Merhaba Canım Okur, koşun toplaşın yazarınız bu hafta sizlere yeni bir keşifle geldi…

Duyanlar duymayanlara, okuyanlar okumayanlara, büyükler küçüklere anlatsın, şehrin içinde meğer bir masallar diyarı saklıymış!

Bazen sizin de durup, sadece “anı yaşayıp” nefes alıp, ruhunuza reset atarak yola devam etmeniz gereken zamanlarınız oluyor mu?

İnanın benim sık sık oluyor. Ruhsal, fiziksel ve mental sağlığımı korumam çok önemli. Bu sadece güne başlarken gıda takviyelerini yutmaktan ibaret değil elbette, zihnen de her zaman kendimi olumsuz ve negatif olandan korumak zorundayım. Çünkü benim zırhımı kuşanmam gereken birden fazla cephem var. Çalışma hayatı, kariyer savaşları, annelik, ev düzeni, zaman yönetimi, yazıp yazıp sildiğim ama artık tamamlanması gereken 4. Kitabım, arkadaşlarım, evliliğim, ailem, sosyal yaşantım, alışveriş, yemek, ev işi, online eğitimlerim, ekonomik düzen, ödemeler, kreş hastalıkları, kilo kontrolü, meditasyonlarım, kişisel gelişim rutinlerim…

Hepsinde arkamdaki orduyu zaferlere taşıyacak o planları yapmak, kendine küçük molalar vermediğinde yıpratıcı bir hale gelebiliyor. O küçük molalar için kendime her zaman doğa içinde, sakin, dingin bir alan bulmanın hayalini kurarım. Bu hayaller zamansızlık ile birleşirse, hayalden öteye geçemiyor elbette.

Ama şimdi sıkı durun, yazarınız hepinize şehrin içinde cenneti yaşatacak, oksijene doyuracak, doğa harikası bir masallar diyarını kaleme alıyor.

Kemerburgaz Kent Ormanı’nı keşfe çıkıyoruz!

Levent Metro’dan arabayla 16 dk uzaklıkta olan Kemerburgaz Kent Ormanı’na giriş yapıyorum. Yazarlık serüvenim boyunca beni takip edenlerin yakından tanıdığı Demo’cum ise Göktürk’den taksiyle 7 dakikada geliyor.

Tesislere girer girmez doğanın ihtişamından başımız dönüyor zaten. Uçsuz bucaksız, alabildiğine yeşillik ve bu yeşilliğin içinde aklınıza gelmeyecek sayısız imkan buraya taşınmış. Yayaların girişi ücretsiz, araçlar içinse 80 TL.

5.500 metrekarelik orman arazisi içinde, temiz havaya alışkın olmayan ciğerlerimiz de şaşkınlık içinde. Çünkü biz Plaza insanları genelde trafik, egzoz dumanına ve betonlaşmaya aşinayız. Bu harikalar diyarında kendimi İstanbul’dan çok uzakta gibi hissetsem de, aslında şehrin tam göbeğindeyiz.

Demo şaşkın, ben şaşkın. Evet ormana geleceğimizi biliyorduk ama böylesi bir doğa, düşük beklentili şehir insanı olan bizleri şaşkına çevirdi.

Yürüdükçe her bir hücrenizi gençleştirecek parkurlar, özenle tasarlanmış onlarca spor alanları, manzaraları lezzetlerini gölgede bırakacak kafe ve restoranlar, çocuklar için ipadlerini ve telefonlarını akıllarına bile getirtmeyecek oyun alanları, pedal çevirirken ormanın güzelliği ile büyüleneceğiniz bisiklet yolları, 40 değil bence 80 yıllık hatırlarıyla aklınızdan çıkmayacak kahve molaları…

Ve orman içinde gezdikçe bu masallar diyarının saklı köşelerini bir bir keşfediyoruz. Konser alanları, el sanatları standları ve hatta buz pisti bile var!
Şirketler için ister küçük, ister büyük, ister kapalı, ister açık toplantı ve etkinlik alanları bulunuyor. Kadınlar isterse termosunu piknik sepetini alıp masalarına kuruluyor, sakince çalışmak isteyenler bilgisayarını alıp bir köşede çalışıyor.

Biz orman içinde keşiflere devam ederken Mimar Sinan’ın eserlerinden biri olan Mağlova Su Kemeri’nin görkemini seyre dalıyoruz. Dünya su mimarisinin baş yapıtlarından biri kabul edilen Mağlova Kemeri tüm ihtişamıyla Kent Ormanı ziyaretçilerini selamlıyor.

Biz plaza insanları 40.kattan beton kulelerin istila ettiği güzel şehrimizi izlemeye alışkınız aslında. Ama Kent Ormanı seyir tepesinden doğanın kucakladığı bu yerin en tepeden görmek nasıl tarifsiz bir keyif, bunu yaşaman lazım sevgili okur.

Uğruna savaşlar verilmiş, destanlar yazılmış o güzelim şehrin sanki ayaklarının altında olması gibi...

Koca koca dev selvi ağaçlarına tepeden bakmak gibi…

Gökyüzünün soğuğunu başının üstünde hissetmek gibi…

O seyir tepesinden aşağı bakmak, kafana taktığın bütün saçma sapan günlük dertlerin doğanın ihtişamıyla sarsılıp uçup gitmesi gibi…

Ve o günün akşamında, bu kadar temiz havaya alışkın olmayan ben, tarifsiz bir gece uykusu çekiyorum. Deliksiz, derin 6 buçuk saat uyku, ama sanırsın tüm hafta yatmış uyumuş dinlenmişim öyle bir zindelik…

Şehrin tam göbeğinde, ruhunu yenilemek ve oksijene doymak istersen, Kent Ormanı tüm ihtişamıyla seni bekliyor sevgili okur!

QOSHE - Şehrin içinde, masallar diyarı! - Tuğçe Özcan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Şehrin içinde, masallar diyarı!

15 0
10.03.2024

Merhaba Canım Okur, koşun toplaşın yazarınız bu hafta sizlere yeni bir keşifle geldi…

Duyanlar duymayanlara, okuyanlar okumayanlara, büyükler küçüklere anlatsın, şehrin içinde meğer bir masallar diyarı saklıymış!

Bazen sizin de durup, sadece “anı yaşayıp” nefes alıp, ruhunuza reset atarak yola devam etmeniz gereken zamanlarınız oluyor mu?

İnanın benim sık sık oluyor. Ruhsal, fiziksel ve mental sağlığımı korumam çok önemli. Bu sadece güne başlarken gıda takviyelerini yutmaktan ibaret değil elbette, zihnen de her zaman kendimi olumsuz ve negatif olandan korumak zorundayım. Çünkü benim zırhımı kuşanmam gereken birden fazla cephem var. Çalışma hayatı, kariyer savaşları, annelik, ev düzeni, zaman yönetimi, yazıp yazıp sildiğim ama artık tamamlanması gereken 4. Kitabım, arkadaşlarım, evliliğim, ailem, sosyal yaşantım, alışveriş, yemek, ev işi, online eğitimlerim, ekonomik düzen, ödemeler, kreş hastalıkları, kilo kontrolü, meditasyonlarım, kişisel gelişim rutinlerim…

Hepsinde arkamdaki orduyu zaferlere taşıyacak o planları yapmak, kendine küçük molalar vermediğinde yıpratıcı bir hale gelebiliyor. O küçük molalar için kendime her zaman doğa içinde, sakin, dingin bir alan bulmanın hayalini kurarım. Bu hayaller zamansızlık ile birleşirse, hayalden öteye geçemiyor elbette.

Ama şimdi sıkı durun, yazarınız hepinize şehrin içinde cenneti yaşatacak, oksijene doyuracak, doğa harikası bir masallar diyarını kaleme alıyor.

Kemerburgaz Kent........

© Muhalif


Get it on Google Play