İslâm dininde, Süleyman Aleyhisselam’ın hükümdar peygamber kabul edilmesi ve onun üstün vasıflarından bahsedilmesi; Kur’an-ı Kerim’in Hz. Süleyman’ın (A.S.) Allah-u Teâlâ’ya şükreden salih bir kul olduğu, hikmetli ve yüksek zekâlı bir peygamber olduğu hakkındaki beyanının aksine Yahudilik ve Hıristiyanlıkta sıradanlaştırılmış, peygamber değil sadece hükümdar olduğu iddia edilmiştir.

Kur’an-ı Kerim’de Enbiya, Neml, Sâd, Nisa, En’âm, Bakara, Sebe gibi surelerde bahsedilen ve ismi on yedi yerde geçen Süleyman Aleyhisselam’ın duası üzerine kendisine çok önemli nimetler verilmiştir.

Kur’an-ı Kerim’in beyanına göre Süleyman Aleyhisselam bir takım nimetlerin kendisine verilmesi için, “Dedi ki: Ey Rabbim! Beni bağışla. Bana öyle bir mülk ver ki, benden sonra hiç kimsede olmasın. Muhakkak ki sen, bütün dilekleri verensin, vehhâbsın” (Sâd Sûresi, 35) dua etmiş ve “Böylece biz de rüzgârı onun emrine verdik. Onun emriyle dilediği tarafa doğru rahatça akar giderdi. Şeytanları da onun emrine bağlı kıldık. O şeytanlardan kimi bina ustası, kimi de dalgıçtı. Demir halkalarla, zincirlerle bağlı diğer yaratıkları da onun hizmetine verdik” (Sâd Sûresi, 36-38) buyrulmuş; “İşte bu bizim bağışımızdır, ister ver, ister elinde tut” ifadesiyle yetkinin tamamen kendisinde olduğu belirtilmiştir (Sâd Sûresi, 39).

Kur’an-ı Kerim’de Süleyman Aleyhisselam’ın insanlardan, cinlerden ve kuşlardan ordu topladığı, “Bir de Süleyman’a cinlerden, insanlardan ve kuşlardan orduları toplandı. Bütün bunlar sevk ve idare ediliyordu” (Neml, 17) ayetinde anlatılmaktadır.

Hz. Süleyman’ın hüküm, emir ve sevki hakkında şöyle buyrulmaktadır: “Gündüz estiğinde bir aylık mesafeye gidip, akşam da bir aylık mesafeden gelen rüzgârı Süleyman'ın buyruğu altına verdik. Onun için su gibi erimiş bakır akıttık. Rabbinin izniyle, yanında iş gören cinleri onun buyruğu altına verdik ki, bunlar içinde buyruğumuzdan çıkan olursa ona alevli ateşin azabını tattırırdık. Süleyman için, o ne dilerse, mabetler, heykeller, büyük havuzlara benzer çanaklar ve taşınması güç kazanlar yaparlardı. ‘Ey Davut ailesi, şükredin! Kullarımdan şükredenler pek azdır” (Sebe, 12-13)

Süleyman Aleyhisselam’ın cinlere hükmetmesi, onları Beytü’l-Makdis’in inşasında çalıştırması, ordulara katarak sevk ve idare etmesi, cinlerin de peygamberi mi sorusunu akıllara getirmektedir. Unutulmamalıdır ki, Peygamber Efendimiz (S.A.V.), hem cinlere hem de insanlara peygamber olarak gönderilmiştir. Bunda ittifak vardır. Diğer peygamberler sadece kendi kavimlerine gönderilmiştir. Hz. Süleyman (A.S.) da cinlere peygamber olarak gönderilmemiş, hükümdar ve yönetici olarak gönderilmiştir.

Üstün özellikleri ve kendisine verilen önemli nimetlerle bilinen, yeryüzünde güçlü şekilde hüküm süren Hz. Süleyman’ın vefatı ve cinlerin vefatını anlamayıp, rivayete göre bir yıl çalışmaya ve emrinde olmaya devam etmesi Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılmaktadır: “Vakta ki Süleyman'a ölümü hükmettik (de bir yıl kadar ölü olarak değneğine dayalı kaldı). Ölümüne işaret eden (bir alâmet) olmadı, ancak bir güve böceği değneğini yiyordu. (Böceğin değneği yemesi sebebiyle) Süleyman yere düşünce, anlaşıldı ki, eğer cinler gaybi (Süleyman'ın ölümünü) bilmiş olsalardı o zilletli azap içinde bekleyip durmazlardı, (inşasına memur edilip de bir yılda zahmetle ikmal ettikleri Beytü'l-Makdis'i inşa etmezlerdi)” (Sebe Suresi, 14).

Bu ayet-i kerime, Süleyman Aleyhisselam’ın cinlere nasıl hükmettiğini, otoritesinden cinlerin nasıl çekindiğini göstermesi bakımından önemlidir. Yine rüzgârın ve cinlerin emrine verildiği, muhteşem ve mükemmel bir saltanatın kendisine sunulduğu, Süleyman Aleyhisselam’ın bile ölüme muhatap olduğunun anlatılması, dünya hayatının geçici olduğunu anlamamız için muhteşem bir misaldir.

Kur’an-ı Kerim’in beyanına göre Yahudiler Uzeyr Peygambere Allah’ın oğlu, Hıristiyanlar ise İsa Peygambere Allah’ın oğlu iftirası attılar. Bazı sapkınlar ise meleklerin dişi olduğu iftirasını atmıştır. Bir takım putperest Araplar da cinleri aşırı yüceltiyor, Allah’a ortak koşuyor ve onların gaybı bildiğini iddia ediyorlardı. Kur’an-ı Kerim’de, “Cinleri Allah’a ortak koştular. Oysaki onları da Allah yaratmıştır. Bilgisizce Allah’a oğullar ve kızlar yakıştırdılar. Hâşâ! O, onların ileri sürdüğü vasıflardan uzak ve yücedir” (En’am, 100) buyrularak bu tür iftiralar bertaraf edilmektedir.

Süleyman Aleyhisselam’ın vefatı münasebetiyle “cinlerin gaybı bilmediği” hususuna da dikkat çekilmektedir. Zira Hz. Süleyman, asasına dayalı şekilde vefat ettiği halde, cinler vefat etiğini anlayamamış, rivayete göre bu süre bir yılı bulmuştur.

QOSHE - Hz. Süleyman’ın (A.S.) Cinlere Hükmetmesi - Siyami Akyel
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Hz. Süleyman’ın (A.S.) Cinlere Hükmetmesi

6 0
26.01.2024

İslâm dininde, Süleyman Aleyhisselam’ın hükümdar peygamber kabul edilmesi ve onun üstün vasıflarından bahsedilmesi; Kur’an-ı Kerim’in Hz. Süleyman’ın (A.S.) Allah-u Teâlâ’ya şükreden salih bir kul olduğu, hikmetli ve yüksek zekâlı bir peygamber olduğu hakkındaki beyanının aksine Yahudilik ve Hıristiyanlıkta sıradanlaştırılmış, peygamber değil sadece hükümdar olduğu iddia edilmiştir.

Kur’an-ı Kerim’de Enbiya, Neml, Sâd, Nisa, En’âm, Bakara, Sebe gibi surelerde bahsedilen ve ismi on yedi yerde geçen Süleyman Aleyhisselam’ın duası üzerine kendisine çok önemli nimetler verilmiştir.

Kur’an-ı Kerim’in beyanına göre Süleyman Aleyhisselam bir takım nimetlerin kendisine verilmesi için, “Dedi ki: Ey Rabbim! Beni bağışla. Bana öyle bir mülk ver ki, benden sonra hiç kimsede olmasın. Muhakkak ki sen, bütün dilekleri verensin, vehhâbsın” (Sâd Sûresi, 35) dua etmiş ve “Böylece biz de rüzgârı onun emrine verdik. Onun emriyle dilediği tarafa doğru rahatça akar giderdi. Şeytanları da onun emrine bağlı kıldık. O şeytanlardan kimi bina ustası, kimi de dalgıçtı. Demir halkalarla, zincirlerle bağlı diğer yaratıkları da onun hizmetine verdik” (Sâd Sûresi, 36-38) buyrulmuş; “İşte bu bizim bağışımızdır, ister ver, ister elinde tut” ifadesiyle yetkinin tamamen kendisinde olduğu belirtilmiştir (Sâd Sûresi, 39).

Kur’an-ı Kerim’de Süleyman Aleyhisselam’ın insanlardan, cinlerden ve kuşlardan ordu topladığı, “Bir de Süleyman’a cinlerden, insanlardan ve kuşlardan orduları toplandı. Bütün bunlar sevk ve idare ediliyordu” (Neml,........

© Milli Gazete


Get it on Google Play