Diyanet’te müftülük yapan, İlahiyatlarda tefsir okutan, medreselerde fıkıh öğreten, tarikatlarda her gün 5000 Kelimey-i Tevhid çeken, holdingleşen cemaatleri İslam adına yöneten, İslam kaynaklı yazılar yazıp kitlelere konuşan, okullarda din ve ahlak öğretmenliği yapan ve ayrıca siyaset meydanında din adına at koşturup boy gösteren…

Bütün bu kesimler yani bizler zalimiz. Nefislerine ve toplumlarına zulmedenleriz.

ZALİM KİMDİR?

Zalim nefsine veya toplumuna zulmeden insandır; yapılması gerekenleri yapmayan veya zıtlarını yapan kişidir.

Vazifelileri ve emeklileri ile maaşlı, evet maaşlı üçyüz bini aşan bu sözde büyük İslamî kitlenin, yaşamını İslam’dan koparan sistemden şikâyetleri veya İslam adına bir dini-siyasi talepleri var mı?

Jakoben laik de olsa içinde yaşadığı toplumda bilinçli ve ısrarlı talepleri olan üç yüz bini aşan insanın demokratik talepleriyle alamayacakları sonuç düşünülebilir mi?

Bir de bu büyük kitlenin aile fertlerini ve her Cuma günü Cuma namazına gelen ve bilgilendirilip bilinçlendirilebilecek milyonlarca insanımızı düşünelim.

HADİ TANZİMATLA BAŞLATALIM

Osmanlı’da Tanzimat’la başlayan ve Türkiye’de Cumhuriyet dönemiyle süre gelen İslam’dan kopuşla eğitim sistemi, hukuk ve ekonomik düzeni İslam’dan koparıldığı gibi, bunun yanı sıra Ahval-i Şahsiye ile ilgili ahkâm da yasaklandı.

İslam Hukuku’nda azınlığa tanına Ahval-i Şahsiye yani İslam’a göre evlilik, boşanma ve miras Ülkemizin gerçek sahibi Müslümanlara yasak kılındı.

Daha açık bir anlatımla örneğin laikliğe yeminli müftü de, cehalet ve hurafe saçan şeyh de, alanı dışında Kur’ân -Sünnet bilmez akademisyen ilahiyatçı ve de cümlemiz inancına göre evlenip boşanamıyor? Mirası bölüşemiyor ve ana-babası mirasından pay alamıyor.

Kur’ân ve onunla örtüşen Sünnet kaynaklı İslam muhteşemliği içinde ortada iken bu zalim yapılanmadan müşteki olan binde bir bile yok. Istırap duyarak İslam adına talepte bulunan on bin de bir bile yok.

MAZERET HAZIR SUÇLULAR ÖNÜMÜZDE

Mazeret hazır. Suçlular önümüzde; İstiklal mahkemelerinin korku salan gölgesinde yapılan devrimler ve bu devrimlerin devrimbazları…

Hakikat pek de böyle değil.

Biz millet olarak İslam’a liyakatimizi yitirdik. Allah da İslam nimetini bizden aldı. Osmanlı padişahlığı kendi çocukları eliyle yıkıldı/yıktırıldı. Yüceliği Batı’da ve Batıcılıkta görenler de dinimize ve tarihimize yabancı, karşı ve karşıt devrimleri gerçekleştirdi.

ALLAH KULLARINA ZULMEDER Mİ?

Allah kullarına zulmeder mi? Ayrıca Onun iradesi dışında bir zuhur olur mu? Adaletli müminlere de ateist-deist kâfirlere de de hakim olan Odur. Ve O dilerse zalimleri darbeleterek terbiye eder. Taklit edilerek kanunları tercüme edilen ülkelerin önünde zelil borçlular olarak da süründürür.

ZİLLET KADERİMİZ DEĞİLDİR

Kader bir tür sebep-netice ilişkisidir. Onunla geçmişi açıklayabiliriz ama onu geleceğe teşmil edemeyiz.

TOPLUCA TÖVBE GEREK

Kur’ân’ın ifadesiyle topluca tövbe lazım:

“…Siz ey iman edenler! Topyekün günahları terk edip Allah‘a yönelin ki, mutluluk ve kurtuluşa erebilesiniz.”

Ve yine Kurân’ın öğretisiyle helal kazançlarla beslenip Şeriatimize uygun yaşam sürmemiz lazım. Rabbimiz şöyle buyurur:

HELÂL YEME ve GÜZEL AMEL

“Ey Peygamberler ve onlara inananlar! Bu dünyada size verilen temiz ve helâl yiyeceklerden yiyin için. Ve Rabbinizin emirleri ve yasakları çizgisinde daima iyi işler yapın. Hiç kuşku yok ki, Ben yaptığınız her şeyi bilmekteyim.”

Faizcilerin, içki- kumar ve fuhuş işletmecilerinin, azılı kâfirlerin, asgari ücretlilerin ve haksız oranlı vergilerin ve gavurlardan onursuzca alınan borçların oluşturduğu kara ve kokuşmuş kaynaktan beslenenler İslam adına talepte bulunamazlar.

KENDİMDEN DE UTANIYORUM

Onur İslami çizgidedir. İslamsızlık zillettir.

Nefsine zulmeden kendimden ve İslami olarak nitelenen nefislerine zalim köle ruhlu Müslümanlardan da utanıyorum.

Peki İslam’ın dışında ve karşısında olan jakoben laik devrimbazlara tavrınız yok mu derseniz?

Elbet var ama Yaratanı anmayanlar anılmaya değmezler. Onlar zaten kayıptadırlar.

Rabbimizi dinleyelim:

“De ki: “Size, yapıp-ettiklerinde en büyük kayba uğrayan kimseleri haber vereyim mi?”

“Bunlar, güzel işler yaptıklarını zannettikleri halde, dünya hayatının peşinde tüm çaba ve koşuşturmaları eğri ve çarpık olan kimselerdir:

Rablerinin mesajlarını ve O’nun huzuruna çıkarılacakları gerçeğini inkar yolunu seçen kimseler işte böyleleridir. Bunun içindir ki, böylelerinin bütün yapıp-ettikleri boşa gitmektedir: Çünkü Kıyamet Günü onlara hiç değer vermeyeceğiz.

Hakkı inkar etmeleri, Benim mesajlarımı ve elçilerimi alaya almaları yüzünden, işte böylelerinin cezası cehennem olacaktır”.

(Ama) imana erişip dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koyanlara gelince; onları konak yeri olarak cennetler beklemektedir:

Böyleleri orada sonsuza kadar kalacak (ve) oradan hiç ayrılmak istemeyecekler.” (Kehf 103-108)

ALİ RIZA DEMİRCAN

MİRATHABER.COM -YOUTUBE-

YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ

QOSHE - İSLAM ADINA TALEBİ OLMAYAN MÜSLÜMAN, DÜZEN KÖLESİ BİR ZALİMDİR - Ali Rıza Demircan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İSLAM ADINA TALEBİ OLMAYAN MÜSLÜMAN, DÜZEN KÖLESİ BİR ZALİMDİR

11 7
27.02.2024

Diyanet’te müftülük yapan, İlahiyatlarda tefsir okutan, medreselerde fıkıh öğreten, tarikatlarda her gün 5000 Kelimey-i Tevhid çeken, holdingleşen cemaatleri İslam adına yöneten, İslam kaynaklı yazılar yazıp kitlelere konuşan, okullarda din ve ahlak öğretmenliği yapan ve ayrıca siyaset meydanında din adına at koşturup boy gösteren…

Bütün bu kesimler yani bizler zalimiz. Nefislerine ve toplumlarına zulmedenleriz.

ZALİM KİMDİR?

Zalim nefsine veya toplumuna zulmeden insandır; yapılması gerekenleri yapmayan veya zıtlarını yapan kişidir.

Vazifelileri ve emeklileri ile maaşlı, evet maaşlı üçyüz bini aşan bu sözde büyük İslamî kitlenin, yaşamını İslam’dan koparan sistemden şikâyetleri veya İslam adına bir dini-siyasi talepleri var mı?

Jakoben laik de olsa içinde yaşadığı toplumda bilinçli ve ısrarlı talepleri olan üç yüz bini aşan insanın demokratik talepleriyle alamayacakları sonuç düşünülebilir mi?

Bir de bu büyük kitlenin aile fertlerini ve her Cuma günü Cuma namazına gelen ve bilgilendirilip bilinçlendirilebilecek milyonlarca insanımızı düşünelim.

HADİ TANZİMATLA BAŞLATALIM

Osmanlı’da Tanzimat’la başlayan ve Türkiye’de Cumhuriyet dönemiyle süre gelen İslam’dan kopuşla eğitim sistemi, hukuk ve ekonomik düzeni İslam’dan koparıldığı gibi, bunun yanı sıra Ahval-i Şahsiye ile ilgili ahkâm da yasaklandı.

İslam Hukuku’nda azınlığa tanına Ahval-i Şahsiye yani İslam’a göre evlilik, boşanma ve miras Ülkemizin gerçek sahibi Müslümanlara yasak kılındı.

Daha açık bir anlatımla örneğin laikliğe yeminli müftü de, cehalet ve hurafe saçan şeyh de, alanı dışında Kur’ân -Sünnet bilmez akademisyen ilahiyatçı ve de cümlemiz inancına göre evlenip........

© Mir'at Haber


Get it on Google Play