Müslüman’ın oluşturduğu kimlik ve kişilik, inanan ve inanmayan tüm insanların güvendiği hüviyete bürünmüş, yaratılıştaki gayeyi anlamış; Allah-u Teâlâ’nın rızasını birinci hedefi olarak belirlemiştir. Bu şahsiyeti, istisnasız herkes “bu adam iyi bir Müslüman” diye örnek gösterir. Şahsiyetli kimliğe bürünmüş bu kararlı kişilik insaflıdır.

Müslüman şahsiyet, adaleti kendine şiar edinmiş, daha yaşanabilir bir dünya, adil bir düzen/sistem inşa etmek için mücadele eder. Bu uğurdaki mücadelesinde kınayanın kınamasından korkmaz, davasında sebat gösterir.

Müslüman şahsiyet, yenilse bile izzet ve şerefine düşkünlüğünden taviz vermez; tavırlı, çizgileri net ve idealleri nihayetsiz, iradesi hep diridir.

Allah-u Teâlâ’nın dinini yayma misyonu üstlenen Müslüman, kardeşleri arasındaki hukuka riayet eder; iç barışı ve iç huzuru sağlar.

Müslüman şahsiyet, Haçlı-Siyonist ittifakının oyunlarına alet olmaz, onların sinsi planlarıyla mücadele eder. ABD’nin demokrasi vaadine inanarak sahte baharların rüyasını görenler, Batı’ya karşı yenilmişlik duygusuyla hareket edip Batılı değerleri içinde büyütenler sadece kendilerine değil, mukaddes İslâm davasına ve taşıdıkları Müslüman kimliğe de zarar vermiş demektir.

Yahudi ve Hıristiyanları dost edinen, Haçlı-Siyonist ittifakının yaptığı zulme sessiz kalan, Batı’ya karşı mağlubiyet psikolojisine esir olan, Batı taklitçisi, müstemleke ruhlu kişi şahsiyetini kaybetmiş demektir.

Müslüman, Allah-u Teâlâ’nın kendisine yüklediği “iyiliği emredip kötülüğü nehyetme misyonu”na sahip çıkar; Allah yolunda malıyla, canıyla Cihad eder.

Müslüman şahsiyet, zulme rıza göstermez. Zulme başkaldırmayan, zalimi hasım, mazlumu hısım bilmeyen bir Müslüman, şahsiyetini kaybetmiştir.

Müslüman şahsiyetin, zalimleri desteklemek şöyle dursun, zulmüne rıza göstermesi, zalimlere sempati duyması, sevgi beslemesi, yakınlaşmaya çalışması ve meyletmesi yasaktır.

Zalimlere sempati duymak, sevgi beslemek ve meyletmek, Müslüman şahsiyet için en büyük felaketlerdendir. Zira, zalimin zulmüne seyirci kalmak, mazluma zulmetmektir. Zulme rıza zulümdür.

Müslüman şahsiyet, aslâ zalime ve zulmüne rıza göstermez. Müslüman şahsiyet, zalim devletleri, zalim devlet başkanlarını, zalim yöneticileri, zalim toplulukları ve zalim kişileri desteklemez, sempati duymaz, meyletmez.

Allah-u Teâlâ, zalimlere meyletmeyi yasaklamıştır. Kur’an-ı Kerim’de bu konuda şöyle buyurulmaktadır: “Zalimlere (sempati duymak ve yaptıkları işlere rıza göstermek suretiyle) meyletmeyin; sonra size (Cehennem) ateşi dokunur. Allah’tan başka yardımcılarınız da yoktur; sonra azabından kurtarılamazsınız” (Hud Sûresi, 113).

QOSHE - Sakın Zâlimlere Meyletmeyin! - Siyami Akyel
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Sakın Zâlimlere Meyletmeyin!

9 1
29.01.2024

Müslüman’ın oluşturduğu kimlik ve kişilik, inanan ve inanmayan tüm insanların güvendiği hüviyete bürünmüş, yaratılıştaki gayeyi anlamış; Allah-u Teâlâ’nın rızasını birinci hedefi olarak belirlemiştir. Bu şahsiyeti, istisnasız herkes “bu adam iyi bir Müslüman” diye örnek gösterir. Şahsiyetli kimliğe bürünmüş bu kararlı kişilik insaflıdır.

Müslüman şahsiyet, adaleti kendine şiar edinmiş, daha yaşanabilir bir dünya, adil bir düzen/sistem inşa etmek için mücadele eder. Bu uğurdaki mücadelesinde kınayanın kınamasından korkmaz, davasında sebat gösterir.

Müslüman şahsiyet, yenilse bile izzet ve şerefine düşkünlüğünden taviz vermez; tavırlı, çizgileri net ve idealleri nihayetsiz, iradesi hep diridir.

Allah-u Teâlâ’nın dinini yayma misyonu üstlenen Müslüman, kardeşleri arasındaki hukuka riayet eder; iç barışı ve iç huzuru sağlar.

Müslüman........

© Milli Gazete


Get it on Google Play