“Kendilerine yasak edilen şeyler karşısında küstahça diretince onlara, “Aşağılık maymunlar olun!” dedik.

Allah (cc) peygamberler zamanında İsrailoğulllarını denemek için bazı yasaklar koydu. Bunlardan birisi balık avlama yasağı idi. Onlardan bazıları hem Cuma gününe saygısızlık ettiler, hem de Allah’ın koyduğu sınırları çiğnediler. (Bkz: Nisâ 4/47-54. A’râf 7/163. Nahl 16/124)

Yasağı delmek için Cumartesi öncesinde balıkların geçebileceği su yolları yaptılar. Ya da ağlarını suya atıyorlar, yasak bitince çekiyorlardı. Böylece kendilerince hem yasağa uymuş oluyorlar, hem de balık avlamış oluyorlardı. (Taberî, İbni Cerir. Câmiu’l-Beyân, 1/370-373. Ancak, Taberî’in bu haberini isbat edecek bir delilimiz yok.)

“Kendilerine yasak edilen şeyler karşısında küstahça diretince onlara, “Aşağılık maymunlar olun!” dedik. (A’raf 7/166)

Burada soru şu: Allah (cc) onları sûreten (şeklen) mi, sîreten (ahlâken) mi maymuna çevirdi?

Acaba “hakir maymunlar olun” emrinden sonra İsrailoğullarından bazıları gerçekten fiziken/biyolojik olarak maymun mu oldular, yoksa Allah onlara “maymun gibi olun, ya da maymun gibi değersiz olun” mu dedi?

Yani bu bir nevi lanet midir, yoksa biçimsel bir dönüşüm müdür?

Bazı toplumların arasından maymun ve domuz, tağuta kulluk yapanların çıkarılması (Bkz: Mâide 5/60) maymuna ve domuza benzeyecek kadar bir lanet midir, tağuta kul olacak kadar bir sapıklık mıdır?

Yoksa Allah gerçekten onları maymun, domuz ve yalancı tanrıların (tağutların) kulu/kölesi mi yaptı?

Pek çok konuda olduğu gibi bu konuda da farklı görüşler var. Bazı tefsir bilginleri, ayette sözü edilen maymunlaştırma olayının temsilî, bazıları da gerçek olduğunu söylemişlerdir.

Bazıları bu “birer aşağılık maymunlar olun!” ifadesini “maymun gibi olun, maymun karakterli olun, maymundan beter olun” şekillerinde anlamışlarsa da müfessirlerin çoğunluğuna göre ayetin zahirine göre bu, gerçek anlamında kullanılmıştır. (Bkz. Mâide: 5/60. A’raf: 7/163-166)

Onlara göre bu açık anlamlı nasslar mecazi olarak anlaşılamaz.

Meshin niteliğini yorumlayanlar ise olayı aklîleştirmeyi, bir bakıma evrenselleştirmeyi amaçlamışlar, günahkâr insanların manevi olarak insanlıklarını kaybetmiş olabilecekleri, dolayısıyla kendilerini her an sorgulamaları gerektiği mesajını vermek istemişlerdir. (Coşkun, A. TDV İslâm Ansiklopedisi, 29/303)

Tabiîn dönemi tefsircilerinden Mücâhid bu meshin bir temsil ve teşbih (benzetme) olduğunu söylemiş. Ona göre maymuna ve domuza çevrilme “bu hayvanların karakterine bürünme” anlamındadır. Dönüşüme uğrayan (meshedilen) onların bedenleri değil, ruhları ve kalpleridir.

Taberî bu yorumun âyetin zahirine ters düştüğünü söyledi. Zira Allah Kur’an’da Yahudilerin bir kısmını maymunlara, bir kısmını domuzlara çevirdiğini ve onlardan bir kısmını tağuta tapanlar kıldığını, onların Hz. Musa’ya “Allah’ı bize açıkça göster de onu açıkça görelim” dediklerini, Kudüs’e girmelerini emrettiğinde Musa’ya: “Git de o zorbalarla sen ve Rabbin savaşın, biz burada oturup kalanlarız” dediklerini, bunun üzerine Allah’ın onları çölde şaşkın vaziyette dolaştırdığını beyan etmiştir.

Onların maymuna çevrilmediklerini söylemek, bunlar hakkında Kur’an’da zikredilen diğer şeylerin de meydana gelmediğini söylemek gibidir.

Şayet diğer şeyler kabul edilir de sadece maymuna çevrilmedikleri söylenecek olursa buna dair delil gösterilmesi gerekir. (Taberî, İbni Cerir. Câmiu’l-Beyân, 1/373)

  1. er-Râzî, Mücahit’in görüşünü, “Nassın zahirine aykırıdır, fakat tamamen uzak bir görüş değildir” şeklinde değerlendirmiş. (Mefâtîḥu’l-Ğayb, 2/385)

Mukâtil b. Süleyman ise; “Yahudiler Cumartesi günü kendilerine haram olan balık yasağını ihlâl edince Allah onlara bir kaç sene mühlet verdi, sonra onları maymuna döndürdü” diyor. (Tefsir, 1/54)

Cumartesi günü yasağını çiğneyenler, Musa’nın kendilerine bildirdiği ihtarların asılsız olduğunu zannediyorlardı. Kendilerine yasak edilen şeylerden vaz geçmemekte ısrar edince onlara; “Hor ve hakir maymunlar olun” dendi ve onları maymunlara çevirdi. Onlar, yeryüzünde sadece üç gün yaşayabildiler. Bu üç günde de ne yediler ne içtiler. Allah (cc) dilediğine dilediğini yapar ve dilediğini dilediği şekle sokar. (Taberî, İbni Cerir. Câmiu’l-Beyân, 1/371)

Beğavî; bu olayın Davud (as) zamanında olduğunu, Cumartesi balık yasağına karşı onların üç grup olduklarını, bir kısmının yasağı nasıl deldiklerini, diğer bir grubun onları bundan alıkoymaya çalıştıklarını, üçüncü grubun ise böylelerine nasihat etmenin bir faydası olmaz dediklerini anlatıyor. Gençlerin maymuna, ihtiyarların domuza çevrildiğini, üç gün sonra da helâk olduklarını anlatıyor. Nesillerinin de kesildiğini ekliyor. (Tefsir, 1/81. Ayrıca bkz: İbnu’l-Cevzî. Zâdu’l-Mesîr, s: 67)

İbni Atıyye’ye göre de onlar sûreten maymun yapıldılar. (el-Muharriu’l-Veciz, s: 97, 756) 8. Hicri asır alimlerinden el-Hâzin (Tefsir, 1/51) ve çağdaş tefsircilerden Zuhaylî de aynı görüşte. (Zuhaylî V. Tefsiru’l-Vecîz, s: 11)

Kurtubî İsrailoğullarının Cumartesi yasağını nasıl ihlâl ettiklerini öncekilerden aktararak detaylı bir şekilde anlatıyor. Yasağı kendilerine hatırlatıp bundan vazgeçmeleri çağrısında bulunanlar, böyleleri ile bir arada bulunulmaz deyip aralarına mesafe koymuşlar. Ama bir gün yasağı çiğneyenlerin maymun olduklarını gördüler diyor. Allah (cc) onları üç gün sonra helâk etti. (el-Câmiu li-Ahkâmi’l-Kur’an, 1/214-215. Tabii bu iddiaları da isbat edecek bir belgemiz yok)

Mevdûdî; “Bence onların mevcutları maymuna çevrilmiş, azabın en şiddetlisini çekmeleri için zihinleri insan olarak bırakılmıştır.” (Tefhîmu’l-Kur’an (çev.), 1/84)

Zemahşerî yorum yapmadan âyet; “maymunlukla aşağılanmıştık arasında kalakalın” anlamına geldiğini söylüyor. Âyetteki ‘husûe’ kelimesi aşağılamak, küçülmek ve uzaklaştırmak manasındadır” demiş. (el-Keşşâf,1/149)

Bilindiği gibi başta Darwin olmak üzere bazıları insanların maymunların evrimleşmesi sonucunda gelişerek bugünkü hâle geldiğini ileri sürerler. “Allah Benî İsrail’den kötülükte şuurlu olarak ısrar eden o bedbahtları önce maymun kılığına sokmuş, sonra da onları helâk etmiştir. Bunun, insanların aslının maymun olduğu iddiasıyla bir ilgisi yoktur.” (TDV Meali âyet açıklaması, s: 9)

Dönüşümün mânevî olarak gerçekleştiğini kabul eden R. Rızâ, bu kimselerin insan sûretinde kalmalarına rağmen maymun sîretine ve ahlâkına büründüklerini belirtmektedir. Kapris ve iştah noktasında maymun, şehvâni arzu ve eğilimler noktasında da domuz ruhuna/ahlâkına döndüler. (“Bu arada “maymun gibi” ifadesinin klasik Arapça’da, iştah ve arzusuna gem vuramayan taşkın insanları anlatmak için sık sık kullanıldığı akla getirilmeli.” Esed, M. Kur’an Mesajı, 1/308)

İlk dönem tefsircilerinden bazılarına göre onlar sûreten maymuna çevrilmediler. Ancak kalpleri/ruhları maymuna dönüştü. Bu yüzden o mahlûkata benzetildiler. Nitekim bir âyette Tevratın gereğini yapmayanlar kitap yüklü eşeklere benzetiliyor. (Cumua 62/5) Mâide 5/60da Allah’ın lanettiği kimseler maymun, domuz ve tağuta kul olmaya benzetiliyor.

Âyet israiloğullarının sûreten maymun yapıldığı anlamına gelmez. Zira bu cezanın sonradan gelenlere öğüt olabilmesi, onları terbiye edebilmesi için devamlı olması gerekir. Bu ise dönüşümün mânevî olması ile mümkündür. Allahın yasasında günahkârları hayvana çevirme yoktur.

Âyetten alınacak ders: Kim Rabbinin emirlerini çiğner, hidâyet yolunu izlemezse insanlık seviyesini kaybeder. Bu yasa bugün de geçerlidir. Âyetin sonu zaten bunu söylüyor. (el-Menâr (çev.), 1/479-480)

  1. Ateş de dönüşüm cezasının şeklen/fizikî olarak değil, ahlâken olduğunu kabul ediyor. (Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, 1/179)

Kur’an’da insanî değerlerini kaybetmiş kimselerin hayvanlara benzetildiği (A‘râf 7/176-179. Furkan 25/44. Cumu’a 62/5) dikkate alındığı takdirde manevi dönüşümün her zaman söz konusu olabileceği görülür.” (Çoşkun, A. TDV İslâm Ansiklopedisi, 29/303)

Hüseyin K. Ece

YAZARIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ

MiratHaber.com – YouTube

QOSHE - MAYMUNA DÖNÜŞTÜRMEK: Sîreten mi sûreten mi? - Kerim Ece
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

MAYMUNA DÖNÜŞTÜRMEK: Sîreten mi sûreten mi?

6 0
13.12.2023

“Kendilerine yasak edilen şeyler karşısında küstahça diretince onlara, “Aşağılık maymunlar olun!” dedik.

Allah (cc) peygamberler zamanında İsrailoğulllarını denemek için bazı yasaklar koydu. Bunlardan birisi balık avlama yasağı idi. Onlardan bazıları hem Cuma gününe saygısızlık ettiler, hem de Allah’ın koyduğu sınırları çiğnediler. (Bkz: Nisâ 4/47-54. A’râf 7/163. Nahl 16/124)

Yasağı delmek için Cumartesi öncesinde balıkların geçebileceği su yolları yaptılar. Ya da ağlarını suya atıyorlar, yasak bitince çekiyorlardı. Böylece kendilerince hem yasağa uymuş oluyorlar, hem de balık avlamış oluyorlardı. (Taberî, İbni Cerir. Câmiu’l-Beyân, 1/370-373. Ancak, Taberî’in bu haberini isbat edecek bir delilimiz yok.)

“Kendilerine yasak edilen şeyler karşısında küstahça diretince onlara, “Aşağılık maymunlar olun!” dedik. (A’raf 7/166)

Burada soru şu: Allah (cc) onları sûreten (şeklen) mi, sîreten (ahlâken) mi maymuna çevirdi?

Acaba “hakir maymunlar olun” emrinden sonra İsrailoğullarından bazıları gerçekten fiziken/biyolojik olarak maymun mu oldular, yoksa Allah onlara “maymun gibi olun, ya da maymun gibi değersiz olun” mu dedi?

Yani bu bir nevi lanet midir, yoksa biçimsel bir dönüşüm müdür?

Bazı toplumların arasından maymun ve domuz, tağuta kulluk yapanların çıkarılması (Bkz: Mâide 5/60) maymuna ve domuza benzeyecek kadar bir lanet midir, tağuta kul olacak kadar bir sapıklık mıdır?

Yoksa Allah gerçekten onları maymun, domuz ve yalancı tanrıların (tağutların) kulu/kölesi mi yaptı?

Pek çok konuda olduğu gibi bu konuda da farklı görüşler var. Bazı tefsir bilginleri, ayette sözü edilen maymunlaştırma olayının temsilî, bazıları da gerçek olduğunu söylemişlerdir.

Bazıları bu “birer aşağılık maymunlar olun!” ifadesini “maymun gibi olun, maymun karakterli olun, maymundan beter olun” şekillerinde anlamışlarsa da müfessirlerin çoğunluğuna göre ayetin zahirine göre bu, gerçek anlamında kullanılmıştır. (Bkz. Mâide: 5/60. A’raf: 7/163-166)

Onlara göre bu açık anlamlı nasslar mecazi olarak anlaşılamaz.

Meshin niteliğini yorumlayanlar ise olayı aklîleştirmeyi, bir bakıma evrenselleştirmeyi amaçlamışlar, günahkâr insanların manevi olarak insanlıklarını kaybetmiş olabilecekleri, dolayısıyla kendilerini her an sorgulamaları gerektiği mesajını vermek istemişlerdir. (Coşkun, A. TDV İslâm Ansiklopedisi, 29/303)

Tabiîn dönemi tefsircilerinden Mücâhid bu meshin bir temsil ve teşbih (benzetme) olduğunu söylemiş. Ona göre maymuna ve domuza çevrilme “bu hayvanların karakterine bürünme” anlamındadır. Dönüşüme uğrayan (meshedilen) onların bedenleri değil, ruhları ve kalpleridir.

Taberî bu........

© Mir'at Haber


Get it on Google Play