile ateşkese evet derken; Rusya ve Çin ateşkesten yana oy kullanırken, ABD yönetiminin tek başına Siyonist katliama destek vermesi, küçücük bir Yahudi topluluğun ABD’nin dış politikasını şekillendirdiği, yönetimi tamamen etkisi altına aldığı anlamına gelmektedir.

Yahudi lobilerin gücüne teslim olan ABD yönetimleri, Ortadoğu’da “Siyonist İsrail’in güvenliğini” birinci görevleri addetmektedir. Bunun için, Siyonist İsrail’in arkasını kollamak ve rejimi hayatta tutabilmek için zulmüne ortak olmaktadır. Bu yüzden, ABD başkanlığına seçilen her başkan, koşa koşa İsrail’e giderek ağlama duvarında dua eder, İsrail’in çıkarlarını koruyacağını deklare eder.

ABD’nin önceki başkanları gibi mevcut başkanı Joe Biden’ın da Yahudi lobilerin etkisiyle hareket ettiği görülmektedir. Biden, Gazze Siyonist katliam başlar başlamaz destek için İsrail’e gitmiş, katliamın yanında olduğunu göstermiştir. Sadece bu değil, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, ABD’nin güçlü desteğini sunmak için İsrail’i ziyareti sırasında “Bir Yahudi olarak da buradayım” demiştir.

ABD yönetimleri için İsrail’in güvenliği her şeyden önce gelmektedir. Bundan dolayı başkanlar İsrail’e askeri ve ekonomik yardımda bulanacağını taahhüt eder ve ABD halkının vergileriyle Siyonist katillere yardım eder. Bunun en bariz göstergesi ABD’nin 2016 yılında İsrail’e on yıl içinde 38 milyar dolarlık askeri yardım yapacağını taahhüt etmesidir. ABD’nin 2023 yılı bütçe açığının bir önceki yıla oranla yüzde 23 artarak 1,7 trilyon dolara çıkmasına ve her yıl da artarak devam etmesine rağmen halktan alınan vergilerin İsrail’e aktarılması ABD halkına en büyük haksızlık ve saygısızlıktır.

(Devam edecek)

QOSHE - ABD Halkına Çağrı-ı - Siyami Akyel
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

ABD Halkına Çağrı-ı

12 3
18.12.2023

Kur’an-ı Kerim’de “Küfürleri ve Meryem iftira ettiklerinden dolayı lanete uğradıkları” (Nisâ, 156), “Peygamberleri öldürdükleri” (Al-i İmran, 183), “yeryüzünde bozgunculuk yaptıkları” (Maide, 64), “iman edenlere düşmanlık ettikleri” (Maide, 82) ve “Allah’ı inkârlarından dolayı lanete uğradıkları” (Bakara, 89) anlatılan Yahudiler, tarih boyunca zillet içinde yaşamıştır.

Milattan önce 900’den beri devlete kavuşamayan, Babillere, Mısırlılara, Romalılara, Perslere mağlup olan, en son İslâm güneşinin doğmasıyla şerefli Muhammed ümmetine boyun eğen, 3 bin yıldır devlet kurmayı beceremeyen Siyonist topluluğun, yeniden zulmün baş aktörü haline gelmesi Hıristiyan ülkelerin sayesinde olmuştur.

1897 yılında İsviçre’nin “Basel” şehrinde toplanan “Birinci Siyonizm Kongresi” ile Filistin’de Yahudi devletinin kurulması kararlaştırılmış, Devlet-i Aliyye-i Osmâniye’nin mağlubiyetle bölgeden çekilmek zorunda kalmasından sonra İngiltere’nin elinde kalan Filistin toprakları, İngiltere, Fransa ve Rusya’nın aralarında imzaladıkları 1916 tarihli Sykes-Picot Anlaşması ile İngiltere’ye bırakılmıştır. 1917’de İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur Balfour, Siyonist Lord Rothschild’e gönderdiği mektupta bölgede Siyonist bir devletin kurulmasının sözünü vermiştir. Balfour Deklarasyonu olarak bilinen bu anlaşma ile Hıristiyan İngiltere’nin öncülüğünde Yahudi devletin kurulmasının zemini........

© Milli Gazete


Get it on Google Play