2024’ü hayatının en yılı yapmak ister misin?
Bir saniye, sanırım soruyu çok ortadan sordum. “Bu yılı, öncekilerden daha iyi yapmak için elinde aksiyona dönüşecek eylem planların var mı?”

Mutlu olmayı seçtin mi hiç? Ya da sana gümüş bir tepside hazır olarak sunulmasını mı istedin?

Bu iyi bir senaryo. Kötü olan varyasyonda ise; insanlar artık mutlu olmayı aptalca görüyor. Kendini hayata bakış açını başkalarına kabullendirmeye çalışırken bulmamak için, bir yerde optimist tarafının üstünü örtmeye mecbur bırakılıyorsun.

Spotify’da hani “yılın özeti” olarak çıkan bir uygulama var ya, sana tüm yıl boyunca en çok dinlediğin müzikleri derliyor. Bunu kendine yapsan yılın özetinde payına en çok hangileri düşerdi? “Kaos, belirsizlik, yerinde sayma, göz yaşı, birkaç sinir krizi, bolca anksiyete, maddi hedeflerini tutturamama ya da daha da kötüsü bir hedef koymamış olmak, hafızanda unutulmazlar arasında yer almayı beklerken boş beleş harcanan sonbahar akşamları, hiç yok kere kırdığın kalpler, almadığın sorumluluklar, gitmediğin tatiller, harcamadığın paralar, atmadığın kahkahalar ve mutfağına yayılmayan tarçınlı kek kokusu, ruj izini bulaştırmadığın şarap kadehleri, başını koymadığın omuzlar, ciğerlerine inmeyi beklerken atmosferde öylece salınan deniz kokusu ve üzerine düşmeyen yağmur taneleri…

Daha iyi bir yılın özeti seçmek de mümkündü bu fani hayatta oysa!

Çünkü yaşam dediğin şey, yoğrulmayı bekleyen bir hamur misali senin ona bir anlam yüklemeni, bir şekil vermeni bekliyor. Sen ona bir anlam yüklemezsen de kendi formunu kendi seçiyor, sana da mecburen kabullenmek kalıyor.

Ama her saniye kendin için yeniden bir kader yazman mümkün.

Şimdi seçimlerini düşün istersen.
Çünkü “yılın özeti” ni belirleyen yine senin seçimlerin olacak.

Şimdi en başta sorduğum şeyin tam zamanı sanırım. 2024’ü hayatının en yılı yapmak ister misin?

Daha önce nerede hata yaptığını biliyorsun. Bu kez cebinde akıllıca bir stratejiden çok daha fazlasıyla yoldasın: çünkü her sabah bir önceki sabahtan daha iyi bir versiyonuna uyandığının farkındasın.

İyimserliği bir yaşam biçimi olarak merkezine aldığında ve nezaketi de kendini ifade etme şeklin olarak seçtiğinde hayatta seni bekleyen en önemli sorun aptal yerine konmak olacaktır. Hem de en yakınların tarafından. Ancak bunun onların sığ hayat görüşünden başka bir şey olmadığını anladığında, sen “yılın özeti” için harika bir seçim yapmış olacaksın.


Seçimler kim olduğunu gösterir.
Seçimler seni bulunduğun yere taşır.

Seçimler sana öğretir. Daha iyi bir seçenek olduğunu bilme farkındalığı, sana seçimler arasından da bir seçim yapma şansı getirir.
Bu da daha iyiler içinden seni daha daha ileriye taşıyacak bir seçenekler üretir. Tüm olasılıklar beraberindeki milyonlarca sonsuz olasılıklar arasından, kendi gerçekliğini yaratma seçimi verir.
Yaşayabileceğin milyonlarca olasılık olduğunu fark edersen, yapay zekanın önüne sunduğu “yılın özeti” artık senin kontrolünde olur.

Şimdi sana bir kez daha soruyorum:
2024’ü hayatının en yılı yapmak ister misin?

QOSHE - İyimserlik, nezaket ve aptal yerine konma arasındaki ince sınırlar - Tuğçe Özcan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İyimserlik, nezaket ve aptal yerine konma arasındaki ince sınırlar

21 0
04.02.2024

2024’ü hayatının en yılı yapmak ister misin?
Bir saniye, sanırım soruyu çok ortadan sordum. “Bu yılı, öncekilerden daha iyi yapmak için elinde aksiyona dönüşecek eylem planların var mı?”

Mutlu olmayı seçtin mi hiç? Ya da sana gümüş bir tepside hazır olarak sunulmasını mı istedin?

Bu iyi bir senaryo. Kötü olan varyasyonda ise; insanlar artık mutlu olmayı aptalca görüyor. Kendini hayata bakış açını başkalarına kabullendirmeye çalışırken bulmamak için, bir yerde optimist tarafının üstünü örtmeye mecbur bırakılıyorsun.

Spotify’da hani “yılın özeti” olarak çıkan bir uygulama var ya, sana tüm yıl boyunca en çok dinlediğin müzikleri derliyor. Bunu kendine yapsan yılın özetinde payına en çok hangileri düşerdi? “Kaos, belirsizlik, yerinde sayma, göz yaşı, birkaç sinir krizi, bolca anksiyete, maddi hedeflerini tutturamama ya da daha da kötüsü bir hedef koymamış olmak, hafızanda unutulmazlar arasında yer almayı beklerken boş beleş harcanan sonbahar akşamları, hiç yok kere kırdığın kalpler, almadığın........

© Muhalif


Get it on Google Play